Şanlıurfa, tarihsel ve kültürel zenginlikleriyle tanınan, adeta müziğiyle şekillenen bir şehir. Bu topraklarda yankılanan türküler, insanların duygularını ve yaşanmışlıklarını en etkili şekilde dile getirir; her bir nota, bir yaşam öyküsünü, bir zaman dilimini yansıtıyor. Şanlıurfa’nın yanık seslerinde acı, aşk, hasret ve sevinç iç içe geçer, duyguların derinliklerini en samimi şekilde yansır
UNESCO Müzik Şehri unvanını kazanarak kültürel mirasını taçlandıran bu kadim şehir, yüzyıllardır ezgileriyle duygularını aktarır.
Türkülerde anlatılan hikayeler, şehrin özüdür, bir anlamda Urfa’nın ruhunu taşıyan melodilerdir. Bu türküler arasında en bilinenlerden biri de "Urfalıyam Ezelden"dir. Peki, bu unutulmaz türkünün hikayesinde geçen "Ömer" kimdir?
Necati Aydınlı'nın kaleme aldığı Öyküleriyle Şanlıurfa Türküleri kitabında hikaye şöyle anlatılır:
“Ömer çok yakışıklı, yiğit, iyi ata binen, kılıcının sahibi, çok iyi çöğür çalan ve hoyrat okuyan, halay çeken bir gençtir. Allah her kabiliyeti sanki özellikle ona vermiştir. Ömer'siz bir düğün, sıra gecesi düşünülemez. Ömer'in baş bağlaması da meşhurdur. Sırmalı puşu bağlar. Puşunun kenarlarındaki püsküller doğadaki çiçeklerin tüm renklerini sanki başında toplamıştır. Halay çekerken başındaki her gül bir yana düşer, yüzünde. Ömer hangi düğüne giderse gitsin, Halayın başına geçti mi silah sesleri ve genç kızların zılgıt sesleriyle yer gök inler. Ömer toplumu öylesine etkilemiştir ki; Ömer'i anlatan türküler yakılmıştır. “
Kaynak: HABER MERKEZİ
0 Yorum