Reklam Alanı

MENZİL ŞEYHİ'NİN VEFATI MÜNASEBETİYLE

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

İki hafta önce Facebook'ta arkadaşım çok değerli bir hukukçu ani bir kalp krizi sonucu Hakk'a yürüdü. İki gün önce yine Facebook'ta arkadaşım değerli bir insan Hakk'a yürüdü. Birkaç ay önce yine çok değerli bir Facebook arkadaşım Hakk'a yürüdü. Bunlar sanal arkadaşlar. Çevremde yakinen tanıdığım dost ve akrabalardan onlarca insan Hakk'a yürüdü. Ölüm hayattan çok daha gerçek gibi geliyor insana. Ve sanki ölümün hayattan daha büyük bir isteği var insandan. Lezzetleri gerçekten acılaştırıyor ölüm. Çokça denildiği gibi sonunda ölüm olduktan sonra hiçbir şey o kadar değerli değildir ve ilgilenmeye layık değildir.

 

Yaklaşık on altı yıl önce bir arkadaşın vesileyle tanışmıştım. Menzil'e gittik. Arkadaş oraya bağlı idi. Israr edince gitmek zorunda kaldım. Bir ikindi namazı öncesi seydayı görmek nasip oldu. Maşeri bir kalabalık vardı. Ben başka bir cemaate mensup olduğum için seydadan fazla etkilenmedim ve tepki vermedim. Yanımdaki sofiler cezbeden caminin içini inletiyorlardı. Heybetli, mütevazi ve mütebessim bir insandı. 

 

Kendinden önceki ağabeyin irşad metodu sohbet idi, kendisinin irşat metodu ise nazar. Onun için hiç sohbet etmezdi, konuşmazdı. Sadece bakardı, nazar ederdi. Nazar ile müridanın kalplerine girer, oradaki bütün manevi kirleri temizlerdi. Binlerce ayyaş, kumarcı, içkici, tinerci, yoldan çıkmış insan onun vesileyle doğru yola gelmişti. Büyük bir çayhane vardı, çayları sofiler dağıtıyordu, sigara dumanından oturulmuyordu içerde. Her masanın başında sakallı kıdemli bir sofi yeni gelenler için seydanın kerametlerini anlatıyordu hararetle. Seyda kendisi hiç konuşmuyordu, buna gerekte yoktu çünkü onun yerine binlerce müridi sabahtan akşama kadar konuşuyordu. Uçsuz bucaksız tarlalarda ve yeni yapılan inşaatlarda sofiler nefis terbiyesi için gönüllü olarak çalışıyorlardı. 

 

Her şeyin cevabı mana aleminde vardı ve bunları öğrenmenin tek yolu seydaya sadakatle bağlanmaktan ve hizmet etmekten geçiyordu. Menzil'de umut vardı. Ölümden sonraki hayatta himmet sayesinde ebedi cennete girme umudu vardı. Daha doğrusu garantisi. Arkadaş tevbe almam için ısrar etti, ben kabul etmedim. İkindiden sonraki hatmeye de katılmadım, rabıta da yapmadım. Benim gönül sultanım başkaydı ve mesleğimiz tarikat değil, hakikatti çünkü. Akşam meşhur çorbayı içtik. Bir gece orada yattık, sabah ilk otobüsle soluğu Urfa'da aldım. 

 

Çok sıkılmıştım. İnsan gönülden bağlanmayınca bedenen orada bulunmasının bir manası olmuyor. Sonraları kitaplarımı takdirle okuyan Menzil'e bağlı bir dost defalarca "senin derdinin ilacı menzil'dedir" demişti bana. Bazen bir mürşit arayışı içine düştüğümü inkar edemem ama doğru adresin orası olduğunu söyleyemem. Milyonlarca insanın mürşidi. Yani milyonlarca insan gönülden bağlı ona. Bu kadar çok insanın bağlı olduğu manevi bir mercinin mutlaka bir hakikati olmalı diye düşünüyor insan. Ama bağlı olanların çokluğu bağlı olunan şeyin hak ve hakikat olması için yeterli bir neden sayılır mı? Çokluk hakikatin ölçüsü olabilir mi? Sahi hakikat yalnız değil miydi? Tarihteki bazı peygamberlerin birkaç kişiden fazla ümmeti olmamış. İnsanlar her devirde absürde meyleder. Bütün maddi saltanatlar gibi bütün manevi saltanatlar da babadan oğullara geçiyor. Hakimiyet daima bir ailenin elinde. Neden ve bu işe karar veren kim? Tasavvufun en büyük sorunu temellendirme sorunu. Gavs, kutup, üçler, yediler, kırklar, rabıta, keramet, batın, ledün ilmi gibi şeyler Kur'an'ın açık metnine işkence etmeden çıkmayacak olan şeyler. Tasavvuf düşmanı değilim ve mutasavvıfları seviyorum ama mutasavvıflar kadar te'vilin belini kıran, Kur'an'ın açık metnine işkence eden, takla attıran başka kimse görmedim. Ama geniş kalabalıkları ve siyasi erki arkana aldıktan sonra bunlar hiç kimsenin umurunda olmuyor. Neyse... Seydanın vefat haberini aldım geçen hafta. Rabbim rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşaallah!

MENZİL ŞEYHİ'NİN VEFATI MÜNASEBETİYLE
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.