Reklam Alanı

ÖZGÜRLÜK MÜ, HÜRRİYET Mİ? – 2

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Ercümend Özkan şöyle der:

"İnsan davranışlarında insicam aranması gerekiyorsa, mutlaka kavramlar iyi tarif edilmeli, kapsadığı alanlar iyi belirlenmeli, nelere delalet edip nelere delâlet etmediği iyice gösterilmelidir."

İletişimde en büyük engel ve mesajların yanlış algılanmasında bu hususun göz ardı edilmesinin büyük payı olduğu söylenebilir. Özellikle din söz konusu olduğunda sadece kendi kavramlarımızla konuşmak yetmez; bu kavramların taraflarca ve tabii ki öncelikle tarafımızca bilinmesi önem arz eder. 

 

Atasoy Müftüoğlu şöyle der: "Niteliksizlik, kültürsüzlük, bireyleri/toplumları kendi özgün varoluşlarına, hayat tarzlarına ve onurlarına yabancılaştırıyor. Medya endüstrisinin manipülasyonlarına maruz kalan kitleler, zihinsel edilgenlikle malûl hale getirildikleri için, neyi nasıl düşüneceğini, neyi/nasıl anlayabileceğini bilemiyor." 

 

Küresel sistem olduğu yerde duruyor. Bizi sömürmeye ve yoksullaştırmaya ayarlı işleyişinden bir santim bile geri adım atmıyor. Haklarımızdan/bizden ç/aldıklarından küçük bir kısmını bize vereceği zaman aylar öncesinden yaygara koparan, büyük bir fedakarlık yapılıyor algısı oluşturan ama tüm insanlığı felakete götüren acımasız ve tahrip edici politikaları ise sessiz sedasız yürütebilen bir doğaya sahiptir küresel sistem.

 

Bir grup, kendini seçkin gören şımarık, dünyanın geri kalan kısmıyla oyuncak gibi oynuyor. 

Hem bu ayarı değiştirmeye hem bu çarkın sahiplerini değiştirmeye ve hem de dünyanın geri kalan kısmından çalınanları geri almaya yönelik küresel bir eylem planı ve yaşam şekli/mücadele şekli geliştirmeye/direnmeye ve sonraki nesilleri kurtarmaya ve onların haklarını da korumaya yönelik bir bilinç gerçekleştirme sorumluluğumuz var ve buna mecburuz.

 

Bu, gerçek İslam'ın pratik örnekliğiyle gerçekleştirilebilir ve bu mücadeleye her inanç ve düşünceden, her bölge ve etnisiteden adalet, merhamet, vicdan duygularını ve haysiyetini kaybetmemiş her kişi ve toplum katkı sağlamalıdır. Zira küresel bir kasta karşı küresel bir akıl ve küresel bir bilinçle karşı durarak haklarımızı koruyabiliriz. Ama esas hedef savunma değil; bu çarkı yok işlevsizleştirmek/etkisizleştirmek ya da olumluya dönüştürmektir.

 

Modern özgürlüğün insanlığa getirdiği yoksullar yığını ve bir avuç zenginden/hırsızdan/hayduttan/şımarıktan ibarettir. Devlet denen aygıtlar, medya ve dijital imkanlar, uluslararası hukuk da dahil tüm hukuksal işleyiş ve hatta adına insan hakları, demokrasi denen mekanizmalar bile bu gidişatta en küçük bir anormallik görmemektedir. İşin ilginç tarafı, birey bile artık bu gidişata itiraz edebilecek bir bilinç uyanıklığına ve güce sahip değildir.   Şanslı olanları bir ev araba için tüm yaşamını taksitlendirmektedir.

 

Uluslararası insani yardım kuruluşu Oxfam tarafından yayınlanan "Zenginlerin Hayatta Kalması" başlıklı raporuna göre en zenginler, 2021 sonuna kadar 26 trilyon dolara sahip oldu.

 

Bu miktar, 2020'den bu yana elde edilen toplam servetin yüzde 63'üne denk düşüyor.

 

Kalan yüzde 37'lik kısım ise kalan yüzde 99'luk kesime düşen pay. 

 

Dünyadaki multimilyoner ve milyarderlerden yüzde 5 civarında vergi alınması halinde yılda 1,7 trilyon dolar gelir elde edilebileceği belirtilen raporda bunun da 2 milyar insanı yoksulluktan kurtarmaya yeteceği kaydediliyor.

 

Resim bu.

 

 Ve sadece ekonomik kısmı bile korkunç. Bu bir facia ve bunu kuzu gibi karşılama ise hem facia hem de büyük bir bela.

 

Oysa İslam, bu sistematiği küresel kötülük olarak görür ve tüm kötülüklere/kötü yollara karşı insanlığı kurtuluşa; Allah’a kulluğa yani Allah’ tan başka tüm bu küresel tiranlığa/sahte tanrılara, değer belirleyen ve değer dayatan odaklara ve bu küresel sömürü çarkına karşı “hayır” demeye çağırır. İslam, ilahi ve gerçek bir kurtuluş/hürriyet/izzet/haysiyet/adalet çağrısıdır.

 

Bu çağrıyı yapan Allah, her türlü eksiklikten, acizlikten, yenilgiden beridir.

 

Doğayı sorumsuzca tahrip eden, insan yaradılışını tahrip eden, belli kesimleri efendi/üstün gören, belli kesimleri ötekileştiren ve yeryüzünde yaşayanların büyük çoğunluğunu sistematik olarak yoksullaştıran/köleleştiren tüm küresel ve yerel zorbalara, zorbalıklara ve bunu mümkün kılan sistemlerine, adı özgürlük olsa da, dur denebilmelidir. 

 

Aslında sadece hevesler ve hazlar özgürleştirilmiştir, haklar değil.

 

Özgür birey profilinden erdemli bir duruş/düşünüş/davranış çıkmıyor. Erdemli bir duruş, birçok değişikliğe yol açabilir. Bu duruş ve yaklaşım hayatın tüm alanlarını kuşattığında; sorunlarımızın ve çözümlerimizin büyük oranda farklılaşacağını görmemiz mümkün olabilecektir.

 

Böylece açlığın, gıda eksikliğinden kaynaklanmadığını; güvenliğin, salt modern ve gelişmiş silahlara bağlı olmadığını görebileceğiz. Hatta ilkeli bir yaşamın, hayat boyu savaşı da barışı da içinde barındıran bir güç olduğunu görebiliriz.

 

İslam, Emperyalizme, servet transferine, küresel sömürüye, vahyi yok sayan seküler ve sapkın değer ve aktivizm dayatmalarına, ister adına demokrasi densin, ister liberalizm densin, ister özgürlük densin, sürdürülen bu sömürüye karşı en etkili olabilecek bir çağrıdır.

 

Bu kolektif gaspa karşı kolektif bir akla ve kolektif taktiklere ihtiyacımız var.

 

İslam, bu kötülüğe karşı mücadelede büyük bir nimettir ve ciddi bir potansiyeldir.

ÖZGÜRLÜK MÜ, HÜRRİYET Mİ? – 2
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.