Reklam Alanı

FELAKETLERİN EN BÜYÜĞÜ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
  Muhterem Kardeşlerim… En büyük felaket imansız ölmektir. İmansız, yani kâfir olarak ölmemek için, ilim sahibi olmak, ihlâsla amel etmek, haramlardan kaçıp ibadetleri yapmak şarttır. İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür. O hâlde, imanlı yaşamak lazımdır. İmanlı yaşamak için de, haramlardan sakınmak ve ibadetleri yapmak gerekir.   İkinci bir felaket de, bir kimse, bir sözüyle, bir işiyle küfre düşer yani kâfir olur da, kendini Müslüman zanneder. Yaptığı işin küfür olduğunu bilmediği için tevbe de etmez, imansız olarak ölebilir. Günahı bilmemekten daha kötüsü, günahı ibadet olarak işlemektir. Bid’at inanış ve diğer bid’atler böyledir. Bu felaketlerden kurtulmak için, İmam-ı Rabbani hazretleri, “İlim, amel ve ihlâs şarttır” buyuruyor. Yani dinimizi doğru olarak öğrenip, ihlâsla amel edeceğiz. Bilmeden yapmak felaket olduğu gibi, bildiklerini de ihlâssız yapmak felakettir.   İmanın esas şartı   Topluma bakınca, herkesin mutlaka mümin olduğu söylenemez. Birkaç örnek verelim: 1- Bir kimse, Amentü’deki altı şarttan biri olan kitaplara iman ettiğini söylese, fakat Kur’an tarihseldir dese, bazı hükümleri kıyamete kadar geçerli değil dese, mümin olamaz. Kur’ana inandım demesinin bir faydası olmaz.   2- Bir kimse, Amentü’deki altı şarttan biri olan meleklere iman etse, fakat meleklerin günah işlediğini söylese ve Hıristiyanlar gibi onları kız olarak bilse, mümin olamaz.   3- Bir kimse, Amentü’deki altı şarttan biri olan Allah’a iman ettiğini söylese, fakat Allah dostlarını sevmese, onlara düşman olsa veya Allah düşmanlarını sevse, onlarla dost olsa, ölülerine rahmet okusa mümin olamaz. İmanın esas şartı, alameti; Hubb-i Fillah, Buğd-ı Fillahtır. Allahü Teâlâ’nın sevdiklerini ve emrettiği şeyleri sevmek, düşmanlarından ve yasak ettiklerinden sakınmaktır. Bir kimsenin imanlı olup olmadığı buradan belli olur.   Ehl-i Sünnet yolunda olanları, Allah’ın dinine hizmet edenleri sevmek Hubb-i Fillahtır. Kâfirleri, Allahü Teâlâ’nın düşmanlarını, 72 sapık fırkada olanları sevmemek Buğd-ı Fillahtır. Bunlar sadece kalble olur. Sevilmeyen kimse ile tartışılmaz ve dövüşülmez. Dostla da düşmanla da tartışmak zararlıdır. Dostların dostluğu azalır, kalmayabilir, düşmanların düşmanlığı artar.   İmanı olan Emr-i Maruf ve Nehy-i Münkerde bulunur. Yani Allah’ın emrettiklerini öğretmeye çalışır. Bu da imanın şartlarındandır.   İmanda şüphe   İman tazeleyen kişi imanının olduğunu biliyor, şayet bilmeden küfre düşmüşse, iman zayıflamış veya eskimişse diye düşünerek tazeliyor.   Peygamber Efendimiz, “Elbisenin eskidiği gibi, içinizdeki iman da eskir. İmanınızı tazeleyin” buyuruyor. İmanımızı yenilemek için sık sık Kelime-i Şehadet getirmelidir.   “İmanım var mı yok mu” diye şüphe etmek küfür olur. Yani “Acaba imanım var mı?” diye şüphe edilmez. Fakat “Ölürken imanımızı muhafaza edebilir miyiz?” diye şimdi korkmak imanlı olmanın alametidir. Bu, imanından şüphe değildir. İmanı kaybetme endişesinden meydana gelen haklı bir korkudur. Çok kıymetli mücevheri olanın, onu kaybetmekten veya çaldırmaktan korkmasına benzer. Bu kimse, “Acaba benim mücevherim var mı?” diye şüpheye düşmez. Sadece çaldırmaktan ve kaybetmekten korkar.   İmanın gitmesinden korkmalıdır   Bir Müslüman, sözünün ve işlerinin neye varacağını düşünmeli, her şeyde dinini kayırmalıdır. Hiçbir günahı küçük görmemelidir. Bir kimse küçük günah işlese, buna tevbe et denilince, “Tevbe edecek bir şey yapmadım ki” yahut “Niçin tevbe edeyim” dese imanı gider. Çocuğun, küçükken ana babasına tabi olarak imanı vardı. Baliğ olunca yani ergenlik çağına girince onlara tabi olması devam etmez, imanı, İslamı bilmese, sorulunca anlatamasa İmanı, evli ise nikahı da gider. Çünkü nikahın sahih olması ve devam etmesi için İmanlı olmak lazımdır. Bir Mümini öldüren veya öldürülmesini emreden kimseye, “İyi yaptın” diyenin imanı gider. Bir kimseyi haksız olarak döven veya öldüren zalime, “İyi yaptın, bunu hak etmişti” demek de imanı giderir. Yalan olarak, “Allah biliyor ki, seni çocuğumdan çok seviyorum” demek imanı giderir. Vazife olduğuna inanmayarak, önem vermeyerek, hafif görerek namaz kılmamak, oruç tutmamak, zekât vermemek imanı giderir. Allahü Teâlâ’nın rahmetinden ümidini kesmek küfürdür.   Kendisi haram olmayıp, sonradan hasıl olan bir sebepten dolayı haram olan mala, paraya, Haram li-Gayrihi denir. Çalınan ve haram yollardan gelen mal böyledir. Bunlara helal demek küfür olmaz. Leş, domuz, şarap gibi, kendileri haram olan şeylere Haram li-Aynihi denir. Bunlara helal demek küfür olur, imanı giderir. Kesin olarak bilinen haramlardan birine helal demek de, böyledir.   Ezan, cami, fıkıh kitapları gibi İslamiyet’in kıymet verdiği şeyleri aşağılamak küfür olur, imanı giderir. Abdestsiz olduğunu veya namaz vaktinin gelmediğini bildiği hâlde namaz kılmak ve bildiği hâlde kıbleden başka tarafa dönerek namaz kılmak küfür olur, İmanı giderir.   Bir Müslüman’ı kötülemek için kâfir demek küfür olmaz ise de, kâfir olmasını isteyerek söylemek, küfür olur, imanı giderir.   Günah işlemek küfür olmaz   Allahü Teâlâ’nın emirlerine farz, yasak ettiği şeylere haram denir. Farzlara ve haramlara İslamiyet denir. İslamiyet’e uymayan şeyi yapmaya günah işlemek denir. Günah işlemek küfür olmaz. Günah olduğuna önem verilmezse küfür olur, iman gider. İbadet yapmanın ve günahtan sakınmanın lazım olduğuna inanmamak küfür olur, imanı giderir.   Akıllı, bilgili, edebiyatçı olduğunu göstermek veya yanındakileri hayrete düşürmek, güldürmek, sevindirmek yahut alay etmek için söylenen sözlerde de, “Küfr-i Hükmî”den korkulur. Gadap, kızgınlık ve hırs ile söylenen sözler de böyledir.   Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)
FELAKETLERİN EN BÜYÜĞÜ
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.