Vaatlerin tutulanı, kıymetlisi ve saygın olanı olduğu gibi tutulmayanı ve değersizi de olmaktadır.
En adisi; “yapamayacağını bile bile bir şeyi yapacağını” söylemektir.
En utanç vericisi ise; “kişinin ürkekliği ve iş bilmezliği malum olmasına rağmen, kendini basiretli bir iktidara sahipmiş gibi gösterip” yapamayacağı/yaptıramayacağı bir şeyi yapacağını/yaptıracağını söylemesidir. Bunda iki sahtekarlık vardır, birincisi kendini olmadığı gibi gösterme sahtekarlığı diğeri de yalan vaat sahtekarlığıdır.
Aktüel hayatımızda bolca rastladığımız bu tip vaatleri şöyle bir sıralayalım;
*Bazen, kalan sürenin azlığından dolayı tutmayacak sözler verenler,
*Bazen, yılda bir kaç kez “kendisinden başkasının inanmadığı” sözü verenler,
*Bazen, kendi çevresinin “yapma!! bu kadar da söyleme” dediği türden sözler verenler olur.
*Bazen, öyle yalan sözler verilir ki, o anda kendi çalışanları tarafından bile “söylüyor amma bu sefer de tutmayacak” denilenler,
*Bazen, “şu tarihte olacak amma o tarihi daha da öne çekmeleri için talimat verdim” deyip, hiç birinin tutmadığını gördüğü halde pişkinliğinden hiç bir şey kaybetmeyen yüzsüzler olur.
*Bazen, aynı vaadin defalarca yalan çıkması sonucu beyanlarının inandırıcı olmadığını anlayan ve artık muhataplarını doğrudan arayan “falanca zaman bu iş tamam” diye yalan vaat serüvenine yeni bir boyut ekleyenler olurken,
*Bazen, vaadin gerçekleşmesi için sadece “dik durması gereken” fakat omurgasızlığından dolayı sürekli ters köşe olanlar olur.
*Bazen, vaadi gerçekleştirecek kişilerden korkup yaptırım uygulayamayan ve bu yüzden sürekli edilgen halde kalanlar olur.
*Bazen, yalanı ve kandırmacayı hayat felsefesi haline getirmiş olanlar olur.
*Bazen, emanete hıyanet edebilme katsayısı hayli yüksek olanlar olur.
*Bazen, astlarının emrine girme hastalığına kapılmış olanlar olur.
*Bazen, yakınlarının şaibeli bir dahli olduğundan yaptırım uygulayamadığı için vaadi havada kalanlar olur.
*Bazen, kangren vaatler olur. Yıllarca ve defalarca aynı vaadi verir fakat tutturamaz. “Kendisini de için için kemiren” bu durum karşısında gerçek dışı tarihler ve zamanlar vermeye devam ederek battıkça batanlar olur. Sahibini öyle alçaltmıştır ki, artık günün birinde o vaat gerçekleşse bile hiç bir ehemmiyeti kalmayacaktır.
Sonuç olarak,
Yalanın her türlüsünün berbat bir şey olduğunu bir kez daha vurgulayalım. Karekter ve haysiyetin ne denli kıymetli olduğunu, bundan yoksun olanların ne denli pis kokular yaydığını, sadece kendilerini değil etrafı da rahatsız ettiklerini bir kez daha gözler önüne sermiş olalım.
Haftanın notu:
“Bilmeyenin, bilmiyorum dediği”
“Yapamayanın, yapamam dediği” yalansız bir hafta diliyorum.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum