Bu ifade, eski Türk masallarında geçen öldürülme seçenekleridir. Kırk katır diyeni katırlara bağlayıp taşlı tarlalara sürerler, kırk satır diyeni ise satırla doğrarlarmış.
Masallardan bize kalan bu ifade, birbirinden beter iki seçeneğe zorlanma durumu için tam da cuk diye oturur.
Tıpkı bizim sığınmacılarla/kaçaklarla olan imtihanımız gibi.
—Diyoruz ki “bu sığınmacıları gönderelim”, diyorlar ki “ırkçımısınız?”
(Haydaaa!!! Al sana “40 katır” demiş oluyorlar bu yaftayla)
—Kalsalar “şehirlerimiz mahvoldu”
Sokaklarımızda kendimizi yabancı hissetmeye başladık.
Fütursuz yaşam şekilleri bizi kendi memleketimizde muhacirmişiz gibi bir hale soktu. (Bu da bize reva görülen “40 satır”)
***
—Karıştıkları her olayın itinayla üstünü örten yerel yetkililerimiz sayesinde insanımız için için bilendi.
—Yaşadıkları semtlerde artan fuhuş, yerli ailelerimizi başka semtlere göçmeye mecbur etti.
—Şehrin kamuya açık alanlarında kendi evlerimizde sergilemediğimiz pervasızlıkları sergilemeleri ve emniyetin müdahale etmemesi mahalle sakinlerimizi aşırı doldurdu.
—Araçlarıyla gecenin bir yarısı son ses Arapça müzik eşliğinde verdikleri rahatsızlık çocuğumuzdan yaşlılarımıza kadar hepsini irite etti.
—Kurdukları watsaapp gruplarıyla anlık haberleşerek tartıştıkları kimselere karşı anında toplanıp, linç edip kaybolmaları mahallelileri çileden çıkardı.
—Camilerde insanlarımıza “sünnet kılmayın, haramdır” diye bağırıp mezhepsizliklerini aşılamalarından gına geldi.
—Kaçak hastane/ameliyathane bile açtılar. Kimler ameliyat edildi bilinmiyor.
Kontrolsüzlükten dolayı ancak büyük bir patlama yaşanıp insanlar ölünce yetkililerimiz farkında oldu. Onu bile yetkililerimiz gizlemeye çalıştı, ancak itfaiye raporunun sızmasıyla öğrendik.
—Seçim öncesi ittifak pazarlıklarında geri gönderilmeleriyle ilgili partiler arası müzakereler oldu, sözler verildi bir miktar umutlandık. Ancak somut bir adım atılmadı. Bir de üzerine geçtiğimiz hafta Bozovada yaşanan menfur olay gelince, yakın geleceğe yönelik endişelerimiz iyice arttı.
—Aynı günlerde şehre yakın bir petrol istasyonunda duran kamyondan bağların içine doğru onlarca kaçak Afgan göçmenin kaçmasına dair görüntüler yeni bir müstakbel sorunumuzun daha işaret fişeği oldu.
—Bu gidişle bölge; kısa vadede gettolara ayrışacak, orta vadede Türksüzleşecek. Uzun vadede ise… Tahmin bile etmek istemiyorum.
Çözüm olarak;
Yerel, sivil tüm güçlerimiz birleşmeli. Valilik, belediyeler başta olmak üzere tüm sivil kuruluşlar bütüncül bir eylem planı hazırlamalı. Halka beyan etmeli ve belli aralıklarla faaliyet raporu sunmalı.
Unutulmamalıdır ki;
“Muhacir, ensarın ensar olduğunu kabul ettiği müddetçe muhacirdir”
“Ensarın şehrini ve hayatını mahvedenden muhacir olmaz”
0 Yorum