babalar günü... Beş yıl önce Rahmân'a yürüdü babam. Babam öldü, babamın babası öldü, onun da babası öldü. Ve bir gün bütün babalar ölecek. Eğer ahiret varsa ve cennetlik isek görüşeceğiz; eğer ahiret yoksa sonsuz ayrılış olacak. Seni tanıyan son kişinin ölmesi senin tam anlamıyla ölmen demek. Dedemin dedesini şimdi kimse bilmiyor, tanımıyor. Onu bilenler ve tanıyanlar da öldüler çünkü. İnsanoğlu gelecekte ölüme çare bulursa bu o çareden faydalanacaklar için anlamlı. Geriye kalan milyarlarca ölü için anlamlı değil. Bilim bu çareyi geriye doğru işletebilir mi, yani geçmişte ölenleri tekrar hayata döndürebilir mi? Sanmıyorum, bu ziyadesiyle fantastik bir şey. Döndürse bile geride kalan yüz milyarlarca ölüyü taşıyacak kapasitesi yok dünyamızın.
Bu açıdan ahiret hayatı daha makul ve isabetli gibi görünüyor. Teselli bile olsa bütün teselliler gibi gerekli olan bir teselli. Lazım değil, elzem olan bir teselli. Önceki bütün ümmetler gözleriyle bir şeyler gördü: havariler gördü, sahabiler gördü. Biz hiçbir şey görmedik. Bütün bunların hepsi bizlere rivayet edildi, biz de inandık. Aslında her şey çürük bir ipliğe bağlı gibi. Rivayette bir sorun varsa resmin ve hikayenin tümü değişebiliyor. Abdulkadir-i Geylani için yerde iken İsrafil'in gökteki azametli heykelini temaşa ediyordu deniliyor. Kim diyor, bilmiyoruz. Abdülkadir-i Geylani'yi görmedik, onu görenleri de görmedik, onu görenleri görenleri de görmedik. Hiçbir şey görmedik. Ortada arkeolojik, antropolojik, bilimsel bir bulgu da yok. Babalar gününden girdik, arkeolojiden çıktık.
Ahlakiliğin ilahilik ile mümkün olduğunu düşünüyorum. Yani ahlaki bir eylemin temelinin ilahi ve metafizik olması gerektiği kanaatindeyim. Ama ortada koca bir müşkil var: inandığı halde ahlaksız olan çok insan var; aynı şekilde inanmadığı halde ahlaklı olan çok insan var. Hatta bir bakıma ikinciler daha fazla. Peki bunlar ahlâkî eylemlerinin temelini nereden alıyorlar. Bizim inancımıza göre bu ikinciler iman etmedikleri için her türlü ahlaksızlığı yapabilirler veya yapmalılar. Ama görüyoruz ki vaziyet çoğu zaman bunun tam tersi. Ahlaklı olmak için dindar olmaya gerek yoksa ahlaklı olduktan sonra dindar olmak neden ve neye yarar?
Gücün temelinde zulüm ve adaletsizlik var. İktidarın temelinde zulüm ve adaletsizlik var. Zenginliğin temelinde zulüm ve adaletsizlik var. Makamın temelinde zulüm ve adaletsizlik var... Bunu herkes biliyor ve buna rağmen herkes bu değirmene gönüllü veya gönülsüz su taşıyor. Hasılı yaşamın temelinde zulüm ve adaletsizlik var. İsmet Özel olmak için çıkmıştım yola, İbrahim Tenekeci oldum sonunda diyor şair. Ne saklamalı, ben de Cemil Meriç olmak için çıkmıştım yola, Şahin Doğan oldum sonunda. İnsan kendisinden kurtulamıyor, en sonunda kendisi oluyor.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum