Reklam Alanı

HAYATTAN KORKMAK

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
  Dışarıda bahar havası. Günlerdir yağmur yok. Deprem felaketinden sonra kuraklık felaketi kapıda. Pazarda eşya ateş pahasına. Bir kilo domates 40 TL, bir kilo biber 50 TL. Kimi can derdinde kimi mal derdinde. Deprem ekonominin üzerinden silindir gibi geçti. Unutturdu hepsini. Asrın felaketi doğru amma en az onun kadar doğru olan bir şey var: asrın rezaleti. Meşhur Lizbon depremi Avrupa'da teolojiden jeolojiye geçişin miladı oldu. Bizde yüz Lizbon olsa böyle bir geçiş olur mu, sanmıyorum. Teoloji yedi bitirdi bizi. Neyse.   Günlerdir tarihi tescilli yapıları dolaşıyoruz. Çoğu felaketten etkilenmiş. En çokta Ruhumun Masalı Şehr-i Urfa'nın güzelim camileri ve kiliseleri. Bir taziye ziyareti. Kalp krizinden vefat eden değerli bir insan. Allah rahmet eylesin. Üst üste acılar. Acılar dünyası. Sonra bir müddet kitapçıda oyalandım. Raflar arasında anlamsız bir gezinti. Böyle bir atmosferde kitap aramak, kitap okumak çekilmez bir duygu. Ama başka sığınacak bir şey yok. Kitap yasaklayan bir ülke olduk. Ne güzel yakışıyor bize.   Siparişler henüz gelmemiş. İnancın Sonu, İnsanın Anlam Arayışı, İslam'ın Zihin Tarihi, Türkiye'nin Zihin Tarihi siparişler arasında. Son ikisi Türk edebiyatında kuğunun son şarkısı olarak gördüğüm kıymetli büyüğüm Hilmi Yavuz hocama ait. Yıllar önce kütüphaneden alıp okumuştum. Tatları damağımda kalmıştı. Tekrar okuma ihtiyacı hissettim. Gelirlerse soğuk dünyam bir nebze ısınacak, bundan eminim. Kütüphanemdeki kitapların hafızı oldum artık. Susuzluğumu gidermiyor kitaplar. Halbuki en vefalı dostlarım onlar.   "Düşünen Düşer" çok süründü, çok bekledi ama nihayet yoluna girdi. Yakında yüzleşme yayınlarından çıkıyor nasipse. Ruhumun Masalı Şehr-i Urfa'nın üçüncü baskısı eli kulağında. Araya deprem girdiği için uzadı biraz. Kendimi kitaplarıma emanet ediyorum ve isteyenlerle (sayılarının çok olmadığını biliyorum) onlar aracılığıyla sohbet etmek istiyorum. Konuşmayı pek sevmediğim için Youtube kanalı gibi bir şey açmadım kendime. İnsanlar okumuyor artık, bakıyor sadece.   Hayatımda kendimi hiçbir zaman rahat ve güven içerisinde görmedim. Daima bir tedirginlik, bir korku, bir endişe, bir kaygı, huzursuzluk var içimde. Her an her şey olabilir duygusu. Her an bir trafik kazası geçirebilir, kalp krizi yaşayabilir, sevdiğim insanlar ölebilir, düşüncelerinden ve yazdıklarımdan dolayı yakalayabilir, ülkemiz işgal edilebilir, esir düşebilir, deprem olabilir, yarın güneş doğmayabilir, kıyamet kopabilir...   Bir dakika bile yaşamak mucize gibi. İkincisi ölümden sonraki bir hayatın olması durumunda cehennem korkusu, kabir azabı korkusu, imanımın Allah nezdinde geçerli olup olmadığı korkusu. Her halükarda daima bir korku, bir tedirginlik, bir endişe, bir kaygı, huzursuzluk var içimde. Hiçbir zaman rahat ve güvende olamıyorum. Doğa korkusu, devlet korkusu, toplum korkusu, Allah korkusu. İçiçe geçmiş hepsi.
HAYATTAN KORKMAK
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.