Reklam Alanı

FIRSATLARI TEPEN ŞEHİR: ŞANLIURFA

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
  “ Şanlıurfa sahipsiz”, “Şanlıurfa bahtsız”, “Şanlıurfa şanssız” denir hep. Çünkü boğuştuğu ve karşılaştığı sorunlar yıllardır kangrenleşerek devam ediyor. “Bir kavim kendini bozmadıkça Allah onları bozmaz.” (Rad, 13/11). “Kemâ tekûnû yuvella aleyküm” (Siz nasıl olursanız yöneticileriniz de öyle olurlar). “A’malüküm ummalükum” (amelleriniz yöneticilerinizdir, onlar sizlerin eseridir) (bk. Acluni, I / 146; II / 127) denilmiştir. Yöneticilere ilişkin baktığımız ayet ve hadisler biraz da kendimizi sorgulamamız gerektiğini öğütler aslında. Urfa’nın da durumu ülkenin durumu gibi. Hatta biraz daha abartılıdır Urfa’nın durumu. Hep söylüyorum ülkede iktidar sorunu yok, muhalefet sorunu var. Şayet muhalefet olsaydı iktidar böyle olmazdı, yanlış yapmaktan, eksik hizmet etmekten, israftan kaçınırdı, korkardı. Biz neysek onlar da öyle. Biz orada olsak, bizi de durduracak donanıma sahip olmayan muhalefet gücü olsa belki biz de aynısını yapardık. Urfa muhalefeti küçük detaylarda, magazinde, dedikoduda boğulup kaldı. Eskiden bırakın muhalefeti, Sivil Toplum Kuruluşları (STK) başta kendi alanları olmak üzere birer rapor hazırlar Cumhurbaşkanı gelmişse ona, Başbakan gelmişse Başbakana sunar ve takipçisi olurdu. Şimdilerde aynı kareye girmekten başka çabalarını görmüyoruz. Partililerden zaten umudumuz kalmadı çünkü hepsi kendisi bir yerlere gelme veya yerini koruma kaygısı ve çabasında. Büyük bir bölümünün Urfa gibi bir derdi olmadığını söyleyebiliriz. Şanlıurfa kadar büyük ve Şanlıurfa kadar imkana sahip hiçbir şehirde olmadığı kadar yüzbinlerce aile gelir seviyesi çok düşük olduğu için yoksulluğun pençesinde kıvranıyor, onbinlerce aile batı illerine adeta çağın kölesi gibi mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmaya gidiyor, her ay onlarca hasta yeterli doktor veya tıbbi donanım olmadığı için tedaviye başka illere gidiyor, öğretmen yetersizliğinden dolayı öğrencilerin eğitimi ülkenin diğer öğrencilerine oranla geride kalıyor, işsizlik veya ekonomik yetersizlikler nedeniyle her gün intihar veya intihar girişimleri ile karşılaşıyoruz. Bunlar temel sorunlar. Sorunları saymakla bitiremeyiz. Bunları adamakıllı gündeme getirmek yerine biz ne yapıyoruz? Mitinge kaç kişi katıldı, toprağa boya sıkıldı, bayrak çok oldu-az oldu, ortadan geçemedik yandan geçtik… Amacımız üzüm yemek değil bağcıyı dövmek sanki. Oysa STK temsilcileri birer rapor hazırlayıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ulaştırabilirdi. Bunun takipçisi olacağız diyebilirdi. Belediye başkanları ve milletvekilleri Cumhurbaşkanına kente mutlaka büyük bir hizmet sözü verdirebilirdi. Muhalefet sosyal medyada bir TAG açıp kentin eksiklerini ve çözüm önerilerini sıralayabilirdi. İnsanların o kadar çok içi yanıyor ki, buna öyle bir destek gelirdi ki, eminim içi yanan AK Parti’liler de buna destek verirdi. Böylelikle tüm ülkeye hem derdimizi anlatmış olacaktık hem de iktidardan bir söz almış olabilirdik. Bahar Hezer’in katledilmesini dahi tek başına sosyal medyada gündeme getirmiş olmamız; Bölgedeki kadınların içler acısı halini, gençlerin iş kaygısını, eğitimin pahalılığını, güvenlik sorununu, gelir adaletsizliğini gözler önüne sermeye yeterdi. Bahar benzeri yüzlerce, binlerce hikaye var geç olmadan muhalefetin ve STK’ların ele alabileceği. Ekonomik bağımsızlığını elde edemediği ve kendini koruyamadığı için koca şiddetine maruz kalan kadınlar, dershaneye veya üniversiteye verecek parası olmadığı için hayalini gerçekleştiremeyen gençler, maddi imkanı el vermediği için hayalini gerçekleştiremeyen insanların sesi olmalı. Bu ses STK ve muhalefet olabilir. Tabii ki medya da en büyük destekçileri olması kaydıyla. Şehir olarak çok fırsatlar teptik. Faruk Çelik beğenilir-beğenilmez ama kabinede eli-kolu güçlü bir bakandı. Aşiret sofralarında kavurma ikram ederken büyük projeler de dayatmalıydık gerçekleştirmesi için. Celalettin Güvenç, gelmiş-geçmiş en güçlü belediye başkanlarından birisiydi. Lakap takarak itibarsızlaştırmak yerine daha büyük hizmetleri istemeliydik. Bugün aynı itibarsızlaştırma çabası mevcut başkan Zeynel Abidin Beyazgül için de görülüyor. Ona değil Şanlıurfa’ya yazık oluyor. Biz kılık-kıyafeti, oturup-kalkması ve üslubu yerine nasıl daha fazla çalıştırabiliriz, nasıl daha fazla hizmet alabiliriz buna bakmalıyız. Eleştireceksek bu yönde eleştirmeliyiz. Muhalefet yapacaksak bu yönde yapmalıyız. Onları biz seçtik, uzaylılar değil. Hep fırsatları tepen bir şehir olmamak için geleceği konuşalım, projeleri konuşalım. Bu kafayla o giderse yerine kim gelirse gelsin çalıştırmayız, iş yaptırmayız biz. İşsizlik nasıl önlenir, kente daha fazla yatırımcı nasıl çekilir, topraklardan daha fazla verim nasıl alınır, öğretmen ve sağlıkçı açığı nasıl kapanır, uyuşturucu bataklığından gençler nasıl korunur gibi konu başlıkları ile el ele verip Ankara’ya gidecek olan STK temsilcileri, belki ilk seferinde ellerli boş döner ama ısrarları karşısında hiç kimse her seferinde boş göndermeye cesaret edemez onları.   BAHAR HEZER NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ? Hezer ailesi babasızdı. Ailenin erkek evladı Yekta, bilgisayar bölümü yerine tıp okumak istiyordu ancak hayalini gerçekleştirmesi için özel üniversiteye gitmesi gerekiyordu. Bahar ve diğer kardeşleri buna durumları el vermediği için karşı çıkıyordu. Yekta’nın ruhunda canilik de olunca sokağın ortasında inşaat mühendisi olan ablasının canına kıydı. Bahar, daha geçtiğimiz hafta kadına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla kısa bir filmde rol almıştı. Alın size neresinden baksanız Urfa’nın, bölgenin, ülkenin küçük bir fotoğrafı.    
FIRSATLARI TEPEN ŞEHİR: ŞANLIURFA
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.