İnsandaki önemli duygulardan biri sevgidir. İnsan, sevmeden huzurlu bir yaşam sürdüremez, mutlaka bu duygusunu işletip sevecektir. Mahiyetleri farklı olmakla birlikte her canlıda sevme duygusu vardır. Katıksız ve karşılıksız sevgiye şefkat adı verilmektedir. Tüm annelere verilen bir duygudur.
İnsandaki sevgi mahiyet ve amaç itibariyle diğer canlılardaki sevgiden farklıdır. İnsana verilen sevgi hissi Allah’ı sevmek içindir. Bu nedenle insanda Allah sevgisi fıtridir. Bu düşünceyi şöyle isbat edebiliriz:
İnsan, sevdiği her şeyi üç sebepten dolayı sever: Ya güzel olduğu için yahut iyilik gördüğü için ya da mükemmel olduğu için sever. İnsan güzelliğe düşkündür, iyiliğin kölesidir, mükemmelliğe hayrandır. Dikkatle düşünürseniz bu üç şeyin aslında Allah’ın sıfatları olduğunu göreceksiniz. Çünkü güzellik Allah’tan geliyor, mükemmel eserleri yaratmak Allah’ın işidir, tüm iyilikler yine Allah’tandır. Örneğin yavrusuna en çok iyilik eden annedir, anneyi yaratan ve şefkatle donatan Allah’tır. O halde anneleri yaratan Allah anneden daha şefkatlidir.
İslam literatüründe Allah’ın sıfatı olarak güzellik, “cemil ve cemal” ile iyilik “ihsan” ile mükemmellik ise “kemal” ile ifade edilmektedir. Allah bu üç sıfatını eserleriyle bize gösteriyor. Yarattığı güzellik dolu eserleriyle “Cemal”ini, eserlerindeki harika sanat nakışlarıyla “Kemal”ini ve canlılara verdiği nimetlerle de “İhsan”ını gösteriyor. İnsan bu üç sıfatı sevdiğine göre, Allah’ı tanımayanlar bile bilmeden Allah’ın sıfatlarını sevmiş oluyorlar. Ancak gaflet ve cahilane bir düşünceyle, eşyadaki sevilen vasıfları o eşyanın kendisinden sanıyorlar. Örneğin, odamızdaki aydınlık güneşten kaynaklanıyor. Odanın duvarlarının ya da binanın aydınlık verici bir özelliği yoktur. Yazıdaki güzellik yazının marifeti değil, yazarın ustalığındandır. Aynı şekilde bir çiçekte görülen güzellik o çiçeğin bir marifeti değil, onu yaratanın marifetidir.
Yağmurları sevk ederek yeryüzünü nimet sofrası haline getiren de Allah’ın ihsanıdır. “O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.” (İbrahim,34.) ayetinde belirtildiği gibi sayısızca nimetler ihsan etmiştir.
Kâinatta görülen bütün güzellikler, iyilikler ve mükemmellikler Allah’ın sıfatlarının yansımasından ibarettir. Bu nedenle sevgimizi yaratılanlardan kaldırıp yaratana çevirmeliyiz. O zaman sevgi kıymetlenir, gerçek olur.
Gerçek sevgide hiçbir olumsuzluk yoktur. Bir kimseyi gerçek anlamda seven, onun sevdiğini de sever. Sözgelimi bir anne, çocuğunu gerçek anlamda sevdiği için çocuğunun sevdiği arkadaşını da sever.
Biz kimseyi sevdiğimiz zaman onun da bizi sevmesini isteriz. Biz Allah’ı seviyoruz, isteriz ki O da bizi sevsin. Sevginin asıl hedefi Allah’ın sevgisini kazanmaktır. Buna kavuşmanın yolu da Allah’ın sevdiğini sevmektir. Allah’ın sevdiği ise “Habibullah” unvanının sahibi olan Muhammed Aleyhisselatu vesselam’dır.
Bu duruma Kur’an’da şöyle işaret edilmiştir:
(Ey Peygamber, insanlara) de ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Al-i İmran,31)
Sevginin asıl hedefi ve muhatabı Allah’tır. Tüm sevmemiz gerekenleri de bu duygu ile sevmeliyiz, yani Allah için sevmeliyiz. Allah sevgisi güneş gibidir; yaratılan her varlık bundan nasiplenir. Kin, kıskançlık gibi birçok kötü huyları etkisizleştirir; zorlukları çekilir hale getirir, yaşamı anlamlı yapar. Bunun sonucunda da hayat huzurlu ve mutlu olur, toplumsal uyum sağlanır ve insanca hayat gerçekleşmiş olur.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum