Cenab-ı Hak, geçici bir süre için bu dünyayı bir misafirhane halinde yaratmıştır. İnsanı bir misafir olarak burada ağırlamaktadır. İnsanın, sonu gelmez bir şekilde yaşayacağı asıl vatanının Ahiret olduğunu bildirmiştir. Bütün insanlar dirilecek, “Mahşer” adı verilen uçsuz bucaksız bir alanda toplanacaklar. Burada “Mahkeme-i Kübra” kurulacak ve inanç ve amellerinden sorguya çekilecek. Bu dünyada uygulanan din hükümlerinin sonuçlarının görüleceği için bu güne Kur’an’da “Din Günü” adı verilmiştir. Fatiha suresinde “Din gününün sahibi Allah’tır” ayetiyle, Mahşer gününde karar verici olanın yalnız Allah olacağı ifade edilmiştir. İnsanların Ahiret hayatında yaşayacağı yerleri Cennet veya Cehennem olarak kendilerine bildirilecektir. Müminleri, bütün iyilik ve güzelliklerin kaynağı olan Cennete, kötüleri de cehenneme atacaktır.
Kur’an’daki ayetlerin çoğunda dikkatleri sürekli Ahiret hayatına çevirmektedir. Her ne anlatırsa sözü ahiret hayatına getirir cennet ile cehennemi nazara verir. İnsanın oraya yönelik çalışması gerektiği mesajını verir.
Dünya hayatı ahiret hayatına bir hazırlık olarak yaratıldığı için, cennet ve cehennemi yansıtan, uyarıcı ve teşvik edici olarak gereken her şey insanın gözü önünde sergilenmiştir. Asıl olan Ahiret olduğuna göre, dünyadaki her şey cennet veya cehennemin çeşitli yansımalarından ibarettir, denilebilir. Bütün güzellikler, bütün nimetlerin hazinesi Cennet olduğundan oradan dünyaya numuneleri yansıtılmakta; bütün kötülüklerin akıl almaz azapların mahzeni cehennem olduğundan, onun da bir takım numuneleri dünyaya yansıtılmaktadır.
Cennet ve cehennemin izleri dünyada da görülür. İnsanı ilgilendiren her şey ya güzeldir, huzur ve mutluk verir; ya da incitici acıtıcı ve korkutucudur. Bahçelerin, ağaçların, yazın esen latif serin havanın, şarıl şarıl akan suların, bahçeleri şenlendiren nazenin cıvıl cıvıl ötüşen kuşların, çeşit çeşit renk ve lezzette nimetlerin insana verdiği mutluluk; Can yakıcı olayların, korkunç yaratıkların, tiksindirici böceklerin insana verdiği azap gibi her şey Ahiret âleminin izleri ve işaretleridir.
Dünyadaki aydınlık, güzellik, huzur verici tüm hususlar cennetin yansımaları olduğu gibi, karanlıklar, hüzün verici, azaplandırıcı tüm acı ve kederler, korkunçluklar, ürkütücü ve tiksindirici her şey aynı şekilde cehennemin yansımalarıdır.
Mademki cennet bütün güzellik ve mutlulukların hazinesidir, nefislerin iştahını çeken, gözleri lezzetlendiren ve insanın istediği her şeyin orada bulunduğunu Kur’an haber vermektedir, (Zuhruf, 71; Fussilet, 31-32.) o halde insana güzellik ve mutluluk veren hayvanların da cennette bulunacağı bundan anlaşılabilir. Ayrıca bu tür hayvanların cennette bulunacağı bir kısım hadis-i şeriflerden de anlaşılmaktadır.
Cehennemin de azabı arttırmaya yönelik azap hayvanları vardır. Hadis-i şeriflerde Cehennemde deveboynu kalınlığında yılanlardan, katır büyüklüğünde akreplerden söz edilmektedir. Meryem-59. Ayette, namazı terk eden ve şehvetlere tabi olanların atılacağı azap “Ğeyya” kavramıyla ifade edilmiştir. Hadis rivayetleri, bu kavramla ilgili olarak, deveboynu gibi yılanların ve katır gibi akreplerin bulunduğu bir azap deresi olduğunu ifade etmiştir.
Abdullah bin Mesud (RA) gibi peygamber (ASV)’dan aldıkları eğitimle Kur’an tefsirinde ünlenen sahabeler, “Kâfir olanlar ve insanları Allah’ın yolundan alıkoyanların, yapmakta oldukları bozgunculuklarına karşılık azaplarının üstüne azap ekleriz.” (Nahl, 88.) ayetindeki “azap üstüne azap ekleriz” ifadesi ile yılan ve akrepler gibi azap hayvanlarının kastedildiğini söylemişlerdir.
Bu dünyada rastladığımız akrepler, yılanlar, çıyanlar gibi ürkütücü, zehirli korkunç yaratıklar, cehennemdeki azap hayvanlarını tanıtıcı benzerleridir. Cehennemin azap türlerini tanıtıp uyarmak üzere yaratıcı tarafından insanın ibret nazarına sunulmuştur. Cehennem ateşinin harareti dünya ateşinden kat kat fazla olduğu gibi, cehennemdeki azap hayvanlarının da bu dünyadaki benzerlerinden daha fazla dehşet verici olacakları açıktır. Hadislerdeki “deveboynu gibi yılanlar, katır gibi akrepler” benzetmesi, dehşetin büyüklüğünü ifade etmeye yöneliktir.
Unutulmamalıdır ki, Cehennem azabı yalnız ateşte yanmaktan ibaret değildir. Cehennem azabının sürekli ateşle ifade edilmesi, insanlarca en yakıcı ve dehşetli unsurun ateş olarak bilinmesindendir. Cehennem akıl almaz her nevi azabın merkezi olan Allah’ın zindanıdır. Allah bütün ehl-i imanı bu zindana düşmekten muhafaza etsin.
Hadîs-i şerîflere n'için hep bir mecâz veyâ mübâlāğa yüklüyor; siz ve birileri?!
Hadîs-i şerîflere n'için hep bir mecâz veyâ mübâlāğa yüklüyor; siz ve birileri?!
Allah razı olsun sayın hocam.