APOLİTİK EĞİLİM

  Politikacılar alışılmış yöntemlerle, bulundukları tarafı savunma ve güçlendirme adına sürekli siyasi söylem geliştirmekteler. Bu durum kendileri gibi düşünenlerin hoşuna gitmekte olup karşı tarafa pek bir şey ifade etmemektedir. Hatta çoğu zaman antipatik karşılanmaktadır. Gelinen süreç, her bir tarafın kendi tarafını konsolide etmesinin yeterli olmadığını, karşı taraf seçmeninin de oyuna ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Hal böyle olunca, partiler çeşitli açılımlar yapmaya kalkışıyor fakat bu da çoğunlukla kendi tarafının konsolidasyonunu güç duruma sürüklüyor. Peki çözüm ne? Hem kendi tarafınızı sıkı tutacaksınız, hem karşıdan oy çekecek dili geliştireceksiniz, hem de bu dili geliştirirken kendi tarafınızdaki seçmeni soğutmayacaksınız. İşte tüm mesele bu. Bu meselenin içinden çıkabilmek her babayiğidin harcı değil. Buradaki en önemli anahtar; “apolitik söylem” geliştirmek. Apolitik söylem; mevcut politik duruşunuzu inkar şeklinde anlaşılmamalı. Mevcut söyleminizi bir tarafta tutarken diğer yandan da politik olmayan, her bireyin hayatını doğrudan etkileyen toplumsal sorunlara üreteceğiniz çözümleri sunmaktır. Bu sorunlara karşı geliştireceğiniz çözüm yöntemlerini ne kadar politikadan soyutlarsanız o kadar başarılı olursunuz. Yaşanan afet ve öncesinde baş göstermiş olan ekonomik zorluklara karşı ortaya koyacağınız çözümleri teknik ispatlarıyla anlatırsanız, politik yaklaşımdan haz etmeyen veya ikinci planda tutan kesimi size oy vermek için ikna etmiş olursunuz. Bu dili geliştirmek ve dengeyi tutturabilmek için hamasi söylem sahipleri yerine rasyonel kimseleri ön plana çıkarmalısınız. İkna kabiliyeti ve teknik beceri sahipleriyle hareket etmek, işi büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Örneğin savunma sanayiinde kat edilen mesafe, iktidarın bu tip söylemlerine büyük katkı sunmaktadır. Buna karşın muhalefet ise ekonomik sıkıntılara karşı rasyonel çözümlerini hakkaniyet çerçevesinde dile getirdikçe pirim yapacaktır. Tabiki her bir taraf, diğerinin her yaptığını yerin dibine batırma yolunu seçmeden denge kurmalıdır. Ancak bu söylemlerin ideal karşılığı bulabilmesi için dil çok önemlidir. Söylemi dillendirecek kişilerin yeterliği sağlanırsa dil kendiliğinden gelişecektir. Tarafların dikkat etmesi gereken en önemli husus; dünyanın kendi etrafında döndüğünü zannedenlerle veya kıt bilgili, konuşma özürlü kimselerle değil, ayakları yere basan, kabiliyetli ve donanımlı kimselerle hareket etmeleridir. — Kim eleştiri/öneri dengesini tutturursa, — Kim teknik donanımlı kadro ile sahneye çıkarsa, — Kim samimiyet/gerçekçilik ilkesi dışına çıkmazsa, — Kim hamasetten ve rijit politikadan beslenen taifesini mikrofonlardan uzaklaştırırsa, O kazanacak gibi. İşte bu da “apolitik eğilim” ile mümkün olacak gözükmektedir. İyi okumalar.