Farz, vacip ve nafile oruçlar gibi mekruh oruçlar da vardır. Ramazan orucu farzdır; adak oruçları vaciptir, nafile oruçlar sünnettir. Ancak bazı günlerde oruç tutmak mekruhtur. Kimisi tahrimen, kimisi de tenzihen mekruhtur. Ramazan Bayramının birinci günü ile Kurban Bayramının 4 günü oruç tutmak Hanefî mezhebine göre tahrimen mekruh, diğer üç mezhebe göre (Şafiî, Malikî ve Hanbelî) haramdır. Şafiilere göre tutulması haram olan oruçlardan biri de “şek günü” denilen ve Ramazan ayının başlayıp başlamadığına karar verilemeyen Şaban ayının otuzuncu günüdür. Hanefilere göre şek günü oruç tutmak yine tahrimen mekruhtur. Peygamber (ASV): “Şek gününde oruç tutan kişi, Ebü'l-Kasım’a (ASV) isyan etmiş olur.” (Ebû Dâvûd, Savm 10; Tirmizî, Savm 3.) buyurarak, farz orucun kesin sınırlarının belli olması gerektiğine, şüpheye yer olmadığına, şüpheli günün kesinlikle Ramazan olmadığına dikkat çekmiştir.
Müctehidlerden kimisinin mekruh, kimisinin haram kabul ettiği oruçlardan biri de Şaban ayının son günlerindeki oruçtur. Buna dayanak olarak verilen hadislerden biri şudur:
Ebû Hureyre (RA)’tan rivayete göre Peygamber (ASV) şöyle buyurdu: “Ramazan ayını bir gün veya iki gün öncesinde oruçla karşılamayın. Ancak kişinin tutmayı alışkanlık haline getirdiği oruç o güne rastlarsa onu tutsun.” (Buhari, Savm, 14, Hadis no: 24; Müslim, Sıyâm, 21, Hadis no: 1082)
Bu hadisi delil alan Hanefilere göre, Ramazan’dan bir-iki gün önce oruç tutmak tahrimen mekruhtur.
Hadis-i şerifte “kişinin tutmayı alışkanlık haline getirdiği oruç o güne rastlarsa onu tutsun.” Şeklinde istisna edilen oruç, yıl boyu bir gün tutulup bir gün tutulmayan Davudî oruç yahut haftanın, ayın belli günlerinde tutmayı adet edinip de bu orucun Ramazandan bir-iki gün öncesine rastlaması gibi oruçlardır. Kaza veya adak oruçları da bu kapsamda değerlendirilmiştir.
İbn Abbas ve Ebu Hüreyre, hadisle ilgili şu görüşü belirtmişlerdir: “Resulullah’ın (ASV), Ramazan orucu ile diğer gülerin oruçlarının arası bir-iki günle ayrılmasını emretmiştir, farz ile nafile namaz arasını konuşma, ayağa kalkıp öne arkaya doğru yürüme gibi bir fiille ayırmak nasıl ki müstehab ise, Ramazan orucuyla diğer günlerin orucunu da öyle ayırmak müstehabdır.”
Şaban ayındaki oruçla ilgili bir hadis de şöyledir: "Şabanın ikinci yarısında oruç tutmayınız." (Bazı rivayetlerde “Şabanın ikinci yarısı geldiğinde Ramazana kadar oruç tutmayınız” şeklinde varid olmuştur.) Tirmizî, Savm 37, Hadis no: 738; Ebû Dâvûd, Savm 13, Hadis no: 3237. Bu hadis, Şaban ayının 16. gününden itibaren Ramazana kadar oruç tutmamayı ifade etmektedir.
Hanefi, Maliki ve Hanbelî mezhepleri bu hadise dayanarak, Şabanın ikinci yarısında oruç tutmanın mekruh olduğu görüşündedirler. Ancak, İmam Şafiî, Hz. Ömer, Hz. Ali, Ammâr, Huzeyfe, İbn Mes’ûd (RA) gibi bazı sahabiler ile Said b. Müseyyeb, Şa’bî, Nehaî, Hasan Basri gibi tabilerden kalabalık bir topluluğun görüşünü dikkate alan İmam Şafii, Şaban ayının son yarısında oruç tutmanın caiz olmadığını söylemiştir. (Tuhfetu’l-Muhtac,c.10,s.164.) Kuşkusuz bu yasak, belli günlerde oruç tutma alışkanlıkları olmayan ve üçayları oruçlu geçirmeyenler içindir. Sadece Ramazan’a yaklaşıldığı dönemde oruç tutmak isteyenlere yönelik bir yasaklamadır. Çünkü Ramazana, güçlü ve istekli bir şekilde ve Allah’ın emrine itaat zevkini yaşayarak Ramazana has duygularla başlanması daha uygundur.
Ramazandan önceki günlerde orucun menedilmesinin hikmeti: Ramazan-ı Şerifi daha dinç bir halde, Allah’ın emrini yerine getirmeye hazır bir duyguyla karşılamak; nafile oruçla Ramazanı karıştırmamak ve Hıristiyanların kendi bozuk görüşleriyle farzlara ilave yapmaları gibi bir ilavenin önüne geçmektir. Çünkü Resulullah (ASV) ehl-i kitabın ve bizden önceki ümmetlerin Allah’ın rızasına aykırı olarak yapmış oldukları işlerden ümmetini her fırsatta sakındırmıştır.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum