Reklam Alanı

ELEŞTİRİ DE HESABİ DEĞİL HASBİ OLMAK LAZIMDIR!

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
 "Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir gazap nedenidir." (Saf, 61/2-3)  Beşer olmamız hasebiyle, bazen doğru bazen de yanlışlarımız olabilmektedir. Bazen, hak etmediği birine sivri bir söz söylemekle kalbini kırarız; bazen de layık olmadığı halde birine iltifat ederken, aslında ona bilip bilmeden yalakalık ettiğimizin farkında olmayabiliriz... Aslına bakılırsa, her iki tutum ve davranışta yanlıştır. Elzem olan bizim, doğruları takdir, yanlış olanları da eleştirmemizdir/eleştirebilmemizdir... Eleştirdiğimiz yanlışların, aynısının bizde olmamasına da özellikle itina ile dikkat etmeliyiz... Yoksa, yaptığımız şey; eleştiri değil, hakaret, kul hakkına girmek ve haksızlık olur!  Doğrularını takdir edeceğimiz, kim olursa olsun, ister sıradan bir vatandaş, İster memleketin cumhurbaşkanı olsun; bu, ona yaptığımız bir yalakalık veya karşılık bekleme olarak algılanmamalıdır. Tersinden okusak, aynı kişi veya kimselerin yaptıkları yanlışlarını eleştirirken de, bu, onlara yapılmış olan bir hakaret olarak da kabul edilmemelidir. İster köylü, ister kentli, ister çoban, ister komutan olsun; hiç kimse La yüs'el (hesap sorulmaz) ve eleştirilemez değildir, olmamalıdır da. Ama eleştirirken, karşı tarafın izzet ve onurunu rencide etmemeye dikkat edip, hatta dolaylı yoldan isim belirtmeden, hakkını gözeterek, hakaret etmeden eleştirinin yapılması en güzel davranış biçimidir diye düşünüyoruz... Âdil olan insan; şahit olduğu veya güvenilir kaynaklardan edindiği bilgilerle, yanlışa yanlış, doğruya doğru diyebilmeyi ortaya koyarken, niyetinin toplumu yanlışlar konusunda uyarması, doğrular hakkında da bilgilendirmek niyetinde olmasıdır... Tabi bu, hem cesaret hem de hakkaniyet isteyen bir iştir.   Bakınız yüce Rabbimiz, Kerim kitabımız Kur'an'i kerimde şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Kendinizin, ana-babanızın ve yakın akrabanızın aleyhinde bile olsa, Allah için doğru dürüst şâhidlik yaparak, adâleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun! Hakkında şâhidlik yaptığınız kimse zengin de olsa fakir de olsa böyle davranın. Çünkü Allah, ikisine de sizden daha yakındır, hâllerini daha iyi bilir. Şu hâlde, sakın âdil davranmaktan yüz çevirip nefsin arzularına uymayın. Eğer dilinizi eğip büker, gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün ondan yüz çevirirseniz, başınıza geleceği siz düşünün! Zira Allah, yaptığınız her şeyden hakkıyla haberdârdır. (Nisa/135)  Şimdi anladık ki, şartlar ne olursa olsun; gerek lehimize gerekse aleyhimize cereyan edecek bir konu olsun, adaleti elden bırakmamanın, imani ve vicdani bir mesele olduğunu bilmemiz ve ona göre davranmamızdır. Onun için, muhatabımız kim olursa olsun; doğrularını takdir, yanlışlarını eleştirip uyarmak, her birimizin insani imani ve vicdani olan, azat kabul etmez meselesidir...  Tabi ne acıdır ki, yaşadığımız çağda; siyasi ve bürokrasi çevrelerde vuku bulan binlerce yalan ve yanlışı görmezden gelenlerin haddi hesabının olmadığı malumdur. Bazı heriflerin, sırf maddi çıkarları uğruna, yalana doğru, doğruya da yalan/yanlış diyebilecek kadar şahsiyet ve onurlarını kaybedip ucuz hale gelmeleri, insani ve vicdani davranışlarının dibe vurmasını göstermektedir...  Bu gibi vakalar, o kadar çoğalmışlar, ne yazık ki günümüzün manevi hastalıkları haline gelmişlerdir.  Evet, kimden sadır olursan olsun, doğruyu takdir; yanlışı eleştirmek, insani ve İslâmi vazifemizdir... Olmalıdır.. 23 Ocak 2023.
ELEŞTİRİ DE HESABİ DEĞİL HASBİ OLMAK LAZIMDIR!
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.