Sıradan bir bireyin cehaleti kendisinin ve biraz da yakın çevresinin yaşamını etkiler.
Topluma önder olma iddiasında olanların cehaleti ise toplumun yaşamını etkiler.
Herkes her şeyin uzmanı olacak değil ancak talip olduğu konunun uzmanı olmak zorundadır. En azından iz’an sahibi olmalıdır.
Böylece spesifik bilgi ve tecrübe gereken konularda işin uzmanlarını yanına almayı akıl edebilir.
Yaşanan deprem afeti bize bir kez daha gösterdi ki, yerel yönetimler sosyal faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşu kisvesinden bir an önce sıyrılmalıdır.
Büyüyen şehirlerin başı boş bir halde briket deryasına dönmesi, toplumsal ihtiyaca göre imar planları geliştirilmemesi, kişiye göre imar tadilatlarıyla ömrünü geçiren imar daire başkanlıkları ve imar komisyonları hızla gerçeklerin acımasız zeminine çakıldı. Neydi o gerçek? Deprem afetiydi.
Peki bu afet bizi nereye götürmeli?
Onbinlerce vatandaşı toprağın altına götürdüğü, daha fazlasını yaralı ve belki engelli bıraktığı, on milyarlarca dolarlık milli servetin hebası ve bir o kadar da yeni yapılaşma için kaynak ihtiyacına götürdü. Sosyal ve psikolojik etkileri de cabası.
Toparlanmamız ve benzer afetleri felaket olarak yaşamamamız hem kolay hem zor;
Kolay,
Eğer “cahil” ve daha kötüsü “cahil olduğunu bilmeyen kimseleri” teknik bilgi, beceri ve iz’an gerektiren belediyelere seçmeye devam etmezsek…
Zor,
Çünkü, “cahil” ve daha kötüsü “cahil olduğunu bilmeyen kimseleri” teknik bilgi, beceri ve iz’an gerektiren belediyelere seçmeye devam ederiz…
Konu bu kadar açık, bu kadar net.
Acılar büyük, kayıplar fazla, umutlar var ama onu yeşertecek azim ve kararlılık hala şüpheli.
Anlamayanın, anlamıyorum diyeceği
Bilmeyenin, bilmiyorum diyeceği
Beceremeyenin, beceremiyorum diyeceği
Sorumsuzun, sorumluluk alamam diyeceği
Boşa övülenlerin, beni boşa övmeyin diyeceği günler dileğiyle esen kalın.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum