Bazı insanlar sınav gibi zamanın önemli olduğu bir durumda iken zamanla yarışır, zamanın geçmesini hiç istemez. Bazıları da aynı zamanı biraz daha hızlı bir şekilde geçirebilmenin derdinde olur. Böylesine ilginç bir durumda kalmak da daha ilginç sonuçlara doğru sürüklüyor insanı. Zira insan hiç de hayal etmediği veya düşünemediği bir hadise veya bir durumla karşılaşabiliyor, ya da hiç de planlamadığı, deyim yerindeyse “aklının ucundan bile geçirmediği” bir yere gidebiliyor.
Hafta sonu kızımın YKS (Üniversite giriş) sınavından çıkmasını beklerken, okulun yakınlarında olan “Hz. Eyyup (a.s.) makamı"nı gezme fırsatı buldum. Bütün türbe veya yatır türü mekânları ziyaretlerimde içinde olduğum ruh halimden bir seans daha yaşıyor olmayı bekliyordum. Hep tekrarlanan bir durumun bana göre “içler acısı” bir yönü ile yine karşılaşmış olmayı bekliyordum. Öylede oldu. Ancak bu sefer, biraz daha farklı bir durum cereyan etti ve beni yazmaya sevk etti. Şöyle ki;
İnsanlar akın akın Hz. Eyyub(a.s.) In çile çektiği veya çektiğine inanılan mağaranın önünde içeriye girmek için önce girmiş olanların çıkmasını bekliyor iken içeriye girenlerin büyük bir bölümü de namaz kılmak dua etmek gibi faaliyetlerde bulunuyor, bazıları da fotoğraf çekip işin magazin tarafı ile ilgileniyorlar. Bu bir kısır döngü şeklinde devam edip duruyor.
Bekleyenlerin tam karşısında görülmemesi mümkün olmayan bir şekilde de parmaklıkların üst bölümünde yer alan kocaman bir levha vardır: Üzerinde kalın siyah ve iri harflerle yazılmış bir yazı. Şöyle diyor o yazıda
“Ziyaretlerden medet ummak, etrafında dönmek, el ve yüz sürmek, para atmak ziyaret içinde namaz kılmak dinimizce bid’attır ve haramdır.”
Bu levhayı görünce insan ister istemez seviniyor. Zira bilmeyen İnsanlar var olabilirler. Onları ikaz etmek güzeldir. Ancak Bir süre izlemeye devam edince insanların yaptıkları gerçek anlamda ürkütücü bir hal alıyor. Bu acayip manzara aynen şöyleydi: Ziyaret amacıyla gelenler “Ziyaretlerden medet ummak, etrafında dönmek, el ve yüz sürmek, para atmak ziyaret içinde namaz kılmak dinimizce bidattir ve haramdır. “Yazılı levhayı okuyunca başlıyorlar önce ellerini demirlere sürmeye. Derken yüzünü de sürmeye başlıyor. Sonra içeriye girip namaza duruyor. Çıkarken de cebindeki bozuk paraları oradaki bir bölüme atıyor. Ve en sonunda da makamın tam karşısında duran ve üzerinde “şifalı Su” yazılı çeşmenin önünde bekleyerek su alma ve yüzüne gözüne sürmek için uzun sayılabilecek kuyruklara giriyorlar. Burada yaman bir çelişki gözlerden kaçmıyor. Bir yanda “Ziyaretlerden medet ummak, etrafında dönmek, el ve yüz sürmek, para atmak ziyaret içinde namaz kılmak dinimizce bidattir ve haramdır. “Şeklinde bir levha konulacak öbür taraftan da tam karşısında “Şifalı Su” şeklinde bir levha asmak çok çelişkili bir durum olarak göze çarpıyor. İnsanların uyarı levhasının tam tersi faaliyetlerde bulunmasının bir sebebinin de bu çelişkiden kaynaklandığı kanaatindeyim.
Özellikle “medet ummak” kelimesi “şifa bulmak, derdinin derman olması veya sıkıntısının giderilmesi anlamına geldiği muhakkaktır. Bir suya “şifalı su” niteliği tanımlanırsa insanlar ister istemez o sulardan şifa beklemeye başlayacaktır. Bu durum zamanla “kısmetin açılması, sınavın başarılması, çocuğun olması veya cinsiyetinin belirlenmesi” gibi hususlar içinde “iyi” gelir şeklinde hurafelere meydan vereceği ve everdiği muhakkaktır. Biraz düşünüldüğünde “Su” yun zaten başlı başına bir mucize olduğu anlaşılır. Temiz olmak şartı ile yeryüzünde şifalı olmayan bir su yoktur. Su, hayatın temelidir ve hayat için olmazsa olmazdır. Uzmanlar birçok hastalığın suyun yeterince içilmemesinden kaynaklandığını söylemektedirler. İranlı hekim Batmanghelidj'e göre tüm hastalıkların esası vücudun susuz kalmasından kaynaklanıyor. Dr.F. Batmanghelidj, yazdığı bir kitabına “Su- Hasta Değil Susuzsunuz” adını vermiştir. Kitabın adının bu şekilde olması dahi suyun önemini anlatmaya yeter. Bu açıdan bakıldığında suların şifalı ve şifasız diye ayrılmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. Bu şekildeki bir ayırım sadece İslam dini içerisine hurafe ve bid’atların çoğalmasına hizmet eder diye düşünüyorum.
Hastalıkların çaresi için Tıp ilmine müracaattan sonra Allah’a şifa için dua etmekten başka bir yol olmadığına inanıyorum.
Afiyette kalın
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum