Şanlıurfa’da gerçekleştirilen Dünya Neolitik Kongresi, dünya genelinde yeniden bu bölgedeki Neolitik yerleşimlere olan ilgiyi canlandırdı. Bu kadim yerleşimlerden biri de Taş Tepeler Projesi kapsamında yer alan ve tarihçesiyle dikkat çeken Çakmaktepe oldu.
Milliyet gazetesinden Görkem Evci’ye röportaj veren Kazı Başkanı Doç. Dr. Fatma Şahin, Çakmaktepe'deki kazıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Şahin, açıklamasına Şanlıurfa’nın Eyyübiye ilçesinde bulunan Çakmaktepe’de arkeolojik kazı çalışmalarının 2021 yılında başladığını açıkladı.
Kazı Başkanı Doç. Dr. Fatma Şahin,”Daha kazı öncesinde yüzeydeki malzemelerin buranın Göbeklitepe ve Karahantepe’den daha erken bir yerleşim olabileceğini bize gösterdi henüz Karbon-14 testiyle yapılmış bir tarihlendirme olmasa da bulunan yontma taş malzemelere göre Çakmaktepe’deki yerleşimin 500 ila 1000 yıl daha erken bir döneme ait olduğu, M.Ö. 10.000’lere kadar uzandığı bilgisini paylaşıyor” dedi.
Milliyetin haberine göre ;
“DÜNYADA BİR İLK”
Kongrenin, dünya neolitiğine yeni bir bakış açısı kazandıracağını ve benzer çalışmalara öncülük edebileceğini ifade eden Şahin, "Bu kongre dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor. Sadece bizim değil, farklı ülkelerden gelen katılımcıların da perspektifini değiştirecek, ilerleyen süreçte yeni araştırmalara ilham verecek bir rol model olacak gibi görünüyor," dedi.
ÖZEL YAPILAR
Çakmak Tepe’de hem “konut” diyebileceğimiz yapıların hem de kamusal yapıların açığa çıkarıldığını -söyleyen Kazı Başkanı Şahin, şunları kaydediyor: “Göbeklitepe’de bunlar daha çok tapınak olarak tanımlanıyor. Biz ‘özel’ ya da ‘kamusal yapı’ diyoruz. Bu yapılardan birini tamamen açığa çıkardık. Yaklaşık 16 metre çapında ana kaya kesilerek oyulmuş bir yapı. Yapı Göbeklitepe’de olduğu gibi gömülmüş terk edilirken. Duvar taşlarının hepsi de sökülmüş. Anlaşılıyor ki Göbeklitepe’den önceki aşamada yapıyı tamamen yok ediyorlar. Dikili taşlar, kenara düzgünce yerleştirilmiş. Duvar taşlarının da özenli şekilde bir yere yığıldığını açığa çıkardık.”
Kazıda hayvan kafatasları ele geçti.
MİMARİ BECERİ
Şahin, yapıdaki dikili taşların Göbeklitepe’de olduğu gibi “T” şeklinde olmadığını belirtiyor: “Oradakilerin prototipi gibi düşünebilirsiniz; düz, ‘I’ şeklinde, hiçbir dikili taşın üzerinde bezeme, kabartma yok. Yapıda dikme delikleri mevcut. Dikmelerde ahşap kullanmışlar. ‘Bezemeleri ahşaba mı işlediler, o yüzden mi günümüze ulaşmadı’ gibi bir yorum da var.” Şahin, “Şimdi Göbeklitepe’deki o ihtişamlı yapıların nasıl yapıldığını, bunun bir arka planı olduğunu anlayabiliyoruz. Bu dönemde 16 metre çapında bir yapıyı yapıp üstünü kapatabilme becerisine sahipler. O birikimlerin yansımasını Karahantepe ve Göbeklitepe’de görüyoruz” diyor.
KABARTMA YOK, KAFATASI VAR
Çakmaktepe’de bulunan, yarısı kazılmış özel yapıda yanmış hayvan kafatasları ele geçmiş. Bunlar yabani sığır, koyun, ceylan ve atgillerden bazı hayvanlar... Doç. Dr. Fatma Şahin: “Kafataslarının duvar diplerine yerleştirildiğini gördük. Sağlamlığını artırmak için yakıyorlar. Bu bir ritüel. Bu yapının aslında diğerinden farklı olduğunu gösteriyor. Göbeklitepe ve Karahantepe’de biz insanın hayvanla ilişkisini hep kabartmalarda görüyoruz. Bu aşamada ise belki de bir mask olarak kullanılıyor bu kafatasları.”
NEDEN SÖKÜLÜP GÖMÜLDÜ?
Doç. Dr. Şahin, binanın terk edilirken “sökülüp” bir yerde toplanmasını şöyle açıklıyor: “Yakınımız öldüğünde onu gömüyoruz ama hatıraları hiçbir zaman kıymetsiz olmuyor. Onun hatıralarını koruyup sürdürüyoruz. Bir yapıyı gömüp terk ettikten sonra yenisini inşa edip onu kullanıyorlar.”
0 Yorum