Afrikalı şair, tüm şiirlerini suya dair yazarken; Avrupalı şair ise tüm şiirlerini sevgiye dair yazarmış. Her biri, hasretini çekmiş olduğu değerlerin kıymetini dile getirmeye çalışmışlar.
Evet, Afrikalı şaire; neden tüm şiirlerini suya dair kaleme aldınız diye sorduklarında; o, çünkü yokluğunu en çok çektiğimiz şeyin su olduğunu diye cevap verirken; Avrupalı şaire de, neden tüm şiirlerini sevgiye dair yazmışsınız diye sorduklarında; o da, çünkü biz Avrupalılar birçok imkâna kavuştuk ama sevgiyi/sevmeyi/sevilmeyi başaramadık diye cevaplamıştır...
Birde, aynı değerin kıymetini Afrikalı çocuktan dinleyelim. Afrikalı çocuğa, şimdi en çok neye sahip olmak isterdin diye sorduklarında; çocuk, evimizde bir su musluğunun olmasını isterdim diye cevaplamış. Aman ya Rabbim, ne az şükrediyoruz. Sen bizi bağışla...
Evlerimiz, bahçelerimiz, avlularımız, banyo ve mutfaklarımız su musluklarıyla doluyken, biz hala yokluktan yakınmaktayız...
Allah Teâlâ; bir topluma, nimetini bol verdiğinde, onu sınar! Şayet o toplum, Allah'ın kendilerine vermiş olduğu nimetin şükrünü yerine getirmez ve müsrif davranırlarsa, o zaman Cenabı Hak, verdiği nimetini onlardan geri alır ve bir daha da vermez... Aziz ve Celil olan Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"Bu cezalandırmanın sebebi şudur: Bir toplum, kendisinde bulunan güzel ahlâk ve meziyetleri değiştirmedikçe Allah da onlara verdiği nimetleri değiştirmez. Hiç şüphe yok ki Allah hakkiyle işiten ve kemâliyle bilendir. (Enfal:53)
Resulullah (sa), bir hadisi Şerifte buyurdular ki: İki (büyük) nimet vardır, insanların çoğu onlar hususunda aldanmıştır: Sıhhat. Ve boş vakit! (İbn-i Abbas)
Evet, iki büyük nimet olan; insanın sıhhat ve afiyette olduğu zaman, ve meşguliyet başına çökmeden önceki boş olan zamanı! Hakikatten, sihhatimiz yerindeyken; kıymetini gereği gibi takdir edemiyoruz. Midemize, zamanlı zamansız; soğuk sıcak, acı ekşi, yağlı ve zararlı olduğuna bakmadan indiriyoruz. Yaş biraz ilerleyip elliyi devirdiğinde; bu sefer hastalıklar başlar üşüşmeye... Şeker, tansiyon, kolesterol, vs. onlarca hastalık vücudu istila ve işgal eder ki; bu sefer doktor doktor gezer, poşetler dolusu ilaçlara mâhkum oluruz. Halbuki, insan gençken; gençliğinin ve sıhhatinin kiymetini bilse, yaşlandığında belkide yukarıda sayılanların çoğu başına gelmez. Birde boş zaman! Her birimizin, en çok israf ettiği nimet. Bir diğer nimet olan boş zamanımızı, faydasız şeylerle heba ettiğimizde; Rabnimizin, ondan dolayı bizi hesaba çekeceği muhakkaktır. Nimetten sorguya çekileceğimize dair, Resûlullah (s.a.s) tekassür süresini okuyarak bize hatırlatmıştır: "
Tekasür suresinde geçen: Andolsun o gün elbet ve elbet nimet(ler)den hesaba çekileceksiniz (8. ayet), ayeti ile ilgili olarak Sahabeler, Hz. Peygamber (sav)`e: Ey Allah`ın Resulü! (yeyip içtiğimiz) hurma ve su olan iki siyahtan ibaretken hangi nimetlerden hesaba çekileceğiz diye sorduklarında? Resulullah (sav) şu cevabı verir: O, mutlaka olacak! (Zübeyr)
Yiyiniz, içiniz, sadaka veriniz ve giyininiz. Ancak kibirlenmeyin ve israf etmeyin. Şüphesiz Allah (c.c.) nimetinin eserini (görüntüsünü) kulunun üzerinde görmek ister. (Buhari, İbnu Mace) Evet, burada da; karşımıza, Rabbimizin bize ikram etmiş olduğu nimetleri israf etmeden, kibirlenmeden ve har vurup harman savurmadan, yerli yerinde ve karşılığında da her şeyin sahibi olan yüce yaratanımıza hamd etmemizin vecibesi hatırlatılmaktadır...
Hasılı kelam hulasai meram, bir şey ne kadar az olursa; kıymeti o kadar artar, ve çok bilinir! Ne kadar çok olursa, insan; nisyana malul bir varlık olduğu için gereği gibi kıymetini takdir edemez. Rabbim, çok veripte azanlardan, az verip de isyan edenlerden eylemesin! Selam ve dua.
15 Ağustos 2022
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum