Ruhlar âleminde, Allah'ın; ben sizin Rabbiniz değil miyim hitabına karşılık, tüm ruhların "bela" diye karşılık vermeleri Kur'an'i Kerimde şöyle zikredilir:
"Hani Rabbin Âdem oğullarının bellerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine şâhit tutarak: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sormuştu. Onlar da: “Evet, şâhitlik ederiz ki sen bizim Rabbimizsin” demişlerdi. Böyle yaptık ki kıyâmet günü: “Doğrusu bizim bundan haberimiz yoktu!” demeyesiniz, (A'raf 172) sözü üzerinden, belki de milyarlarca yıl geçti... insanın dünya serüveni başladıktan sonra, Allaha verdikleri sözü tutanlar olduğu gibi, tutmayanlar da oldu... Nitekim bu gün, yeryüzünde; Allah'ın Uluhiyetini inkâr edenlerden tutun, O'nun (c.c) ahkâm-ı şeriyesini kale almayan milyarlarca insanın varlığı söz konusudur!
Âyetin vermiş olduğu mesaja inanç ve ahd-i misak bağlamında bakıldığında, Cehennemin, bazı insanlar için ne kadar da elzem ve gerekli olduğu anlaşılmaktadır zaten.
Mülkün yegane sahibi olan Allah, o gün tüm ruhlardan sağlam bir söz almış ve yarın, yargılama sürecinde; sözünü unutanlar mazaret beyan etmesinler diye! Hani meşhur sözdür, Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür...
Aziz ve Celil olan Rabbimiz, bazı insanların; bezm-i elestte verdikleri misaka sadık kalmayacaklarını ezeli ilmiyle bildiğinden dolayı; son mesajı kerim kitabımızda, insanların vermiş oldukları sözü kendilerine hatırlatılmıştır. Artık bundan böyle, tercih insanların olmuş, kim; kimin hüküm ve hakimiyetini tanıyıp yaşarsa, yarın ruz-i mahşerde onun sonucuna katlanacaktır! Allah Teâla, insanı dünyaya gönderdikten sonra; yerin, göğün ve dağların yüklenmekten imtina ettikleri, emaneti/ilahi teklifleri, insan yüklendi. Yüklendi ama, birçoğu nisyan ve cehaletine yenik düşüp, emaneti gereği koruyamadıkları gibi, ilahi tekliflere göre de yaşamadılar...
İşte yüce Rabbimiz, bu hakikati bize şöyle beyan buyurmaktadır: "Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir. (Ahzab.72) Evet, gerçekten insan hem çok zalim/verdiği söze ihanet edecek kadar dönek, hem de cahil/egosuna yenik düşecek kadar da acizdir...
Bezm-i elestte, Rabbine verdikleri sözü dünyaya geldikten sonra unutanlar; sapık ve sapkın önderlerin peşine takılıp, hidayet nimetinden mahrum kaldılar.
Bu hakikati, Rabbimiz şöyle beyan buyurmaktadır: "Sonra onların ardından öyle nesiller türedi ki, namazı (ibadet ve istikamet duyarlılığını) kaybedip bıraktılar. Ve (hayâsızca sınır tanımadan) şehvetlerine kapılıp (şeytana) uydular. Elbette bunlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacak (ve cehennemi boylayacak) kimselerdir. (Meryem.59)
İşte, bezm-i elestte verdikleri söze ihanet etmenin bedelini, böylece çok ağır olarak ödeyecek olan bir tayfadan haber verilmektedir... Sözün hülasası şudur: insan, ya Allah'a (c.c) kul Hz. Muhammed (s.a.v)'e Ümmet olup kurtulacak; ya da şehvetinin esiri olup, şeytan ve şeytanlaşmış olanların peşine takılıp ebedi cezaya müstahak olacaktır! Mülkün yegane sahibi Allah'tır! Her şeyin en doğrusunu, O (c.c) bilir. Sözümüzün sonu, Rabbimize Hamd etmektir!
13 Nisan 2023.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum