Reklam Alanı

ACI, GÜNAH VE MUHAFAZAKARLAR

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
  İki hasta ziyareti. Tazecik iki kız çocuğu. Biri o iki yaşında, diğeri on altı yaşında. Biri ani bir beyin kanaması, diğeri okul çıkışı feci bir trafik kazısı. Yoğun bakımda bekliyorlar. Doktorların dediğine bakılırsa ümit yok. Aileler perişan. Bunlar bir gün içinde yeryüzünde yaşanan binlerce acı vak'adan sadece birkaçı. İnsan yaşamı tam bir trajedi. Her şey karşısında çaresiz bir varlık insanoğlu. Tanrı karşısında, doğa karşısında, tarih karşısında, ölüm karşısında. Sadece bununla bitmiyor. Ölüm sonrası mahşer var, muhasebe var, terazi var, mizan var, sırat köprüsü var, şefaat dilenme var, cennet var, cehennem var. İnsanın maruz kaldığı şeyler o kadar çok ki saymakla bitmez. Bu iki çocuk gibi yüz binlerce çocuğun ne suçu var, nasıl bir suçları olabilir? Yine teodise, yine ilahi adalet sorunu. Tek cevap: İlahi imtihan. İmtihanlara, hikmetlere, tesellilere, te'villere, tefsirlere iltica etmek dışında dindar şuurun yapabileceği hiçbir şey yok. Bir hikmete ve imtihana bağlamak ve sonra ebediyyen susmak, ebediyyen beklemek, ebediyyen sabretmek. Gerçek kulluk bu. Hiçbir şey elinde olmadığı halde her şeyden sorumlu tutulan bir varlık insan. Israrlı itirazların ve sorgulamaların varacağı nihai yer: "ila cehennemi zûmera. Elimde bir roman. Bir dostun hediyesi. Yapı Kredi yayınlarından çıkmış. Romanın ismi: Unutkan Ayna. Yazarı: Gürsel Korat. İlk defa duyduğum bir isim. Konusu: 1915'te yaşanan Ermeni Tehciri. 2017 yılında Orhan Kemal Roman Armağanı Ödülünü almış. İlk sayfalardayım, ilerleyebilir miyim, göreceğim. Tarih güvenilmez bir saha. Soykırım diyen var, mukatele diyen var. Tarih daima bir parça karanlıktır. Dün akşam Harari üzerine yazılmış küçük bir risaleyi karıştırdım. Çalakalem yazılmış bir risale. Harari'nin tek kitabını bile baştan sona okuduğunu sanmıyorum. Eseri aynası insanın. Biliyorum beğenme öznel bir duygu. Benim beğenmediğim kitapları başkaları beğenebiliyor. Öznel olduğunu bildiğim halde çoğunlukla hayret ediyorum bu duruma. Romancı bir kurgu kuruyor, seni bu kurguyu anlamaya ve çözmeye davet ediyor. Bana senin kurgundan. Dolaylı anlatımdan çok doğrudan anlatımı severim. Bir gerçeği bazı imgelerin ardına saklayarak söylemeye çalışmanın ne manası var. Üstelik bilişim çağında. Bazı romanlar var, bir sayfada söylenebilecek şeyleri yüzlerce sayfada söyleyemiyorlar. Genelleme yapmak yanlış olur belki ama artık roman okumanın zamanı değil. Çünkü diziler var, sinema var. Ve eğer illa bir metin okunacaksa damıtılmış denemeler var. Onun için hayatım roman okumakla geçtiği halde denemeciyim, deneme aşığıyım. Her ne ise… Adam kat kat faiz yiyor, yolsuzluk yapıyor, torpille işe giriyor, torpille akademik ünvan alıyor, torpille çeşitli makam mevkilere geliyor. Ama namazlarını, oruçlarını ve diğer ferdi ibadetlerini hiç aksatmıyor. Kaldı ki namazında niyazında ve ifa ettiği diğer ferdi ibadetlerinde çok samimi. Onları ayrı, bunları ayrı tutuyor. Çünkü Allah'ın sonsuz affediciliğine sonsuz bir imanı var. Şirk dışında (zaten şirk koşmuyor) bütün günahlarının affedileceğine yakinen iman ediyor. Yani günahını kabul ediyor ama bununla birlikte Rahman'ın rahmetine sonsuz bir itimadı var. Üstelik bu duygusunu, imanını, itimadını besleyen yüzlerce ilahi beşaret var. Şimdi bu haldeki müslüman bir insanı hangi beşeri ve seküler hukuk bağlayabilir? Muhafazakarların kahir ekseriyetinin kamusal anlamda neden ahlaklı olamadıklarının nedeni bu galiba.
ACI, GÜNAH VE MUHAFAZAKARLAR
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.