Bir süredir Tuhup köyündeyim. Rahmetli dedemden kalma küçük çaplı bahçemizde birkaç incir ağacı var. Acaba olgunlaşan var mı diye her gün gidip incirleri kontrol ediyorum. Hiç birinde yumuşama belirtisi yok. Geçen yıllara göre biraz gecikmiş gibidir. Köydeki insanlar da böyle diyor. Geçen gün yine kontrol ettim, ı, ıh. Hepsi taş gibiydi, hiç biri olmamıştı. Oracıkta oturup düşündüm:
Güneş sistemini, koca küreleri yaratan, dönderip dolaştıran Allah, elbette her şeyi takdir etmiş, her şeye bir zaman tayin etmiş, zamanı gelince “Kün: ol” emrini veriyor; o da “feyekûn”: hemen oluveriyor. Toplu iğne başı kadar küçücük bir incir çekirdeğinden koca incir ağacını yarattığı gibi, meyvelerinin olgunlaşma zamanını da o tayin etmiştir.
Bu sabah yine gittim. Muhtelif dallarda sapsarı kesilmiş, yumuşacık, irileşmiş birkaç incir gördüm. Artık incirlerin olgunlaşma için “kün” emrini aldıklarını anladım. Olgunlaşanları topladıktan bir saat sonra ağaçlarda yeni olgunlaşan incirler fark ettik. Yanımdaki akrabalara dedim ki: “kün” emrini almışlar ya, artık durmazlar, bu emrin gereği olarak her biri kendisine tahsis edilen vakitte olgunlaşacak, hiçbir güç onları durduramayacak. Bu olgunlaşma süreci devam edecek.
Diğer incir ağaçlarına da baktım, köyde başkalarına ait incirleri de sordum, evet, o sabah her ağaçta olgunlaşanlar olduğunu gördüm, anladım. Demek hepsi aynı “kün” emrini almışlar. Kur’an-ı Kerim, “Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Kün: Ol!” demektir. O da hemen oluverir.” (Yasin, 82.) ayetiyle bu emrin her dilemesindeki nüfuzuna ve şeksiz şüphesiz kesin olarak gerçekleşmesine dikkat çekmektedir. Biz de gözümüzün önündeki “kün” emrinin tecellilerine şahidiz.
Kün emrinin şahitlerinden şair ve abid bir zat duasında şöyle demiştir:
Ya Rab, sen “kün” deyince her şey olur
Benim için de bir “kün” de, ne olur!
Tefsirlerde kün emri, “ilahi iradenin süratle tahakkuku” şeklinde açıklanmıştır.
Aslında her şey, cismani olarak Kudret eliyle yaratılmadan önce Yüce Allah’ın ilim dairesinde bulunmaktadır. “Kün” emriyle ilim dairesinden Kudret dairesine geçmesi sağlanmış olur. Çekirdeğin ağaç olması, ağacın meyve vermesi, meyvenin olgunlaşması hep bu emirle gerçekleşir.
Yüce Allah’ın yaratması iki kavramla ifade edilmiştir:
Biri: İbda’dır ki, bir şeyin zamansız olarak yaratılmasıdır. Meleklerin ve ruhların yaratılması bu şekildedir.
Diğeri ise inşa’dır. Hikmet arayan meraklı gözlere hikmet sunmak için zamana bağlı olarak yaratmasıdır. Yerin ve göklerin bir anda değil, Kur’an tabiriyle altı günde (altı evrede) yaratılması, diğer birçok mahlûkatın çeşitli aşamalarla, tedrici olarak tahsis edilen süreç içinde yaratılması da inşa kapsamındadır. İşte incirlerin meyve vermesi ve olgunlaşması da zamana bağlı olarak gerçekleşir. Yüce Allah’ın zamana bağlı olarak aşamalar ve safhalar halinde yaratması, insanın ders alması, maslahat ve hikmetlerini kavraması içindir. Ağır çekimde bazı ayrıntılar fark edildiği gibi, inşa yaratmasında da ayrıntılı ders ve ibretler alınabilir.
İnşa yaratması çeşitli aşamalarla insanın dikkat nazarına sunulmakla birlikte, yine de her bir aşamada ibda (zamansız yaratma)’nın da olduğunu belirtmeliyiz. Örneğin çekirdeğin ağaç olması, baharda ağacın yapraklanması, çiçek vermesi, çiçeğin meyve olması, meyvenin olgunlaşması birer aşamadır ve uzun bir zamana yayılmıştır ama her birinin yaratılması yine bir andadır. Yaprakların, çiçeklerin, meyvelerin yaratılması, meyvenin olgunlaşması gibi her biri zamansızdır.
Dilediğini, dilediği şekilde yaratan Yüce Yaratıcı, erişilmez Kudrete sahiptir ve her şeye Kadir’dir. Kudret’inin tecellilerini görüp tefekkür etmek, O’nun azameti karşısında “Allahu Ekber” diyerek secde etmek, O’na acz ile sığınmak bir büyüklüktür, değerlidir.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum