Reklam Alanı

FAYDASIZ BİR YAZI

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Kur'an içki içmeyi üç aşamada ebediyen yasakladı. Hatta son ayetten sonra Medine'nin sokakları şaraptan geçilmez oldu diye rivayet edilir. İnsanlar o kadar şarap bağımlısı oldukları halde kesin olarak yasaklandı şarap. Ama kölelik yasaklanmadı. Aksine çok önemli bir gelir kaynağı olarak yüzyıllarca çoğalarak ve katlanarak devam etti tüm İslam ülkelerinde. Köleliğin kesin ve resmi olarak yasaklanması için 19. yüzyıl Avrupasını beklememiz gerekiyordu. Müslüman alimlerin köleliğin içki gibi kesin ve mutlak şekilde yasaklanmamasına ilişkin yorumları en hafif tabirle "kifayetsiz" geliyor bana.

 

Antik Yunan’da köleliğin felsefi temelleri de kendilerine göre mevcuttu. Nitekim Platon, köleliği doğal ve olması gereken olarak kabul etmişti. Hatta onun “ideal devlet” anlayışında dahi kölelere yer vardır. Aristoteles de Platon gibi köleliği savunur, insanların bir kısmının itaat etmek, bir kısmının da itaat edilmek üzere yaratıldığını söylerdi. Hatta daha da ileri giderek evcil bir hayvan ile kölenin farkı olmadığını, onların düşünmekten mahrum olduğunu, adalet, cesaret ve benlik saygısı gibi erdemlerin onlarda bulunamayacağını ifade etmiştir. Keza Aristoteles Yunan olmayanların doğuştan köle olduğunu iddia eder. Yunan efendi, Yunan olmayanlar ise onların kölesidir.

 

İnsan neyse odur. Din, milliyet, ideoloji, aidiyet, mensubiyet onu fazla değiştirmez. Cömert, adil, dürüst bir insan nereye giderse gitsin cömerttir, adildir, dürüsttür. Hz. Ömer müslüman olmadan önce de adildi, Hz. Ebubekir müslüman olmadan önce de cömertti, Eb-u Süfyan ve oğlu Muaviye müslüman olmadan önce de hakimiyet gibi egosantrik tutkuları vardı, Abdurrahman Bin Afv müslüman olmadan önce de kapitalist eğilimleri çok güçlü idi... Ve Müslüman olduktan sonra mezkur özellikleri olduğu gibi devam etti. Hasılı insan neyse odur. Cimri bir insanı hiçbir ideoloji, din, aidiyet, mensubiyet cömert yapamaz.

 

Bu dünyaya gelirken fikrini soran olmadı. Bu dünyada yaşarken fikrini soran olmadı. Ölüp giderken fikrini soran olmadı. Öldükten sonra dirilirken fikrini soran olmadı. Cennete veya cehenneme giderken fikrini soran olmadı. Tanrı fikrini sormuyor, devlet fikrini sormuyor, aşiret fikrini sormuyor, ideoloji fikrini sormuyor, cemaat fikrini sormuyor, tarikat fikrini sormuyor, mezhep fikrini sormuyor, parti fikrini sormuyor... Çünkü sen fikri sorulmaya değer bir varlık değilsin. İslam'ın en güzel tarafı içkiyi, kumarı, şans oyunlarını, sarhoşluğu, zinayı, livatayı, her türlü nikahsız ilişkiyi, gıybeti, dedikoduyu, cehaleti, hırsızlığı, rüşveti, torpili, yolsuzluğu, haksız kazancı, şatafatı, adaletsizliği, zulmü yasaklamış olması. Ama her nedense özellikle son sayılanlar İslam ülkelerini baştan ayağa istila etmiş durumda. Onun için merhum Muhammmed ikbal'in dediği gibi Müslümanlardan İslam'a kaçmak lazım.

 

Felsefeyi inceliyorsun, inceliyorsun karşına uçsuz bucaksız manasız bir boşluk çıkıyor. Tasavvufu inceliyorsun, inceliyorsun karşına uçsuz bucaksız manasız bir boşluk çıkıyor. Mistisizmi inceliyorsun, inceliyorsun karşına uçsuz bucaksız manasız bir boşluk çıkıyor. Teolojiyi inceliyorsun, inceliyorsun karşına uçsuz bucaksız manasız bir boşluk çıkıyor. Sanatı inceliyorsun, inceliyorsun karşına uçsuz bucaksız manasız bir boşluk çıkıyor. Edebiyatı inceliyorsun, inceliyorsun karşına uçsuz bucaksız manasız bir boşluk çıkıyor. Siyaseti inceliyorsun, inceliyorsun karşına uçsuz bucaksız manasız bir boşluk çıkıyor... Sorun sende mi, onlarda mı gerçekten bilmiyorsun.

 

Çok garip bir dünyada yaşıyoruz. Birinin bedeni günümüzde yaşıyor ama kafası bin dört yüz yıl öncesini yaşıyor. Birinin bedeni günümüzde yaşıyor ama kafası iki bin yıl öncesini yaşıyor. Birinin bedeni günümüzde yaşıyor ama kafası üç bin yıl öncesini yaşıyor. Bunlara bugünü nasıl anlatabilirsin ki! Cennet fakirler için çok çekici, zenginler için pek öyle değil gibi. Çünkü zengin bu dünyada kısmen cenneti yaşıyor. Ahirette cennete girince değişen bir şey olmayacak. Bu dünyadaki zengin hayatı orada biraz daha 'zengin' olarak devam edecek.

 

Hayatımın yarısı nur cemaati içinde geçti. Hatta bir müddet "vakıf" bile oldum. Bunun yan etkilerini ve üzerimdeki menfi tesirlerini çok yazdım ama birçok faydası da oldu bana. Hakkaniyet icabı bunları da itiraf etmek lazım: Risaleler ile sınırlı olsa bile belli bir okuma kültürü edindim, okuma alışkanlığı kazandım. Namaz kılmaya ve oruç tutmaya başladım çok şükür hala devam ediyorum. Tesbihat, cevşen ve birçok duayı ezberledim. Dua etmeyi ve sosyalleşmeyi öğrendim. Ana eksenden çok çok uzaklara gitmeme rağmen geleneksel bile olsa imanımı ve itikadımı muhafaza ettim. İçki, kumar, kafe, şans oyunları, nikahsız ilişkiler gibi şeylerden daima uzak durdum. Onlar sayesinde Türkiye'nin birçok ilini, ilçesini ve bölgesini görüp dolaşmak nasip oldu. Ve yine onların açtığı bir sitede yazı yazmak ve böylece yurt sathında kısmen okunmak, görünmek, tanınmak nasip oldu... Bundan dolayı kendilerine müteşekkirim.

FAYDASIZ BİR YAZI
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.