Al-Majalla Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Hamidi, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile İstanbul'da ormana bakan bir tepede bulunan ofisinde, Türkiye'deki iç siyasi ve ekonomik durumdan Ortadoğu'daki bölgesel savaş ihtimallerine kadar geniş bir yelpazede görüşlerini aktardığı kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdi.
İşte Şarku’l Avsat’n Al-Majalla‘dan aktardığı Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül röportajının bir kısmı:
Önce Türkiye'deki gelişmeleri, ardından bölgesel ve uluslararası gelişmeleri konuşacağız. İç meseleler çerçevesinde geçtiğimiz yıl Türkiye'de cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri yapıldı, bu yıl ise yerel seçimler. Milletvekilliği, cumhurbaşkanlığı ve yerel seçimlerin sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip Erdoğan) geçtiğimiz yılki seçimlerde yeniden seçildi. Seçilmesiyle birlikte dış politikada ve ekonomik konularda bir değişim yaşandı. Seçimlerden sonra hem dış meselelerde hem de içeride ekonomik konularda benimsemeye başladığı pragmatik bakış açısıyla uyumlu olarak hükümette bazı yeni bakanlar atamaya başladı.
Yerel seçimlerde ise muhalefet partileri, özellikle nüfusun yoğun olduğu büyük şehirlerde ciddi oranda oy aldı. Bu sonuç, iktidar ile muhalefet arasında bir güç dengesi oluşmasına yol açtı.
Muhalefetin kazançlı çıktığı yerel seçimlere bakıldığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bazı ekonomik reformları hayata geçirmesi kendisine pahalıya mal olmuş gibi görünüyor. Türkiye'de seçmenlerin en büyük kaygısı ekonomi mi?
Ekonomi, insanların hayatındaki en önemli faktördür. Bu açıdan bakıldığında, son seçimlerden önceki beş yılın ekonomik açıdan ve halkın ekonomik sorunlarıyla ilgilenilmesi açısından kötü geçtiğini söyleyebilirim.
Türkiye’nin iki yılda aldığı mülteci sayısı, Almanya'nın otuz yılda aldığından daha fazla.
Olan oldu ve enflasyon neredeyse yüzde 100'lere çıkmaya başladı.
Bu reformlar bilinip kamuoyuna duyurulsa da sizce bunlar yeterli mi, yoksa ekonomik duruma dair hızla alınması gereken başka tedbirler olduğunu düşünüyor musunuz?
Başlatılan sürecin doğru bir süreç olduğunu ama daha önceki politikaların yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden hukukun üstünlüğü ve adaletin güçlendirilmesinin yanı sıra ekonominin ve halkın taleplerinin doğru şekilde ele alınması gibi yeni ve önemli pratik adımlar atılmalı.
Sizce şu an Türkiye’de hukukun üstünlüğü yok mu?
Ankara’da 2016 yılındaki başarısız darbe girişimi ve çeşitli dış siyasi ve ekonomik faktörler bu alandaki ilerlemeyi önemli ölçüde etkiledi. Cumhurbaşkanlığı görevimden ayrıldığım 2014 yılına kadar ciddi bir ilerleme kaydetmiştik, fakat o tarihten bu yana çeşitli faktörlerden dolayı bir gerileme yaşandı. Bu aksaklıkların etkili bir şekilde giderilmesi için doğru ve akılcı politikalara dönülmesi gerektiğinde şüphe yok. Şu an olan da bu.
Toplumsal durumun her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de önemli olduğuna şüphe yok. Türkiye'deki toplumsal durumu nasıl görüyorsunuz? Sizce mülteciler, Türkiye'deki toplumsal durumda nerede yer alıyor?
Bu konular Türkiye'de oldukça garip karşılanıyor. Ancak bildiğiniz üzere Türkiye iki yıl gibi kısa bir sürede, Almanya'nın otuz yılda aldığından daha fazla mülteci aldı. Böylece Türkiye en çok mülteci alan ülkelerden biri haline geldi. Elbette bu durum, ülkedeki sosyal dokuyu etkiledi.
Suriyelilerin ülkelerine geri dönmesi meselesi sık sık gündeme getiriliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Suriyelilerin bir kısmının geri dönmesi gerçekten bir çözüm olabilir mi?
Bu konuda birçok kez konuştum. Mültecilerin hangi ülkeye giderlerse gitsinler kendilerini evlerinde hissetmediklerini söyledim, elbette vatanlarını, evlerini, tarlalarını, okullarını özlüyorlar. Bununla birlikte bu insanlar ev sahibi ülkede de bir süreliğine misafir ediliyorlar. Daha sonra örneğin, yabancıların yerel halkla rekabeti konusunda sosyal gerilimler ortaya çıkıyor. Dolayısıyla mülteciler, kendilerini bu konuda rahat ve güvende hissedecekleri uygun bir şekilde geri dönmeli.
Ancak bu mültecilerden bazıları sığındıkları ya da yerlerinden edildikleri ülkede kalabiliyor. Bu durum ender değil, birçok kez görüldü. Ancak önemli olan bu insanların kendi ülkelerine ve rahat ettikleri gerçek orijinal ortamlarına nasıl döndükleri. Herkesin kendi vatanında, ülkesinde ve yakınları arasında rahat etmesini temenni ediyorum. Bu bakımdan ilgili tüm tarafları tatmin edecek şekilde, bu amaç doğrultusunda önemli girişimler ve projeler başlatılmalı.
0 Yorum