Reklam Alanı

İNSAN KENDİNİ UNUTTU…

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
"İnsan İnsan Derler... Beşerdir; varlığı temaşa edebilen göz bebeğidir... Eşref-i mahlukâttır; sınırsızca düştükçe düşebilendir... Unutandır; hatırlayandır... Yıkan ve yok edendir; kuran ve îmar edendir... Savaşandır; barışın umududur... Bunların hepsidir; bunların hiçbirisidir..." (Teklif dergisi; Sayı:6)                                                    "Zihninde varlık tasavvuru olmayanın, kendi varlığını tasavvur etmesi imkânsızdır..." Fahreddin Razi Modern insan için birçok tanımlama yapılabilir ancak kanaatimce günümüz insanı için yapılabilecek en iyi tespit ve tanımlama; insanın kendini unuttuğu gerçeğidir. İnsan şaşkındır bugün. Yolunu ve yönünü şaşırmıştır. Ne yapacağını, hangi yöne gideceğini bilememektedir. İnsan kendini unutmuştur, ruhunu, özünü unutmuştur. Bedeninin ihtiyaçlarını gidermekle yaşam kavgasına girişen insan, ne acıdır ki; ruhunu, gönlünü, özünü unutmuştur. Bugün insan kendini kaybetmiştir. Yitirdiği, unuttuğu, ihmal ettiği insanın kendisidir. Herkesin kendisinden başka her şeye dönüştüğü bir zaman diliminde, insanın kaybettiği kendini araması, kendine yolculuk yapması, kendini bilmesi ve kendini hatırlaması gerekiyor. İnsan ne ile yaşar, diye soruyordu ya Tolstoy. Bugün insan yaşama şevkini yitirmiştir.  Yaşamını kendisi için anlamlı kılacak, hayat bulacak, kendisine hayat sunacak bir yaklaşımdan uzaktır. İnsan ve insanlık varoluş sancısı çekmektedir. İnsanı dünyaya gelişin şaşkınlığından, varoluşun şokundan, yaşadığı gurbetten ve çektiği öz/lemden kurtaracak olan; varoluş duygusu ve kendilik bilincidir. Zira "Var Olmak”; “Kendini Aramak"tır..." Var olmak yani mevcudiyet. Mevcudiyetin vecdinden uzaktır insan. İnsanı dünyada yabancılaşmaktan, dünyanın zindanından kurtaracak olan varoluşun vecdi olacaktır. Evet azizim! Bil ki ya varsın ya hiç. Yaşamın içinde hayat bulabilmek için, toprağın üstünde mezar olmaktan kurtulabilmek için, var olmak zorundasın. İnsan yaşamı boyunca bir yol üzeredir. Bu yolda ya var olacaktır ya var ölecektir. Unutma! Var olamazsan hiç olursun. Varlık ya da hiç… Tercih senin… Ve esasen insanın kendini unutmasının temel sebebi yaşamış olduğu hayata anlam vermekten, vecd ile yaşayabileceği varoluşunun ve yaşamının şevkini tadabileceği bir hayatı unutmuş olmasından kaynaklanıyor.  O yüzden kalbi sıkışıktır insanın, o yüzden yalnızdır, o yüzden boşluktadır. Ne ile yaşar insan ya da benim bu dünyada anlamım nedir, sorusuna sahih bir cevap verememektedir. "Herkes varlığını bir anlam üzerine bina eder. Anlamı olmayanın yaşamı da yoktur. Zira varlığının anlamını yitirenin varlığını varlık düzeyinde tutmasının da bir anlamı ve değeri yok demektir. Bu bakımdan "benim bu dünyadaki anlamım nedir?" sorusu insan açısından hayati bir öneme haizdir..." (Ömer Mahir Alper; Felsefenin Doğası) Evet, insan kendini unuttu, özünü, özüne dair soruları unuttu.  Sorusunu ve sorununu doğru belirleyemediği anlamsız yaşamın içinde kendini unuttu. Özünü unuttuğu bir yaşamın girdabından kurtulabilmek için ortaya koyduğu ç/öz/ümler de özden uzak olduğu için insanın çözülmesinden öteye bir şey ifade etmedi. Etmiyor. Çünkü insan özü ile ancak olabilirdi, ancak özü ile olarak sürekli bir varoluşu gerçekleştirebilecekti. Ne diyordu Heidegger "İnsanın özü varoluşunda yatar. O, olduğu şey değildir, ama olmakta olandır. Varlığı henüz tamamlanmış değildir çünkü." İnsan, eksikliğinden kurtulabilmek için tamamlanmaya dair bir yol yürümeliydi. İşte o zaman yaşam kendini her an yeniden üreterek, kendini dirilten, insanı, insanın ruhunu, özünü dirilten bir hale dönüşecekti. İnsana; unuttuğu halini hatırlatacaktı, kendini hatırlatacaktı. Sahi insan; unutan demekti, değil mi? Unutan insan, dünyada yeniden hatırlayarak insan olabilecekti, insan kalabilecekti esasen.  Kapitalizmin tüketim alışkanlıkları, teknolojik değişim, siber dünya, dijital gelişmeler, transhumanzim; adına ne denirse densin “yeni dünya” her geçen gün daha bariz bir şekilde, insanı insan yapan Eşref-i mahlûkâttan uzaklaştırıyor. İnsanın kendine ihtiyacı var, kendini hatırlamaya ihtiyacı var.  Her bir insanın; kendini unutan, kendinden uzaklaşan “yeni insan” yanına Nuri Pakdil gibi “İnsan! Seni savunuyorum sana karşı…” diye haykırarak kendini hatırlatması gerekiyor.        
İNSAN KENDİNİ UNUTTU…
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.