Tekdemir: Madde bağımlılığıyla mücadelede yerel yönetimler ve STK’lar etkin rol almalı

Araştırmacı yazar Hüseyin Tekdemir, madde bağımlılığının sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çekerek, bu mücadelenin devlet kurumları, yerel yönetimler ve Sivil Toplum Kuruluşları arasında koordinasyon içinde yürütülmesi gerektiğini belirtti.

5

Madde bağımlılığı, toplumun her kesimini etkileyen ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Araştırmacı yazar Hüseyin Tekdemir, madde bağımlılığının sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çekti.

Tekdemir, madde bağımlılığının sadece sağlık açısından değil, güvenlik, ekonomi ve sosyal yaşam gibi birçok alanı doğrudan etkilediğini vurgulayarak, yerel yönetimlerin bu konuda daha etkin rol alması gerektiğini ifade etti. Özellikle genç nüfusun yoğun olduğu şehirlerde sosyal alanların artırılmasının bağımlılıkla mücadelede önemli bir adım olacağını dile getirdi.

YEREL YÖNETİMLERİN SORUMLULUĞU

Belediyelerin yalnızca altyapı ve temizlik gibi klasik görevlerle sınırlı kalmadığını belirten Tekdemir, sosyal belediyeciliğin önemine değinerek, “Gençlerin boş zamanlarını verimli şekilde değerlendirebileceği kütüphaneler, spor tesisleri ve gençlik merkezleri gibi alanların oluşturulması, riskli bölgelerde önleyici tedbirlerin alınması gerekiyor” dedi.

Şanlıurfa’nın Türkiye’nin en genç nüfusuna sahip ili olması nedeniyle bu konunun daha büyük bir önem taşıdığını ifade eden Tekdemir, Şanlıurfa Valiliği ve Büyükşehir Belediyesinin bu alanda attığı adımları olumlu bulduğunu ancak daha kapsamlı projelere ihtiyaç olduğunu belirtti.

STK’LARIN ÖNLEYİCİ ROLÜ

Madde bağımlılığıyla mücadelede sivil toplum kuruluşlarının potansiyelinin yeterince değerlendirilemediğini belirten Tekdemir, STK’ların gençleri bağımlılıktan uzak tutacak sosyal ve kültürel projeler geliştirmesi gerektiğini söyledi.
Tekdemir, özellikle maddeye talebin azaltılması konusunda STK’ların önleyici rolünün daha aktif hale getirilmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:

1-    “STK’lar, uyuşturucunun riski ile karşı karşıya olan gençlerin korunmasında riskli şehir, ilçe ve mahallelerde 12-25 yaş grubu üzerinde sosyal ve kültürel projeler yürütülmesinde aktif rol almaları gerekmektedir.
2-     Tüm bağımlılık yapıcı madde ve alışkanlıklarla ilgili olarak okullarda, üniversitelerde gençlerin bağımlılığa hayır diyebilecekleri farkındalık ve bilgilendirici seminerler düzenlenmelidir.
3-    Gönüllü potansiyeli bulunan STK’ların,  sağlıklı fert ve sağlıklı toplum için ortak  hedef doğrultusunda riskli şehir ve mahallerde anket ve raporların hazırlanmasında etkin rol alabilirler. Türkiye’nin bağımlı haritasını çıkarılması için gerekli çalışmalar yapılabilir. Aynı şekilde yerelde il ve ilçe risk haritaları da çıkarılabilir. Tüm illerimizin ve ülkemizin sağlıklı ve gerçekçi bir araştırma raporuna ihtiyacı bulunmaktadır.
4-    Ülkemizde 12 yaş altında yaklaşık 30 milyon çocuk var. Ülkemizde 100 binin üzerinde STK sayısı bulunmaktadır. Fakat çocuklara ve gençlere hitap eden faal STK sayısı maalesef  yetersiz kalmaktadır.
5-    Bağımlıların tespitinde ve tedaviye ikna edilmesinde mahalle, aile ve birey ile sıcak temas içinde olması açısından STK’lar bu konuda etkin rol üstlenebilirler.
6-    Tedavi sonrası temizlenmiş kişilerin yeniden hayata geri döndürülmesinde uzun vadede projeler hayata geçirilebilir.
7-     Talebin azaltılması kapsamına önleyici faaliyetler ile ilgili STK,  Belediyeler, Milli Eğitim ve Diyanet iş birliğinin sağlanması çok hızlı ve faydalı sonuçlar elde etme açısından önemli.
8-    Yetim, boşanmış aileler ve sosyo-ekonomik olarak geri kalmış ailelerin çocukları maalesef çok riskli gruplar. Önleyici çalışmalar kapsamında kamu kurumları ve STK uzun vadeli ortak projeler yürütmelidir.
9-    Türkiye’de 25 milyonun üzerinde öğrencimiz bulunmaktadır. Uyuşturucu ve davranış bağımlılıkları konusunda STK’larımız, Bakanlıkların sosyal projelerinde görev alabilirler.
10-    Medya, sanat ve spor camiasının bilinçlendirilmesi ve kamuoyu duyarlılığının arttırılmasında STK’lar öncü rol oynamalıdır. Ayrıca yerelde ilimiz için kanaat önderleri, aşiretlerin önde gelen kişileri ve toplumda itibar edilen alimler ile sıkı diyalog içerinde olunmalı.
11-    Kamu kuruluşlarının akademik bilgi birikimini ve tecrübesini STK’lara aktarımı ne kadar önemli ise STK’ların saha gözlemleri ve pratik gücünün desteklenmesi ve değerlendirilmesi de o derece önemlidir.
12-     STK’lar bağımlılıkla mücadele konusunda toplumda gönüllülüğü tesis etme, yardımlaşma ve dayanışma duygularını ön plana çıkararak bu mücadeleye toplumsal desteğin oluşmasında  önemli rol üstlenebilirler.”