Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın, başkent Şam'dan uçakla ayrıldığı iddia ediliyor. Londra’da göz doktorluğu eğitimi alırken sivil bir meslek yolu izleyen Esad, 10 yılı aşkın süredir süren iç savaşın simge ismi haline geldi.
Beşşar Esad üç çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. 11 Eylül 1965’te Şam’da dünyaya gelen Esad, Arap Fransız okuluna gitti. Hem Fransızca hem İngilizce öğrendi. Ardından Şam Üniversitesinde tıp okudu. Göz doktoru oldu. Şam’da bir askeri hastanede çalışmaya başladı. 1992’de tıp eğitimini sürdürmek için Londra’ya gitti.
1994’de ağabeyi Basil trafik kazasında hayatını kaybetti. Basil babasının ardından İktidara geçmek üzere eğitiliyordu. Ani ölümü baba Hafız Esad’ın planlarını bozdu. Baba Esad yeni halef olarak Beşşar Esad’ı seçmek zorunda kaldı. Beşşar Esad liderliğe hazırlanabilmesi için Londra’dan Şam’a çağrıldı. Ama Askeri ve siyasi deneyimi çok azdı.
Hızla iktidara hazırlanmaya başlandı. Askeri ve istihbarat kurumlarında konumunu artırabilmesi için askeri akademide eğitim aldı. Elit cumhuriyet muhafızlarında albay rütbesi verildi. Halk nezdinde de popülaritesini artırmak için adımlar atıldı.
Yolsuzlukla mücadele kampanyasının başına getirildi. Modern yönünü öne çıkarmak için Suriye Bilgisayar kurumunun başına getirildi.
Baba Hafız Esad 10 Haziran 2000’de öldü. Ölümden saatler sonra Suriye anayasası değiştirildi. Devlet başkanı olma yaşı 40’dan Beşşar Esad’ın yaşı olan 34’e düşürüldü. 18 Haziran’da Baas Partisi’nin genel sekreteri oldu. İki gün sonra parti tarafından devlet başkanlığına aday gösterildi.
DEVLET BAŞKANI SEÇİLDİ
10 Temmuz’da devlet başkanı seçildi. Ülkede birçok kişi iktidarın babadan oğula geçmesine karşıydı ama batıda eğitim görmesinin de etkisiyle ülkenin daha modern yönetileceğine dair umutlar artmıştı.
Devlet başkanlığını seçildikten sonra ilk yaptığı konuşmada liberal ekonomi sözü verdi ve bazı siyasi reformlar yapma sözü verdi. Ancak Suriye için uygun olmadığı gerekçesiyle batı modeli demokrasiyi reddetti. Baas Partisi’nin gücünü azaltacak politikalardan da kaçındı. Buna karşın ifade özgürlüğü ve basın konusundaki kısıtlamaları hafifletti. Birkaç yüz siyasi mahkumu serbest bıraktırdı. Bu dönem Şam baharı olarak anıldı. Ancak bu bahar kısa sürdü. Aylar sonra Esad yönetimi tutum değiştirdi.
Reform yanlısı aktivistler tutuklandı. Siyasi reform yerine ekonomik reformlara öncelik verileceği açıklandı. Esad, İsrail konusunda da babasının sert tutumunu sürdürdü. Golan tepelerinin iade edilmesini istedi. Filistin ve Lübnanlı gruplara destek verdi.
ABD İLE İLİŞKİLERİ DAHA DA BOZULDU
2003’te Irak işgaline karşı çıktı. ABD ile ilişkileri daha da bozuldu. Konuşmalarında milliyetçi ve batı karşıtı söylemler kullanmaya başladı. 2005’te kabine değişikliğine giderek babasının iktidarı döneminden kalan hükümet ve askeri yetkilileri görevden aldı. Yerlerine daha genç isimler atadı. Bu döneme attığı liberal ekonomik adımlar halka değil sadece yakın çevresine yarar sağladı. 2005’te Eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin suikastinden sorumlu tutulmasının ardından Suriye 1976’dan beri Lübnan’da olan askerlerini çekmek kaldı.
AYAKLANMALAR SİLAHLI DİRENİŞE DÖNÜŞTÜ
2007’deki seçimlerde Esad yeniden devlet başkanı seçildi. Seçimlerin adil olmadığı eleştirileri yapıldı. İktidarının ikinci döneminde ülkesinin uluslararası toplumdan izolasyonu azaltmak için adımlar attı.
Türkiye ve Suudi Arabistan’ın aralarında bulunduğu bölgesel ülkelerle ilişkilerini düzeltmeye çalıştı. Mart 2011’deyse Arap ayaklanmaları Suriye’ye de sıçradı. Esad yönetimi demokrasi talebiyle sokağa çıkan protestocuları kanlı bir şekilde bastırmak için harekete geçti. Protestoların yoğunlaştığı kentlere asker ve tanklar gönderildi.
Katliam haberleri gelmeye başlarken Esad ülkesinin uluslararası bir komplonun kurbanı olduğunu söylüyordu. Eylül 2011’de ayaklanmalar silahlı direnişe dönüştü. Arap Birliği ve Birleşmiş Milletler’in ateşkes çabaları sonuçsuz kaldı. 2012 yılının ortalarında topyekün bir iç savaş patlak verdi. Temmuz 2012’de hükümet binasına düzenlenen bombalı saldırıda Esad’ın yakın çevresi ağır kayıplar verdi.
Saldırıda ölenler arasında savunma bakanı Davud Rajiha ve Esad’ın eniştesi Asıf Şevket de vardı. Şam dahil ülke genelinde muhaliflerin saldırı ve gösterileri artarken Beşşar Esad kamuoyunun önüne pek çıkamamaya başladı.
2012’nin sonu, 2013’ün başlarında Muhalifler Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan tarafından desteklenirken Esad yönetimini İran’dan destek alıyordu . Lübnan’daki Hizbullah örgütü de Esad yönetimine destek için militanlarını Suriye’ye gönderdi. 21 Ağustos 2013’de Suriye ordusunun kimyasal silahla saldırı düzenlediğinin ortaya çıkmasının ardından Esad rejimini devirmek için uluslarası müdahalede bulunulması çağrıları yapılmaya başlandı. Esad rejimi kimyasal silah kullandığını yalanladı.
ESAD REJİMİ MUHALİFLERDEN GERİ ALDI
İç savaş sürerken 2013’te Suriye’nin doğusu ve Irak’ın batısında DAEŞ’in ortaya çıkmasıyla uluslarası toplumun dikkati bu örgütün yok edilmesine yöneldi.
2014’te düzenlenen seçimlerde Esad bir kez daha devlet başkanı seçildi. Esad rejimine uzun süredir silah ve siyasi destek sağlayan Rusya 2015’te iç savaşa direk müdahil olarak bizzat askeri operasyonlar düzenlemeye başladı. Rus savaş uçakları muhalifleri hedef alırken Rus kara birlikleri de Suriye’ye gönderildi. 2017 Nisan’ın da Esad rejiminin sivillere karşı kimyasal kullandığının anlaşılmasıyla ABD tepki olarak Suriye’de bir hava üssünü vurdu. 2018 Nisan’ın da bir kez saha Esad rejiminin kimyasal silah kullanmasıyla ABD, İngiltere ve Fransa Suriye’ye hava saldırıları düzenledi. Rusya ve İran’ın desteği sayesinde 2017 sonunda neredeyse bütün büyük kentleri Esad rejimi muhaliflerden geri aldı.
Ülkenin kuzeybatısındaki İdlib ise muhaliflerin kontrolünde kaldı. Muhaliflerin yenilgiye uğratılmasının ardından Esad rejimi ülkenin yeniden yapılandırılması ve uluslararası yaptırımların sağlanabilmesi için adımlar attı.
Ama Esad iktidarı döneminde uluslarası kamuoyu tarafından hiçbir zaman istediği itibarı görmedi. Suriye iç savaşında yüz binlerce kişi hayatını kaybetti.
0 Yorum