Reklam Alanı

ÇALIŞMA ŞEVKİNİ KIRAN ETKENLER

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Çalışma ve emeğin manevi bir haz ve lezzet verdiği bilinen bir gerçektir. Çalışmanın tadına varılınca “çalışma şevki” oluşur. Böyle bir kimse artık tembellik göstermez, şevkle çalışmaya devam eder, hedeflenen sonuçlar da alınınca çalışma şevki artar. Ancak insandaki çeşitli his ve hevesler bu şevki kırabilecek niteliktedir. Çalışma şevki kırılınca da tembellik meydana gelir. Tembellik, kişiyi tutsak eden ve alışkanlık yapan kronik bir hastalıktır. Dış görünüşüyle rahatlık zannedilen büyük bir yanılgıdır. Çalışma şevkini kırarak insanı tembelliğe sürükleyen his ve heveslerin bir kısmı şunlardır: 1-Ümitsizlik: Çalışmanın hedeflenen sonucunu elde edememe kaygısının doğurduğu bir histir. Bir ateş gibi insanın içine etki eder ve tembelliği doğurur. Bu ateşi, “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin” (Zümer, 53) ayeti ile söndürmek gerekir. Bu ayete bağlanılınca asla ümitsizliğe yer kalmaz. Ayetten gelen ümit ışığı, hiçbir kurtuluş ümidinin kalmadığı, hiçbir gücün yetmediği durumda Allah’ın gücünün her şeye yettiği gerçeğini kalbe bir güneş gibi yerleştirir. Bu nedenle ümitsizliğe yer olmadığı dersini verir. Yunus (AS)’ı Koca denizde balığın karnından, İbrahim (AS)’ı dağ gibi alevler arasından kurtaran Allah, her şeye kadir olduğunu, her şeyin dizginini O’nun elinde olduğunu düşündürür ve kalbe büyük bir ümit ışığı doldurur. 2--Emek vermeden, emek verenden daha üstün bir hak sahibi olma hevesi: Elde edilmek istenen her şeyin, gerekli şart ve sebeplerini yerine getirmek suretiyle sarf edilen bir emeği vardır. Ancak emek vermeden elde etme isteği kişinin kendi hevesinden kaynaklandığı gibi, toplumda bunun bir marifet, bir başarı sayılması da bu hevesi canlı tutmaktadır. Bu hevesi söndürmenin yolu, “Allah için olunuz!” prensibine sıkı sıkıya bağlanmaktır. “Allah için olmak” düşüncesi, çalışmadan elde etme haksızlığını ve bununla ilgili bütün hileleri ortadan kaldırır. 3-Acelecilik: Bu dünya hayatında ulaşılması istenen her şeyin önünde basamaklar ve birbirine bağlı zincirleme sebepler bulunmaktadır. Ancak insan “acelecilik” hevesiyle bu basamakları ve sebepleri atlayarak istediğine ulaşmak ister. Bunun yol açtığı dağınıklık ve karışıklık nedeniyle başarısızlık ve ümitsizlik oluşur. “İnsan çok aceleci yaratılmıştır” (Enbiya, 37) “İnsan çok acelecidir” (İsra, 11.) ayetleri, insanın bu hevesine işaret etmektedir. Aceleciliğin çaresi, “Ey iman edenler, sabredin, sabırlaşın (birbirinize sabrı öğütleyin) ve birbirinizle kenetlenin (birbirinizle bağlarınızı güçlendirin) ancak bu şekilde kurtuluşa erersiniz” ayetine itaat etmektir. (Al-i İmran, 200) 4-Yalnızca kendini düşünme, tek olma ve sadece kendi şahsının çıkarları için çalışma hevesi: İnsan tabiatı itibariyle sosyal bir varlıktır. Onun için kendisini düşündüğü kadar diğer insanları da düşünerek onların haklarını korumak ve kendi hakkını onlar içinde aramakla sorumlu tutulmuştur. Ancak “yalnız kendini düşünme” hevesi, bu sorumluluğu yerine getirmeyi engellemektedir. Buna karşı koyabilmek için, “İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandır” hadisinin emrettiği ciddi çaba ve gayret içine girmek gerekir. (Suyuti, Camiu’s-Sağiyr, 4044; Taberanî, el-Mu’cemu’l-Evsat, 6/58) 5-Başkalarının tembel tutumlarını görüp onların rahatlık içinde olduğu kuruntusunun verdiği imrenme yoluyla tembellik damarının harekete geçmesi: Şüphesiz ki insanlar birbirlerinden etkilenirler. Zahiren rahatlık görünen tembellik, çalışma şevkini kırıp tembelliği bulaştırabilir. Bundan korunmanın yolu, “Tevekkül edenler, yalnızca Allah’a tevekkül etsinler” (İbrahim, 12.) ayetine sarılmaktır. Çünkü yalnızca Allah’a dayanan kimse, başkasından etkilenmez. İnsan fıtraten hareketli ve heyecanlıdır. Bu nedenle onun rahatlığı çalışma ve mücadelededir. Demek ki meşakkatte büyük bir rahatlık, tembellikte ise büyük sıkıntı ve zorluklar vardır. Tembelliğin rahatlık zannedilmesi büyük bir yanılgıdan ibarettir. (Bediüzzaman, Münazarat, 136)    
ÇALIŞMA ŞEVKİNİ KIRAN ETKENLER
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.