Reklam Alanı

CİLBAB/HİCAB/TESETTÜR!

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Önce Âziz ve Celil olan Rabbimizin şu buyruğuna kulak verelim:

"Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, başka kadınlar, hizmetlerinde bulunan köleleri ve câriyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz! (Nur/31) Rabbimiz bu ayetle, hür kadınların; kimlere görünüp kimlere görünemeyeceklerini fasih bir şekilde beya ederken; evlerinden ihtiyaçları için dışarı çıkmak istedikleri zaman da nasıl bir şekilde çıkmaları gerektiğini de, Ahzab 59 ncu ayetle son hükmünü bildiriyor:

 

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle evlerinden dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların iffetli kadınlar olarak tanınmaları ve kötü insanlar tarafından sözlü veya fiilî tacize uğrayıp incitilmemeleri açısından en uygun yoldur. Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. (Ahzab 33/59) bu ayeti kerimenin tefsiri, delilleriyle; kuranvemeali.com da şu şekilde yapılmaktadır:

Bu âyet-i kerîmede müslüman kadınların evlerinden çıkarken üstlerine vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde, bir dış elbise almaları, ev kıyafetleri ile sokağa çıkmamaları emredilmektedir. Bütün müfessirler, tabirleri değişik olsa da, mefhumda birleşerek âyetteki “cilbâb”dan maksadın, kadının elbiseleri üzerine giyilen ve bütün vücûdu örten bir örtü, elbise olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu sebeple zamanımızda kadınların ev kıyafetleri üzerine pardesü, manto vb. bir dışarı elbisesi giymeleri gerekmektedir. Ayet, setr-i avreti değil, onun üzerine fazlasını emretmektedir. (bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XXII, 33; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXV, 230; Ebu Hayyan, el-Bahru’l-muhît, VII, 250) Cilbab veya tesettürle ilgili olarak buraya kadar, alıntıladığımız bilgilerden şunu net olarak anlıyoruz ki; hür olan her Müslüman kadının, ihtiyaç için dışarıya/ sokağa/çarşıya çıktığı zaman; vücut hatlarını beli etmeyecek, şehveti çağrıştırmayacak şekilde, evin içinde giydiği elbisesinin üzerine bol bir elbise giymesinin farz-ı ayn olduğudur... Peki, ilahi hüküm bu kadar açık ve net iken; günümüzde Müslüman olduklarını söyledikleri halde; Allahın: “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle evlerinden dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların iffetli kadınlar olarak tanınmaları ve kötü insanlar tarafından sözlü veya fiilî tacize uğrayıp incitilmemeleri açısından en uygun yoldur. Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.” (Ahzâb 33/59) kati ve kesin olan emrini yerine getirmeyenlere ne denmeli? Bu ilahi emre isyan ettikleri halde, bizde Müslümanız demeleriyle bunların nasıl bir İslâma inandıklarını kestirmek ise çok güç bir durum olsa gerek.. Göğüslerini, bacaklarını, boyun ve sırtlarını açıkta bırakmakta hiçbir beis/sakınca görmeyen; moda adı altında sokak ve çarşılarda, Allah'ın Resûlünün (s.a.v):

“Ateş ehlinden / cehennem halkından iki sınıf var ki henüz görmedim: Biri, yanlarında inek / sığır kuyruğuna benzeyen sopalar / joplar bulunan, onlarla insanları döven bir topluluk. Diğeri ise; giyindiği halde açık olan (teni gösteren ince elbise giyinen veya bedenlerinin bir tarafı tamamen açık olan), erkeklere olan meyillerini yansıtan/veya omuzlarını sallayarak, çalımlı (kötü kadınların yürüyüşüyle) yürüyen, başları bir tarafa meyleden develerin hörgücü gibi olan kadınlar. Bu kadınlar cennete giremez ve -kokusu şu kadar / çok uzak mesafeden alınabilen- cennetin kokusunu dahi koklayamazlar.” (Müslim, Libas, 125) tarif ettiği kadınlar kim veya kimlerin kadın ve kızları olduğunu neden düşünmüyoruz? Hitap kime/kimlere, hadisin muhatapları kimlerdir? Yaşadığımız toplumda, son yirmi yıldır; özellikle ülkemizde İslâmın emir ve nehiylerine riayet etme konusundaki hassasiyetler gün geçtikçe zayıflarken; kadınlar başta olmak üzere insanlar modernizm belasına ayak uydurmakla İslam'dan gün geçtikçe uzaklaşıyorlar! Kasınlar Cilbâb şuurunu kaybedince hicab, hicab/ haya kaybolunca da tesettürün içi  boşaltıldı ve manası kalmadı zaten. Sıkma  baş ve renga renk örtülerinin altına giydikleri daracık pantolonları, o sokak senin bu sokak benim derken, binlerce yabancı erkeğin  şehevi bakışlarına maruz kalan bir bayan/hanım; Allah'ın ve Resulü'nün tarif ve terbiyesinden ders almış bir kadındır denilebilir mi?. Zira, o veya onun gibiler; şehvetlerinin esiri, modern çağın kurbanları, şeytanın da birer zebunu haline gelmişlerdir! Bunları biz söylemiyoruz, bu hakikatleri Kuran ve Sünnete inandığını iddia eden herkes; oraya bakıp gereken cevabı alabilirler. Kişi ve kimseler, inançlarını keyiflerine uydurmaya çalıştıkları zaman, o inanç Allah'ın gönderdiği Tevhid inancı olmaktan çıkıp tamamen beşer ürünü uydurulmuş bir inanç şekline dönüşür. Kısacası genel geçer kural budur! Kimse kendini kandırmasın! Vesselam. 

10 Temmuz 2023.

CİLBAB/HİCAB/TESETTÜR!
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

1 Yorum

  1. 22 Tem 2023, 01:40

    Haklısınız öncelikle tarif ettiği kadınlar kim ve kimin kadınları veya kızları diye düşünmek sonrasında kendi kadın ve kızlarının giyim şeklini sorgulayarak bu yazıyı yazmak yerinde olurdu.

    Cevapla

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.