Reklam Alanı

EMÎRE İTAAT VE HEDEF BİRLİĞİ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
  Muhterem Kardeşlerim… Emîre itaat etmeli, karışmamalı. Maddeler halinde anlatmaya çalışırsak; 1- İnsan çalıştırmanın temel şartı, heves kırmamaktır. 2- İdareci olan kimsenin odasına kapı çalınmadan girilebilmeli. Maiyetindekiler, yanına gelmekten çekinmemeli. Eleman, ceketini nefretinden değil, muhabbetinden iliklemeli. Bir Müslüman, bir Müslüman’ın yanına, herhangi bir iş için, rahat gidemiyorsa, çekinerek gidiyorsa, o kendisinden çekinilen Müslüman’ın son nefesinden korkulur. 3- Bir ekipteki eleman herhangi bir kusur işlerse, bu kusur ve kusurun günahı, ekip başına aittir ve o da sorumludur. Baş olmak, ahirette pişmanlıktır. 4- Bütün idareciler, bir eli boynunda bağlı olarak hesap gününe geleceklerdir. Hesap temiz çıkarsa çözülüp Cennete, kötü çıkarsa, diğer eli de bağlanıp Cehenneme götürülecektir. 5- Emîre itaat etmeli, karışmamalı, iki üç başlılık olmaz. Çatal kazık yere batmaz. Ne kadar çok çatal olursa yere batması o kadar zor olur. Müslümanlar bir vücut gibidir. Bu vücudun da bir başı var. İki başlı olsa olmaz. Zaten iki başlı bir yaratık görünce herkes korkar, bir tarafa kaçar. 6- Bir toplumda herkes üzerine düşen vazifeyi yapmalı. Bir vücudun işe yaraması organların sıhhatli çalışmasına bağlıdır. Saatin dişlilerinden birinde arıza varsa saat çalışmaz, doğru göstermez. 7- Müslüman, dinine uydukça başarılı olur. Bu başarı onun değil sistemin başarısıdır. Sıkıntısının sebebiyse sisteme yani dinimize uymamaktan, nefsimize uymaktan kaynaklanmaktadır. Biz dinimize ne kadar uyabilirsek, o kadar rahat eder ve başarılı oluruz. Allahü Teâlâ, “Allah’a, Peygambere ve sizden olan amire itaat edin” buyuruyor. Kim kendi aklına göre hareket ederse helak olur. Dinin emirlerine uymak birinci şarttır. Büyük engel insanın kendisidir. Nefsimize uymak, en büyük engeldir. 8- Bütün iş, birlik beraberliktedir. Bu temin edilirse, kimse bize zarar veremez. 9- Vekil asıl gibidir. Vekili üzmek aslı üzmek gibidir. Vekile itiraz asla itirazdır. 10- Emre itaat esastır. Bir vücutta bir ağız bulunur. 11- Emîr kim olursa olsun, itaat edilir. Emîre itaat etmek, Peygamber Efendimizin emridir. Burnu kesik, Habeşli bir köle de olsa, Fâsık veya Facir de olsa, Emîre itaat Vacibdir. Bunun şakası olmaz. 12- Bu din, kişinin kendisine itaatini kaldıran, sormayı, sorduğuna itaati emreden bir dindir. 13- Emîrin haberi olmadan yapılan iş, girdi ve çıktı meşru değildir. 14- Hedef birliği çok önemli. Herkesin çektiği, hedefsizlikten, belirsizliktendir. Hedef birliği sevgiyi artırır. Hedefi olmayan gemiye, rüzgârın faydası olmaz. 15- Bir yumruk gibi olmalı. El açık olursa parmaklar zarar görür. Yumruk haline gelirse zarar görmez.   İstişare, akıl ve başarının engeli   1- Herkes bir sürünün çobanı gibidir. Çoban sürüsünden sorumlu olduğu gibi, her Müslüman da, bir kişi olsa bile, maiyetinden sorumludur. 2- Emîr oturursa, emri altındakiler yatar. Herkes başa bakar. Osmanlı padişahları ordunun başındayken, zaferden zafere koştular. Son dönemlerde saraydan idare başlayınca, olanlar oldu. 3- Âmir, vazife verdiği arkadaşa tam güvenmeli. Onun kendisinden daha kabiliyetli, ihlâslı olduğuna inanmalı. Bu zor iştir, ancak çok güzeldir. İşte mümin, böyle olur. 4- Disiplinli bölük, disiplinsiz ordudan iyidir. Namazını kılan, Emîrine de itaat eden topluluk, zafere kavuşur. 5- Başarının sırrı sormaktır. 6- Her şey söz dinleyene verilir, her şey, bu (her şey)in içinde vardır. 7- İşi bilen değil, peki diyen kıymetlidir. Söz dinlemeyen, kabiliyetli olsa da başarılı olamaz. 8- İşlerinin doğru gitmesini isteyen, kendi başına hareket etmemeli. Akıllılarla istişare etmeli. 9- Kim kendi aklına göre karar verip de iş yaparsa, pişman olur. 10- İnsanın nefsi, “Ben haklıyım, ben biliyorum, kimseye ihtiyacım yok” der. Hâlbuki Allahü Teâlâ Resulüne, “Bir iş yapacağın zaman arkadaşlarınla istişare et” buyuruyor. 11- Mümin istişarede menfaati gözetmez. Soran Allah rızası için sorar, cevap veren de Allah rızası için cevap verirse, zahirde yanlış bile olsa, Allahü Teâlâ onu hayra tebdil eder, doğrultur. 12- Aklını bırak, kurtul; tâbi ol, saadet bul! 13- Akıllı insan aklını kullanır. Daha akıllı olan, başkalarının da aklını kullanır. 14- Başarı nedir? Başarı, öldükten sonra ahirette işe yarar şeydir. Ahirette işe yaramıyorsa, o başarı değildir. Başarının manisi insanın kendisidir, yani aklına, nefsine uymasıdır. 15- Yaşça ve ilimce daha aşağı olanın nasihatini kabullenmek, yüksek dereceli olmaya işarettir. 16- Hakkı, doğruyu kim söylerse söylesin kabul etmeli. Söyleyene değil, söylenen söze bakmalı.   17- Allah için istişare edince, Allahü Teâlâ en iyisini karşınıza çıkarır. İstişare etmek, sormak nefsi kırar. Sormamak nefsi azdırır. Hiç kimse ilminin çokluğuyla iftihar etmemeli; çünkü ondan daha çok bilen vardır. Şeytan meleklerin hocasıydı. İlmi onu kurtarmadı. 18- Başkalarının acılarından ve geçmiş felaketlerinden ders almalı. Böyle insanların nasihat ve tavsiyelerine kulak vermeli. Yapacağımız işi, daha önce bunu denemiş, tecrübeli kimselere danışmalıyız; çünkü onlar, kendilerine pahalıya mal olmuş doğru görüş ve bilgileri sana bedava verirler. İllâ bizim de başımıza gelmesini beklememiz doğru olmaz. Bize de çok pahalıya mal olur.   Dürüstlük, tasarruf ve çok çalışmak   1- Âmir öyle olmalı ki, maiyetindeki herkes, “Âmir beni herkesten daha çok seviyor” diyebilmeli. 2- Cehennemlik görmek isteyen, kendi oturduğu halde, başkasını ayakta tutan kimseye baksın! 3- İşi ehline vermek lazımdır. Ehline vermeyen mesul olur. 4- İyi sebebe yapışan, iyi netice alır. Çalışırken netice alamazsak, suçu kendimizde aramalıyız. 5- Başarmak için inanmak lazımdır. 6- Ticaret hayatında rakiplerimizi, dünya hayatında düşmanlarımızı hafife almamalı. 7- Dört şeyi küçük olsa da küçük görmemeli: 1- Hastalık, 2- Yangın, 3- Düşman, 4- Zarar. 8- Tedbir almamak kibirdendir. 9- Zararın neresinden dönülürse kârdır. 10- Önümüze engel çıkarsa, bunu aşmaya uğraşmayalım, yanından dolaşalım. 11- Boş oturanları Allahü Teâlâ sevmez. Bir kimse boş oturursa, ona şeytan musallat olur. 12- Çalışmak ibadettir. Çalışkan Müslüman, Allahü Teâlâ’nın dostudur. 13- Borçları ödemek, ırzını namusunu korumak ve ölünce geride kalanlara miras bırakmak için mal kazanmayan kimse hayırsızdır. Yani kendine ve topluma zararlıdır. 14- Paranın gittiği yerden, geldiği yer belli olur. Helal kazananın parası, helal yere gider. Haram kazananın parası harama gider. Bunlar birbirine gitmez. 15- Ticarette üç şart vardır: Kalite, fiyat, tatlı dille güler yüz. 16- İbadet için abdest şarttır, ticarette de doğruluk şarttır. 17- Düşünmekle ibadet olmaz, oturmakla ticaret olmaz. Kovandan çıkmayan arı, bal yapamaz. 18- Ticaret, kaidesine göre yapılırsa güzeldir. Ticaretin kaidesi de, dürüstlüktür, aldatmamak ve aldanmamaktır. Açıkçası kul hakkından korkmaktır, kul hakkını korumaktır. 19- Acele etmemeli. Acele eden, ya hata yapar veya hatalı duruma yakın olur. Ağır ve temkinli hareket eden, o işte ya isabet kaydeder veya isabet etmeye yaklaşır. Acele şeytandandır. Ağır ve temkinli hareket Rahman’dandır. 20- Genelde aceleye sebep, dünyalık toplama hırsıdır. Kanaat sahibi olmalı. Kanaat bitmeyen bir hazinedir. Tasarruf ve kanaat edelim; zira bunlar, boyun eğme zilletinden daha kolay ve hayırlıdır. 21- Tevekkül etmek, Allahü Teâlâ’ya güvenmek; istişare edip, doğru sebeplere yapıştıktan sonra, boş durmak, yan gelip yatmak değildir. Allahü Teâlâ’ya yalvarmak demektir. Hatamız, kusurumuz, eksiğimiz olabilir, niyetimiz halis olmayabilir. Bizi affetmesi, hayırlısını ihsan etmesi, muvaffak etmesi için yalvarmak demektir.   Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)  
EMÎRE İTAAT VE HEDEF BİRLİĞİ
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.