Pazar. Bütün gün evde. Uyku ve uyuşukluk arası. Biraz Cemil Meriç, biraz Türk Filmi. Sonra içeride avarece gezinti. Hava cehennem. Parkta mangal kokuları ve dumanları. Herkes dışarıda. Anlamsız bir akış, bir koşuşturmaca. Kaza haberleri. Ölen garibanlar. Yüreği dayanmıyor insanın. Kader. İmtihan. Yaşama sıkıntısı. Elden başka bir şey gelmiyor. Günde binlerce insan ölüyor, binlerce insan doğuyor. Gelen var, giden var. Giden gelene yer hazırlıyor. Dolar boşalır bir han şu dünya. Vazifesi biten gidiyor, vazifesi başlayan geliyor. Ama isteğe bağlı değil bu gidiş gelişler. Ne güzel teselli! Gerçekten öyle mi acaba? Gerçek yok. Zanlar var, vehimler var, teselliler var, kanmaklar var, tutunmaklar var...
Kitaplar hiç gitmeyince yazmak istemiyor insan. Hitap ettiğin, içinde yaşadığın kitle kitaptan ve okumaktan nefret ediyor. Dünya zengini olsa alacağı en son şey kitap. Kültürsüz, eğitimsiz, nobran, sonradan görme. İnsanları küçümsemeye hakkın var mı? Sabahtan akşama kadar tarlada, fabrikada, güneş altında karın tokluğuna çalışan insanlara kitaplardan ve okumaktan bahsetmek saygısızlık. Sıcaklar boğuyor insanı. Ağustos ayında Urfa'da olmak gerçek bir talihsizlik. İki haftadır hayatta değilim, yaşıyorum öylesine. İki haftadır televizyon izlemiyorum, gazete okumuyorum.
Siyaset dünyası ne alemde bilmiyorum. Kafam bomboş. Jules Payot'un "İrade Terbiyesi" isimli kitabını karıştırdım biraz. Bıraktım, devam edemedim. İradem yok denecek kadar zayıf. Rüzgarın önündeki kuru yaprak gibi. Aile, kardeşler, akrabalar, köy, Urfalılar, Urfalılık, taşralılık ve öldürücü sıcaklar. Parkta genç bir kızın elinde Sabahattin Ali'nin "İçimizdeki Şeytan" kitabını gördüm. Okuma günlerimi özledim. Saatlerce iyi yazılmış bir kitabın satırları arasında halvet etmeyi. Hayatı kitaplardan tanımak hayatı hiç tanımamaktır. Ömrünü kitaplara harcamış insanlar hayatı en az tanıyan insanlar. Kitaplar perdeliyor hayatı. Hayat bütün kitapların üstünde ve ötesinde. Kaypak, değişken, sevimsiz, bin bir yüzlü...
Bir yanda evler, villalar, arabalar, şehvet, para, şöhret, zenginlik, makam, mevki, yaşama hırsı ve hevesi. Bir yanda bütün bunları hiçe indiren ve sıfırlayan ölüm. Kapatılması imkansız büyük bir nisbetsizlik bu.
Reklam Alanı
Diğer Yazıları
- ŞAHİN DOĞAN'IN 'BİLMEK AZAPTIR' KİTABI VE ASRIN RUHU 09 Eki 2024, 09:17
- EYLÜL VİCDAN VE DOĞA 02 Eki 2024, 09:21
- İDAM CEZASI ÜZERİNE 25 Eyl 2024, 09:19
- ZALİMLERİ SEVİYORUZ ÇÜNKÜ... 18 Eyl 2024, 11:56
- ABESLER DÜNYASI 11 Eyl 2024, 09:32
- İSLAM VE MODERNLİK 04 Eyl 2024, 09:38
- SICAKLAR, ELEŞTİRİ VE SANAT 28 Ağu 2024, 09:29
- URFALILAR VE KÜLTÜR 21 Ağu 2024, 09:39
- BATILILAŞMA, MEVLANA, MOĞOL VE İHANET 14 Ağu 2024, 09:47
- HZ. İSA ÖLDÜ VE GERİ GELMEYECEK 31 Tem 2024, 10:28
- KENDİLERİ İLE SAVAŞANLAR 24 Tem 2024, 09:29
- İBRAHİM TATLISES Mİ, AHMET ARSLAN MI? 17 Tem 2024, 09:43
- AGNOSTİSİZM VE İLAHİ TRAJEDYA 10 Tem 2024, 09:58
- DUA İÇİNDE BEDDUA 03 Tem 2024, 09:43
- BAYRAM, DAİMOND TEMA VE HZ. AİŞE'NİN YAŞI 26 Haz 2024, 09:15
- TARKOVSKİ, BERGMAN VE BİR TARTIŞMA 12 Haz 2024, 10:38
- MECBURİYET VE HAYAT 05 Haz 2024, 09:42
- YÜKSELİŞ DEĞİL, DÜŞÜŞ 29 May 2024, 11:38
- TERK-İ TERK 22 May 2024, 09:59
- DÜCANE AĞLADIĞINDA 15 May 2024, 09:07
Popüler Haberler
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum