Egzistansiyalizm (varoluşçuluk) Batı'nın Marksizm'den sonra kurduğu ve bulduğu tek sistemli felsefe diyor Cemil Meriç. En güçlü temsilcileri Sartre ve Camus. Hangisi daha etkin ve etkili, kestirmek zor. Sartre'nin Bunaltı ve Kelimeler;
Camus'un Veba, Yabancı, Başkaldıran İnsan, Sisifos Miti isimli kitaplarını yıllar önce okumuştum.
Edebi anlamda belki zayıf ama düşünce anlamında derin kitaplar. Felsefe dünyası bir taziye evi diyordu Camus. Tanrısız bir hayatın ne kadar anlamsız olduğunu gösteriyordu engiztansiyalizm. Onun için Sartre tanrı öldü ama keşke ölmeseydi, onu öldürmeseydik diyor. Tanrısız ve kutsalsız bir dünyanın anlamsızlığının anlamını anlamaya çalışmak.
Düşüş, tanrısız bir hayatın ne kadar absürt olduğunu gösteren en güçlü kitaplardan biri. Bir avukatın itiraflarından oluşuyor. Para, makam, başarı, kadın, her türlü hazzı tatmış ama doyuma ermemiş bir avukatın mutsuzluğunu konu alıyor. Üslup güzel değil, belki de çeviriden kaynaklanıyor. Böyle bir derinliği Stefan Zweig'in akıcı kaleminden okumak ne keyifli olurdu!
Nobel'i hak ediyor mu, bilmiyorum. Hayat bir 'boğuntu hücresi', bir 'tükürük hücresi' avukatın gözünde. Kitabı bitirdikten sonra aklıma şu ayet geldi: "Dikkat edin, kalpler ancak Allah'ı anmakla doyuma ererler." İnsan kalbi edebiyat ile doymuyor, sanat ile doymuyor, siyaset ile doymuyor, felsefe ile doymuyor, başarı ile doymuyor, para ile doymuyor, hazlar ile doymuyor. İlla Allah ile doluyor. Müslümanca bakınca görünenler bunlar.
Kitaptan birkaç alıntı:
İnsan ölümsüzlük oyunu oynar, birkaç hafta sonra ise, yarına kadar gövdesini sürükleyip sürükleyemeyeceğini bile bilmez. (s.75)
Kölelik mi, hayır, biz ona karşıyız! Kendi evinde ya da fabrikalarda köleliğe yer vermek zorunda kalmak, şeylerin özünde vardır, ama bununla övünmek, işte bu ölmez. (35)
Kölelik olmadan kesin çözüm yoktur... Özgürlüğün bir ödül veya şampanyayla kutlanan bir nişan olmadığı bilmiyordum. Hayır, tersine bir angarya o, yalnız başına, bitkin düşürücü bir mukavemet koşusu. Ah azizim! Yalnız tanrısız ve efendisiz kimse için günlerin yükü korkunçtur. O halde insanın kendine bir efendi seçmesi gerekir.(s.93)
Ben insan işlerinin ciddi olduğuna hiçbir zaman derinlemesine inanmamışımdır. Gerçekten de öyle çabalar ve kanılar var ki hiç anlamam... Gerçi bazen yaşamı ciddiye alıyordum ama ciddi şeyin kendisinin boşluğu çabucak gözüme çarpıyor ve elimden geldiği kadar rolümü oynamaya devam ediyordum yalnızca. (s.63)
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum