Kalıplaşmış bin bir çeşit örf ve adetler, kemikleşmiş ve kronikleşmiş gelenekler, terk edilmesi ölümle eş değer kabul edilen kötü alışkanlıklar; kopma noktasına gelmiş olan yakınlıklar, kurulmaya özen ve itina gösterilen menfaate dayalı sosyal ilişkiler, yapmacık sevgiler, mevsimlik dostluklar...
Normalleştirilmiş şekilleriyle irtikap edilen sayısız haramlar... Müslüman bir toplumda yaşıyoruz ama...? İnsanlarımızın çoğunun kafası da karmakarışık. Allah’ın bize göndermiş olduğu İslâm dini ile; bugün insanların kahır ekseriyetinin algısındaki İslâm çok farklı ve aynı değiller. Toplumun çoğunluğunun algı ve kabul şekli bu yanlı ve yanlış yöndedir. Mesela Rabbimiz Kerim kitabımız Kur'an'ı Kerim'in Maide süresinin 90 ve 91’nci ayetlerinde; "Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi iğrenç şeylerden ibarettir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şüphesiz şeytan içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister...
Evet, sarhoşluk veren maddelerin her çeşidinin, kumar aletlerinin tümünün şartlı veya şartsız, tapınmaya mahsus dikili taşların tümü put veya heykeller, tazim ve saygı duruşu gibi; fal okları, şans oyunlarının tümünün; Şeytanın rics/pislik ve kötülüğe götüren amellerinden olduğunu bilin ve bunlardan uzak durun, semtine bile uğramayın ki, kurtuluşa eresiniz. Kesin ve kati olan hükmüne rağmen, bende Müslümanım diyen bir insanın; ayetle kesin olarak yasaklanıp haram kılınmış şeyleri işlemesinin geçerli olan bir yanı olabilir acaba?
Ama bakıldığında, yukarıda sayılanların çoğunun günümüzde; artık alışkanlık haline gelip sıradanlaştıkları görülmektedir. Kumarhaneler tıka basa dolu, barajların doluluk oranından daha çok, çünkü müşteri çok! Söz konusu olan bu alışkanlıkların her biri, haram olduğu gibi; aynı zamanda sosyal birer de yaradırlar... Mesela bazı insanları önce bir konuşturun, sonra, onların İslâm hakkındaki kanaatlerine kulak verin... Hiç kimsenin suçluluk psikolojisi içinde olmadığını bilakis; herkesin kendisinden razı olarak başkalarını suçladıklarını duyacaksınız... Misal olarak hacıyı, hocayı, sakallı ve çarşaflıyı, sarıklı ve cübbeliyi suçladıklarını duyacaksınız onlardan. İşte bu yanlış algı ve İslam’ı kendi kanaatlerine göre yorumlama sakatlığı; toplumu kutuplaştırmakla, sosyallik yaraların çoğalmasına da son hız zemin hazırlamaktadır. Toplum olarak, nereye gidiyoruz Allah aşkına? Allah, namaz farzdır diye kılınmasını emrediyor, ama Müslüman namaz kılmıyor. Her nasıl bir İslami anlayışları varsa tabi? Allah kadına, örtünmeyi farz/emretmiş ama; kadın başı da açık, vücudu da açık geziyor, ben böyle yaşamak istiyorum diyor! Peki, sorsan o da Müslümanım diyor, ama örtülü kadınların çoğunu da topa tutuyor. Eh haydi kardeşim o zaman, sen daha düzgün ol. Müslümanca yaşa, başkaları seni örnek alsınlar desen; ona da dudak büküyor! Allah'ım, nereye gidiyoruz böyle? Mesela, bir Müslüman; kafir ve din düşmanlarını ne diye taklit ve takip eder? Bir Müslüman, kafirlerin örf ve adetlerini ne diye kutlama adı altında kendine meşrulaştırır?
Her yılda olduğu gibi, İslâm âleminin; Hristiyanlığın yılbaşı gecesini kutlamasının, onlar gibi sabahlara kadar, içki içip, dans etmesi, kumar, müzik, eğlence ve bin bir haramı işlemlerinin nasıl bir izahı vardır acaba? Peki, biz kimiz, neyiz hangi taraftayız? Biri kalkmış, ya kardeşim; kadınların tam örtünmesi geçmişteki Arapların kültürüdür diyor, diğer biri; o günün şartlarıyla bu günkü modern dünyada yaşayamayız diyor! Geçmişten muradı nedir? Galiba, geçmişten muradının saadet asrı olduğunu bilmiyor(!) Ama sorsan, sen nesin kardeşim dediğinde; Müslümanım diyor! Çok garip, hem de çok çok...
Kardeşim, insan kendi kanaatine ve görüşüne göre değil; Allah'ın göndermiş olduğu Kur'an'a göre Müslüman olmak zorundadır! Bilmem, anlaşıldı mı? Yani, bak kardeşim; İlama göre, helal ve haram kavramı, kıyamete kadar hep aynı olarak kalacaklardır. Yani, İslam keyfe kafidir... Başka diyarlardan, irfan dilenciliği yapmana da gerek yok; çünkü irfan medeniyeti sadece âziz islâm dininde vardır bilesin... Tekniği, fenni, teknolojiyi demiyorum. Onlar ayrı, irfan medeniyeti ayrı şeydir.
Kişi Müslüman ise, Müslümanca yaşamak zorunda değil midir? Değilse, İslâm toplumunda yaşayan; istediği gibi yine de at koşturamaz, çünkü hiç kimse o hakka sahip değildir. Çünkü her toplumun kendisine has kural ve kaideleri, değer yargı ve ölçüleri vardır. Özgürlük adı altında, hiç kimse; diğer insanların inanç ve değer yargılarına hakaret etme hakkına sahip değildir! Kim neyse, o olarak yaşamak zorundadır! Toplumsal yaralarımızın biri bin parça. Allah sonumuzu hayreylesin. Bu gidişat nereye? Herkes birbirinden korkuyor. Almış başını gidiyor...
26.12.2022.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum