Geldiği günden bugüne, O'nun saf ve duru ilke ve prensipleri hakkında; olumsuz konuşan insan sayısı, iki elin parmağını geçmeyecek kadar azdır. Onlar da ya İslâm dini hakkında yeterince bilgi ve birikime sahip olmayan, ya art niyetli olan kimselerdir. Çünkü, inansın veya inanmasın; İslâm hakkında araştırma yapan vicdan ehli her insan; buna birçok oryantalist de dahil, nihanı kararında ya iman edip Müslüman olduğu ya da işi zamana bırakıp, ciddi manada saygı duyduğunu ifade etmişlerdir. Bununla ilgili olarak gerek geçmiş asırlarda ve gerekse günümüzde, bunun gibi yüz binlerce örnek verilebilir!
Mesela iman etmedikleri halde, Batılı birçok oryantalist; islim dini ve Efendimiz (s.a.v) hakkında yapmış oldukları araştırmalar neticesinde, birçoğu ya iman edip Müslüman olmuş ya da saygı duyup hakkı hak sahibine teslim etmekle âdil davranıp aradan çekilmişlerdir...
Oysa Batı ülkelerine bakıldığında, hayvan değerinin insan değerinin üstünde tutulduğu görülmektedir... Çocuk doğurmak istemeyen kadınların birçoğunun, evlerinde kedi köpekle yaşamalarının insani nasıl bir izah yönü olabilir? Elbette ki, her canlı Allahlın yarattıkları olmaları hasebiyle, haklarına riayet edilmelidir. Ama hayvanın yeri başka, insanın yerinin başka unutulmamalıdır. Hayvana insan muamelesi, insana hayvan muamelesinin reva görüldüğü özellikle Batı ülkelerinde; hak, ahlak ve namus mefhumumdan ne kadar söz edilebilir?
Batıya özlem duyan, doğu insanının ilk söylediği söz: orada hayat var, yaşam var, adalet ve insan hakları var; sözleridir. Halbuki Batı insanı bile batıdan nefret eder duruma gelmiş ve doğu insanına; boş hayaller kurup buralara kadar yorulup gelmeyin; şayet buralara gelirseniz belki bol parayı bulursunuz ama ahlakınızı ve değer yargılarınızın çoğunu kaybedersiniz diye sesleniyorlar.
İlk Nobel edebiyat ödülünü alan ve İngiliz sömürgeciliğine yazdığı övgülerle tanınan İngiliz şairi Rudyard Kipling (1865-1936), ünlü şiirinde "Doğu Doğudur, Batı Batıdır/ ve bu ikili hiçbir zaman bir araya gelmeyecektir; ta ki yer ve gök, tanrının büyük hüküm kürsüsünde hazır bulunana kadar" dediğinde, Batı’nın ve Doğu algısının temel özelliklerinden birini dile getiriyordu. Buna göre iki kültürün ayrılığı doğal bir hali, birleşmesi ise ilahi müdahale gerektiren istisnaî bir durum ifade eder. (İ. Kalın. İslâm ve Batı. Sh:13) Buradaki doğu tanımlaması ve yapılmaya çalışılan algı, İslâm âlemi ve Müslümanlar olduğunu unutmamak lazımdır. Batının bu günkü ihtişamlı saltanatı ve sözde medeniyetinin temelleri; sömürdüğü ülkelerin, akıttığı kan ve gözyaşlarının üzerinde atılmamıştır!
Batı’nın bu geldiği nokta, kör bir düğünden öte; aile mefhumunun bittiği yerdir. Batı, bugün insan medeniyetinin ziyade; bir "Fino" Medeniyeti haline gelmiştir. Her gün binlerce insanın, Hıristiyanlığı terk edip İslâm dinine geçmesi, bunun en güzel örneğidir. Asırlarca, para karşılığında cennetten (!) satıp dindaşlarını Kandıran kilise/papazlar saltanatı yerini; artık araştıran ve hakkı bulup iman edenlerin teslim oldukları sarsılmaz bir kaleleri vardır. İslâm!
İngiliz şairinin, Doğudur Batı da Batıdır sözü; din taassubundan ziyade, asabiyet duygusunun bir itirafıdır... Ama Doğu insanının çoğu hala, söz konusu gerçeği bilmemektedir! İslâm da ne ruhban sınıfı vardır ne de cennetten arsa satıp müntesiplerini kandırmak... Ama Batıda, Rahiplerin parayla cennetten (!) arsa sattıkları komikliğin hala devam ettiğini kimse inkâr edemez.
Evet, Batı belki Fransız ihtilalinden sonra; sanayi alanında büyük bir devrim yapmakla fenni ilimlerde ve teknolojide tırmanışa geçti bu doğru. Ancak, yaşamı kolaylaştıran etmenler çoğaldıkça; Batı insanı da günden güne robotlaşmaya başladı. Şimdi hem Batı da hem de Doğu da kısmı parçacıklar haricinde, dünyanın her iki yakasında da insanlık can çekişmektedir...
Son söz: "Hak ve hakikati bulanlar kurtulacak/kurtuluyor, makinelerin ihtişamı karşısında kendinden geçip robotik hayata devam edenlerde eriyip yok olacaklardır...
Kalın sağlıcakla efendim. 22.12.2022.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum