Reklam Alanı

KİTAPLARA İMAN

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
  Muhterem Kardeşlerim… İmanın üçüncü şartı, kitaplara imandır. Amentü’deki, “Ve kütübihi” ifadesi, Allahü Teâlâ’nın kitaplarına inanmayı, iman etmeyi bildirmektedir. Allahü Teâlâ’nın gönderdiği kitaplar çoktur. Din kitaplarımızda bildirilen ise, 104 kitaptır. Bunlardan 100’ü küçük kitaptır. Bu küçük kitaplara Suhuf denir.   100 Suhuf kitap şu Peygamberlere inmiştir: 10 Suhufu, Âdem aleyhisselama, 50 Suhufu, Şit aleyhisselama, 30 Suhufu, İdris aleyhisselama, 10 Suhufu, İbrahim aleyhisselama.   Dört büyük kitap ise şu Peygamberlere inmiştir: Tevrat, Musa aleyhisselama, Zebur, Davud aleyhisselama, İncil, İsa aleyhisselama, Kur'an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz Muhammed aleyhisselama.   Kitapların hepsini, Cebrail aleyhisselam getirmiştir. Kur'an-ı Kerim, bütün ilahi kitapların hükümlerini nesh etmiş, yani yürürlükten kaldırmış ve bu hükümleri kendisinde toplamıştır. Bugün, bütün insanların Kur'an-ı Kerime tâbi olmaları lazımdır. Şimdi, hiçbir memlekette, hakiki Tevrat ve İncil yoktur. Bozulmuş İnciller vardır. Bu kitaplar sonradan tahrif edilmiş, yani insanlar tarafından değiştirilmiştir. Bozulmamış olsaydı bile, geçerliliği yoktu, hepsi Allahü Teâlâ tarafından nesh edilmiştir.   Kur'an-ı Kerimin gelmesi Âyet Âyet olmuş ve 23 senede tamamlanmıştır. Kur'an-ı Kerim, kıyamete kadar geçerlidir. Geçersiz olmaktan ve insanların değiştirmelerinden korunmuştur. Kur'an-ı Kerimde eksiklik veya fazlalık olduğuna inanan, Allahü Teâlâ’ya inanmamış olur. Âyet-i Kerimelerde mealen buyuruluyor ki: “Kur’anı biz indirdik, elbette yine onu biz koruyacağız.” [Hicr 9]   “Kur’an, eşi benzeri olmayan bir kitaptır. Ona önünden, ardından [hiçbir yönden, hiçbir şekilde] bâtıl gelemez [hiçbir ilave ve çıkarma yapılamaz. Çünkü] O, kâinatın hamd ettiği hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafından indirilmiştir.” [Fussilet 41-42]   Allahü Teâlâ, yeryüzüne, yüz sayfa ve dört büyük kitap indirmiş, göndermiştir. Bunların hepsini, Cebrail aleyhisselâm getirmiştir. On (10) sayfa Âdem aleyhisselâma; elli (50) sayfa Şît aleyhisselâma; otuz (30) sayfa İdris aleyhisselâma; on (10) sayfa da İbrahim aleyhisselâma gönderildiği Hadîs-i Şerifte bildirilmiştir.   Sayfa; küçük kitap, Risale demektir. Bizim bildiğimiz bir yaprak kâğıdın bir yüzü demek değildir.   Dört büyük kitaptan, Tevrat Musa aleyhisselâma; Zebur Davud aleyhisselâma; İncil İsa aleyhisselâma; Kur'ân-ı Kerim de, ahir zaman yani son Peygamber Muhammed aleyhisselâma inmiş, gönderilmiştir.   Allahü Teâlâ, kitapları, Melek ile, bazı Peygamberlerin mübarek kulaklarına söyleyerek, bazılarına ise, levha üzerinde yazılı olarak, bazılarına da Meleksiz işittirerek indirdi. Bu kitapların hepsi Allahü Teâlâ’nın kelamıdır. Ebedi ve ezelîdir. Mahluk değildir. Bunlar, meleklerin veya Peygamberlerin kendi sözleri değildir.   Allahü Teâlâ’nın kelamı, bizim yazdığımız ve zihinlerimizde tuttuğumuz ve söylediğimiz kelam gibi değildir. Yazıda, sözde ve zihinde bulunmak gibi değildir. Harfli ve sesli değildir. Allahü Teâlâ’nın ve sıfatlarının nasıl olduğunu insan anlayamaz. Ama o kelamı insanlar okur. Zihinlerde saklanır ve yazılır. Demek ki, Allahü Teâlâ’nın kelamının iki tarafı vardır. İnsanlarla beraber olunca, mahluk ve hadistir. Allahü Teâlâ’nın kelamı olduğu düşünülünce, kadimdir.   Kur'an-ı Kerimdeki Arabi kelimeler, Allahü Teâlâ tarafından dizilmiş olarak Âyetler halinde gelmiştir. Cebrail aleyhisselam, bu Âyetleri, bu kelimelerle, bu harflerle okumuş, Peygamber Efendimiz de mübarek kulakları ile işiterek, ezberlemiş ve hemen Eshabına okumuştur. Peygamber Efendimiz, Allahü Teâlâ tarafından, mübarek kalbine bildirilenleri, Arabi olarak anlatırsa, buna Hadis-i Kudsi denir.   Cebrail aleyhisselam, her yıl bir defa gelip, o ana kadar inmiş olan Kur'an-ı Kerimi, Levh-il-Mahfuzdaki sırasına göre okur, Peygamber Efendimiz dinler ve tekrar ederdi. Ahirete teşrif edeceği sene, iki defa gelip, tamamını okudular. Peygamber Efendimiz aleyhisselam ve Eshab-ı Kiramdan çoğu, Kur'an-ı Kerimi tamamen ezberlemişti. Bazıları da, bazı kısımları ezberlemiş, birçok kısımlarını da yazmışlardı.   Peygamber Efendimiz vefat edince, Halife Hazreti Ebu Bekir, ezber bilenleri toplayıp ve yazılı olanları getirtip bir heyete, bütün Kur'an-ı Kerimi, kağıt üzerine yazdırdı. Böylece, Mushaf meydana geldi. 33 bin Sahabi, bu Mushafın her harfinin, tam yerinde olduğuna söz birliği ile karar verdi. Üçüncü halife Hazreti Osman, hicretin 25.senesinde, altı tane daha Mushaf yazdırıp, Bahreyn, Şam, Basra, Bağdat, Yemen, Mekke ve Medine’ye gönderdi. Bugün, bütün dünyada bulunan Mushaflar, hep bu yedisinden yazılıp, çoğalmıştır. Aralarında bir nokta farkı bile yoktur.   Kur'an-ı Kerimde 114 sure ve 6236 âyet vardır. Halk arasında yanlış olarak 6666 Âyet var deniliyor. Âyetlerin sayısının 6236’dan az veya daha çok olduğu da bildirildi ise de, bu ayrılıklar, büyük bir Âyetin, birkaç küçük âyet sayılmasından veya birkaç kısa Âyetin, bir büyük Âyet, yahut surelerin evvelindeki Besmelelerin bir veya ayrı ayrı Âyet sayılmasından ileri gelmiştir. (B.Arifin)   Allahü Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)
KİTAPLARA İMAN
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.