Çobanlık peygamberlerin mesleğidir, pek ısınmamamda köyde iken yıllarca yaptığım bir işti. Onun için Çobanlık mesleğine, nübüvvet hatırından dolayı çok hürmet ve saygı duyarım... Tâbi Çobanlık yaparken, her çobanın mesleğini O'nun (s.a.v) ahlakına göre icra edenlere hürmetimiz sonsuzdur...
Şimdi efendim, köyde ikamet edip vakti zamanında hayvancılıkla uğraşanlar; Çobanlık mesleğinin ne kadar zor ve bir o kadar da külfetli bir iş olduğunu çok daha iyi bilirler. Köyde yaşadığımız seksenli yıllarda, bizim o zamanki yaşıtlarımız, pek namaz kalmazlardı. Sanki namazı, beli bir yaştan sonra insanlara gerekli (haşa) bir vazifeymiş gibi bir sakat algı vardı... Ki birçok yörede, halen de vardır.
Neyse asıl hikayemize geçelim: Efendim hikayeye göre, vakti zamanında, köyün birine bir İmam tayin edilmiş. İmam ezanı okumuş beklemiş ki cemaat gelsin ama nafile. Bir iki üç derken, gelen giden olmayınca; İmam, çareyi köyün ağasına gitmekte bulmuş. İmam ağanın evine gitmiş ve, efendim ben bu köye insanlara namaz kaldırmak için tayin edildim ve Devlet bu vazife için bana aylık bağlamış. Ama günlerdir bu köyde olmama rağmen, hala camiye tek bir Allah'ın kulu dahi uğramadı. Böyle devam ederseniz, başka bir köye tayinimi istemek zorunda kalırım der.
Ağa olmaz hocam, hiç olur mu öyle şey, sen gönlünü ferah tut ben akşam hepsini hal ederim diye hocayı razı eder (!)... Tabi ağanın kendisi de namazla niyazla pek arası olmasa da, nihayet adam ağa(!)... Akşam olunca ağa tüm köylüleri köy odasına çağırır. Sonra hepsine şöyle seslenir: "bakın arkadaşlar, devlet bize bir imam gönderdi ki bize namazı kıldırsın diye. Ama hiçbir birimiz ne namaz kılıyoruz ne de caminin semtine uğruyoruz... Bundan böyle, herkes sırayla namaza gidecek ki, hocamız gitmesin(!). Gitmeyenin de gözünün yaşına bakmam âlim Allah köyden kovarım diye hepsini bir güzelde ikaz edip uyarır... Tabi, köylülerden hiç kimse, ağaya; efendim sizde dahil misiniz diyemez, çünkü öyle bir hakları yoktur(!) hani anlarsınız ya adam ne de olsa köyün ağası?
Köylüler dağılıp evlerine giderler tabi. Ezan okunur, yedi erkek evladı olan bir evin reisi; büyük oğluna haydi oğlum hele önce camiye gitme sırası sende olsun deyince; oğlu gitmem de gitmem diye tutturur. İkincisi, üçüncüsü derken yedinci oğlu da bem de gitmem der. Evin reisi mahzun (!) bir şekilde kendi kendine şöyle der: Sen yedi erkek evladın babası ol, bu yaşlı başınla kalk caminin yolunu tut, hiç olacak şey mi diye haksızlığa (!) uğradığını esefle sitem eder. Herif sanki ateşe gidecek... Gitseydi de yansaydı bari!
Şimdi köyde tek bir Ağa varken, Ağa sayısının direkmen sekize çıktığını var sayın! Nasıl olacak? Tabi kargaşa, huzursuzluk vs. alır başını yürür. Camiye gitmiyoruz diye inat eden yedi kardeşin tümü, aslında babalarına karşı değil; iktidardaki ağanın emrine de karşı isyan ediyorlardı gibi görünselerde, işin aslı hiçte öyle değildi. Çünkü köylünün tümü, yıllarca kara saban ve sarı öküzün arkasında koşuşturduklarından dolayı; işin manevi kısmıyla ilgili hiçbir şey bilmiyorlardı... Anlattığımız hikayenin ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış orasını bilemeyiz ama, bildiğimiz tek şey var ki, o da; nasıl ki bir ailede iki reisin olması asayişin bozulmasına sebepse, öyle de ağanın tüm ceberrutluğuna rağmen, bir köyde de yedi sekiz ağanın olması, ayaklanmanın ve isyanın olacağı anlamına geliyordu. Belki de olması lazım olanı da oydu. Hiç olmazsa biraz bedel ödeyip hem hürriyetlerini hem de kişiliklerini kurtarırlardı! Hayatında hiç Caminin semtine dahi, uğramayan ağanın; köylülere illaki camiye sırayla gideceksiniz diye ayar vermesi, despotizmin ve zalimliğin de ayrı versiyonuydu tabi. Ama diğer taraftan bakıldığında, alanın da verenin de hallerinden memnun olduklarının görünmesiydi. O zaman, değil bir ağa, ruhen ve fikren hadımlaşmayı kabullenmiş olan toplumlara seksen ağa bile az gelirdi...
Peki, bu temsili hikayede geçen kıssadan; payımıza nasıl bir hisse çıkarmamız lazımdır acaba? Kıssada ağa ile köylüler arasında geçen diyaloğu, günümüzde toplum devlet düzeninde kıyaslarsak, bizi nasıl bir sonuca götürecektir ona bakmamız lazım? Asıl olan da budur sanırım. Bilmem bağlantı kurabildim mi? Kalın sağlıcakla efendim.
21 Haziran 2023. Perşembe
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum