Yeryüzünde aydınlık günler için var olan, tüm nimetlerin vesile asliyesi olan, tabiatın yeniden ayağa kalkması için bir lamba, üzerine yeminler edilen bu yüce gezegeni AĞUSTOS ayında kim sevmez?
Belki çoğumuz tahmin etmişsinizdir. Bu ay da ülkemizde birçok yer de en sıcak günler yaşıyoruz. Eski tabiri ile "Eyyam _ı bahura". Evet her bölgemiz bu sıcaktan nasibini alır. Ama gelin görün ki, Şanlıurfa da bu günleri farklı yaşanıyor. Sanki güneş tepe de durmuş, bütün sıcaklığını Şanlıurfa üzerinde boşaltıyor. Cehennem ağzını açmış, buharını Şanlıurfa ya salıyor. Derler ya bu AĞUSTOS sıcağına dayanan Şanlıurfa' da Cehennem sıcağına da dayanır. Tabi bu bir safsata. Elbette cennet ve cehennem bir imtihan sonucunda elde edilen bir durum. Yoksa Şanlıurfa' lı her türlü sıcak ile baş edebilir anlamına gelmez. Kısaca AĞUSTOS ayında bu çekilmez sıcağı gördükten sonra, Allah'ım bizleri beterinden muhafaza eylesin! denir. Yani cehennem narından.
Dönelim AĞUSTOS ayında ŞANLIURFA da tarlada, bahçesinde çalışan çiftçilere. Onların imtihanı da bu şekilde. Güneşin altında, 65_70 derecede ki sıcaklık altında çalışmak. Helal para kazanma peşin de olan yiğitler!
Sabah şafağında derin güzel uykudan uyanıp yola çıkmak. Sonra da kızgın güneşin altında evin geçimi için 350Tl yevmiye için can atmak. Bu bir kahramanlık hikayesi. Her türlü zorluğa meydan okumak. Bir bardak soğuk su ya hasret kalmak.
Evet dediğim gibi bu bir kahramanlık hikayesi. Çoğu insan, bu sıcakta dayanmaz. Belki de çok kişi bu mevsimde açık güneş te çalıştığı zaman bayılır. Dayanamaz. Yere düşer. Ancak helal bir kazanç için buna dayanan yiğitler var.
AĞUSTOS ayında güneşi sevmeyenler bu mevsimde çalışan çiftçiler ve diğer insanlardır ŞANLIURFA da.
Kalın selametle...
0 Yorum