Gönderdi Hudâ çün bize mihman Ramazanı
Hoş tutmaya niyyet edelim biz dahı anı.”
Zati.
Ramazan; rahmet, mağfiret, istiğfar ayı. Ramazan; açlık, susuzluk, dinginlik hali. Ramazan; başka bir zaman, başka bir hal, başka bir dünya. Bambaşka bir iklimdir. Her yönüyle bambaşka bir hal olan Ramazan ayına, edebiyat dünyamızda bigane kalmamıştır. Her ne kadar oruçlu halin ifadesi biraz da riya olur çekincesi ile çok fazla dile getirilememiş olsa bile yine de edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir. Bütün zorluğuna rağmen baş üstünde tutulur. Öyle şikayet yoktur Ramazandan, tatlı bir meşakkettir. “Ramazaniye”ler bu yüzden yazılmıştır. Ramazan ayının gelişini tebrik için yazılan ve Ramazan ayının özellikleri ve fazîletleri üzerinde durulan şiirler, ilahiler, kasideler, nesirler yazılacaktır. Ramazanın her anı edebiyatla dile gelecek, oruç duygu diline dönüşecektir.
Derviş Yunus’ta hoş gelen olacaktır Ramazan. Hoş geldin diyecektir.
Safa geldin izzet ile Dahi azim nimet ile Müminlere rahmet ile Şehr-i Ramazan merhaba
Nabinin “Hayriyye” mesnevisinde oruç bir ilahi lutufa dönüşecektir.
Savmdur kullarına lütf-ü Hüda
Savma bizzat eder Allah ceza.
Evet oruç Lütf-ü Hüdadır. Ramazanın ruhunu kavrayarak anlayabiliriz. Orucu; Cenabı Hakkın bize bir lutfu olduğunun bilincini hissederek yaşayabilirsek, oruç bize kendimizi bulma, kendimize gelme imkanı sunacaktır. Ramazanın sukuna ulaştırabildiklerinden olabilmemizdir aslolan. Allah’la olabilmektir, Orucun bizi Allah’a yaklaştırmasıdır. İşte o zaman gerçek bir lütufa dönüşecektir.
Ramazanın kelime anlamı da (ramada) kavrulmak demektir. Yanmak demektir. Orucun açlığı ile susuzluğu ile kavrulacaktır insan, yanacaktır. Bu yanışla yakacaktır günahları, küle çevirecektir. Buna tam bir inanç haline dönüşecektir Ramazan. Orucu gerçek manada tatarsa insan, oruç yakarsa insanı, kadrini bilirse orucun, ‘Kadir’ini bilirse, anlarsa Kadirin kıymetini; bayram o zaman bayram olacaktır. Yoksa tutulan orucun insanı aç bırakmaktan öte bir anlamı olmayacaktır. Tam da bu yüzden, Necip Fazıl “Ramazan mübarek ay, müminlerin balayı” dediği orucun ruhsuzlaştırılmasına karşı bir yakınma ve sitem içinde olacaktır.
“Karagöz seyri değil, gözyaşı dökme ayı;
Bilinmezi bilirler, bilseler ağlamayı...”
Ramazan bir medeniyetttir. Karanlıkları aydınlatan yüzüyle gelir. Sezai Karakoç’ta; bir 'Ruh Şöleni'ne dönüşecektir. Ruhu aslına rücu ettiren, insana olma ve erme imkanı sunan bir ruh şöleni…
Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslam baharı Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından Kevser içir, âbıhayat boşalt kristal bardağından Susamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına
Nuri Pakdil’de; kanlı canlı bir surete dönüşecektir. Bir müfettiştir gelir denetler ve gider.“Oruç geldi, hepimizi bir bir denetledi. İçimizi denetledi, dışımızı denetledi, toplumumuzu denetledi. Yeryüzü, bu yıl böylece bir varoluş sınavından geçirildi. Geçen geçti, kalan kaldı bu sınavda. Umutsuz olmamalı insan. Yinelenecektir bu sınav bir daha: İnsan, bir kezliğine olsun başarılı olmaya bakmalı bu sınavda.” Dücane Cündioğlu’nda; kalbin kapılarını açmak için iştah ve şehveten uzaklaşma, hayvanlığı bırakıp insanlığa gidilen bir yola dönüşecektir Ramazan.
Yahya Kemal’de oruç bir teselliye dönüşür. Oruç tutmadığı halde, oruçlu bir toplumda yaşıyor olmayı bir şükür sebebi sayan, Ramazanın huzur duygusuyla “teselli” bulan bir şiir olur, Yahya Kemal.…
Yârab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz!
Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neşesiz. Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı, Hadsiz yaşattı ruhuma bir gurbet akşamı. Bir tek düşünce oldu teselli bu derdime; Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime: Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür; Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür…
Ramazan, en çok duaların arşa yükseldiği aydır. O yüzden Mehmet Akif’te olduğu gibi çokça duaya dönüşecektir Ramazan. Ve ne yazık ki Mehmet Akif’in ümmet için duası bugünde aynı şekilde geçerliliğini koruyacaktır.
Yâ Rab, şu muazzam Ramazân hürmetine, Kaldır aradan vahdete hâil ne ise. Yâ Rab, şu asırlarca süren tefrikadan
Artık ezilip düşmesin ümmet ye’se.
Ramazanın gidişi bir hüzne dönüşecektir. Niyâzî Mısrî’de Ramazanın ayının sona ermesinden dolayı hüznünü şu şekilde ifade edecektir.
Yine firkat nârına yandı cihân
Hasretâ gitti mübârek Ramazân.
Ramazanın onbeşinden sonra okunan “elveda ilahileri” bulunmaktadır Üftade hazretlerinin Ramazaniyesi giden Ramazanın ardından hüzne dönüşecektir.
Ey dostlarım ağlaşalım
Oruç ayı gitti yine/
Hasret ile inleşelim
Oruç ayı gitti yine.”
Ramazan ve oruca dair yazılanlar, inancın hayata dokunuşunun ifadeleridir. Ramazan her yönüyle bir Ramazan Medeniyetine dönüşmelidir. Sözü Faruk Nafiz Çamlıbel’in mısralarıyla bağlayalım;
Alnımız secdede bulsun bizi her lahza ezan Ve hazin ömrümüzün her günü olsun Ramazan.
Zikrimiz Arş'-ı geçip fecre kadar yükselsin
Maveralardan ümîd ettiğimiz ses gelsin.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum