Allah’a gerçek bir kul, ana babasına ve toplumuna hayırlı evlat olması ümidiyle yetiştirilmesi gereken o masum yavru, ailede pek önemsenmeyen hatalar yüzünden şeytani hislerin baskısı altında ileriki yaşlarında ümitleri boşa çıkaran bir konuma düşebilmekte; kendisine, ailesine ve topluma hayatı cehennem edebilmektedir. Ezanla hayata başlayan çocuğun büyüdüğünde ezan ve Kur’an düşmanı olması, basit görülen hatalı uygulamaların sonucu olduğu unutulmamalıdır.
Oyuncak kadar bile dikkate alınmayan hatalar, şeytani oyuncaklar konumundadır. Ailenin verdiği şeytani oyuncaklarla büyüyen çocuk, şeytanın oyuncağı olacaktır.
Ailenin verdiği eğitim, okul eğitimi için bir temeldir, okuldaki eğitim onun üzerine bina edilir. Ailede verilen temelde yamukluklar varsa, okul eğitiminin düzeltme şansı çoğu kez bulunmamaktadır. Ailede aldırış edilmeyen hatalarla yetiştirilmiş çocuklar, okul ortamı içinde diğer çocuklar için ahlaki yönden tehdit oluşturur.
Genel olarak özellikle erkek çocukların küfürlü sözlerinden, kaba davranışlarından ve kendilerini uyaran büyüklere karşı da takındıkları edepsiz tavırlarından ailede çocuklara merhamet, büyüklerine saygı gibi bir eğitimin verilmediğini anlıyoruz.
Çocukların yaptıkları olumlu-olumsuz her şey büyüklerinden ve ailede gördüklerinden ibarettir. Aslında her doğan çocuk masumdur, tertemizdir. Ama baba ve annesi verdikleri yanlış eğitim ve gösterdikleri olumsuz tutum ve davranışlar nedeniyle o tertemiz çocuğu kirletirler; gerçekten suç işlemeye aday hale getirirler. Kabalığı öğreterek sevimliliğini sevimsizliğe dönüştürürler.
Hz. Ali (RA)’ın: “çocuk babasının sırrıdır!” sözü, baba-çocuk ilişkisinin sırrını açığa çıkarmıştır. Çocuğun babasından birçok karakter, tavır ve huy aldığını ortaya koymuştur. Yani babası çocuğunu nasıl terbiye etmişse, çocuk o yönüyle babasına benzer. Çocuk karakter özelliklerini ve huylarını çoğunlukla babasından alır. Eğer bir adamın şahsiyetini öğrenmek istiyorsanız onun çocuğuna bakın. Çünkü babasının gizlediği tabiatları ve sırları çocuğunda ortaya çıkar.
Evet, çocuk her yönden babasından etkilenir. Belli bir yaşa kadar çocuğun model aldığı tek kişi babasıdır. Babada sır olan birçok gizlilikler çocukta ortaya çıktığı gibi, babanın halk içinde değil de ev ortamında gizlice verdiği eğitim çocukta gün yüzüne çıkar, çocuk onu ele verir. Dışarıda medeni olarak gördüğümüz birçok kişi, aile içinde eşine ve çocuklarına karşı kabadır, çocuk buna özenerek kabalık yapmayı öğrenir.
Çocuk bir kamera gibi bir kayıt cihazı gibi olan biten her şeyi kaydeder o saklamayı bilmediğinden, olayları gizlemeyi başaramadığından aile içinde dışa yansıtılmayan olan biteni çocuk dışarıda gösterir.
Ailede olan bitenleri çocuk ifşa eder babasının ve annesinin yaptıklarını sözlerinden ve davranışlarında görmek mümkündür. Gizli bilgileri, bir kısım sırları, saklanan haberleri, saf, temiz ve henüz saklama şeytanlığını bilmeyen çocuklardan öğrenilmesi mümkündür. Bunu ifade eden "çocuktan al haberi" özdeyişi meşhur olmuştur.
Anne, çocuğun gözü önünde, karıncaları terlikle öldürse, kediyi kovalasa çocuk merhametsizliği öğrenir. Ama gördüğü karıncayı “vay yavrucak, ayakaltında ezileceksin” deyip şefkatle alsa ve onu zararsız bir yere bıraksa, çocuk merhameti, nezaketi öğrenir.
Özellikle erkek çocuklarda görülen kaba ve şımarık tavırlar, aile içinde erkek çocukların kız çocuklardan daha ayrıcalıklı tutulduğunu da gösterir. Aileden başlayan ayrıcalıklı haklar olgunluk dönemlerinde de katlanarak devam etmektedir. Bu ise İslam’ın kaldırdığı cahiliye adetlerine dönüşün belirtileridir.
Umursanmayan basit yanlışların çocuğun duygularında olumsuz etkiye yol açtığı bilinmelidir. Örneğin, çocuğun anlamadığını sanarak çocuğun yanında birileriyle ilgili olarak düşmanca bir dille konuşan baba, çocuktaki düşmanca hisleri harekete geçirdiğinin farkında değildir. Oysa babanın bu tavrıyla, çocuğun düşmanlık damarı kabarır, merhamet damarı sönükleşir. Bir virüs gibi şuur altında yerleşen düşmanlık duygusu, çocuk büyüdüğünde en basit bir olayda bile ortaya çıkar ve tehdit oluşturur. Hatta daha çocukluk yaşlarında iken düşmanlık tohumları yeşermeye başlar. Aslında toplumda yaygınlaşan husumetlerin temeli böyle atılmış olmaktadır. Çocuk yaşta katil olan, arkadaşına tahammül edemeyen çocukların durumu ailedeki düşmanca tutum ve konuşmaların çocuk üzerinde bıraktığı olumsuz etkisinden kaynaklanır.
Çocuğun yanında öğretmeni kötüleyen baba, çocuğun öğretmenine karşı saygısız olmasına ve dolayısıyla ondan hiçbir fazilet alamamasına sebep olur. Çocuğun yanında müstehcen konuların konuşulması, arkadaşlar arasında ayıp sayılan ama umursanmayan şakalaşmalar bile çocukta utanma duygusunun gelişmemesine, büyüdüğünde hayâsız ve ahlaksız olmasına yol açabilir. Çocuk bir kamera gibidir; gördüklerini, duyduklarını küçücük zihnine kaydeder. Neyi sunmuşlarsa, büyüdüğünde ondan onu göreceklerdir.
Erkek çocuğun aşırı şımartılması, kabalığın teşvik edilmesi ve kabalıkta aşırılığın “erkeklik” sayılması gibi ailevi tutumlar, ileriki hayatta tamiri imkânsız yaralar açmakta, nezaketten uzak, ahlaki değerlerden yoksun bir toplumun oluşmasına neden olmaktadır. Oysa dünyanın en nezaketli ve en merhametli insanı olan Allah’ın Resul’üne ümmet olmak en başta nezaketli olmayı gerektirir. Nezaket yerine masum çocuklara aile içinde verilen kabalık eğitiminin sonucu olan dehşetli tokatlarını ileriki zamanlarda aile büyüklerinin kendileri de hissedeceklerdir.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum