Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın, kamu alacaklarına uygulanan yüksek faizin dini yönden caiz olup olmadığına dair Diyanet İşleri Başkanlığı'na soru yöneltmişti. Özcan Diyanet'in yanıtını paylaştı.
1 Mayıs 2024 tarihli Resmi Gazete’de yer alan Cumhurbaşkanı Kararı ile kamu alacakları için gecikme zammı oranı aylık yüzde 3,5’ten yüzde 4,5’e, çıktı. Artışla birlikte yıllık faiz oranı ise yüzde 54 oldu. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, uygulan bu zamla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı’na bir yazı yazarak, uygulanan faizin caiz olup olmadığına yönelik sorular yöneltmişti. Özcan’ın, yazdığı yazıya Diyanet’ten yanı geldi.
Özcan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Artık belediyelerin faiz almasının günahı ve vebali Diyanet İşleri Başkanlığı'na aittir. Vasiyet ettim, ölünce kefenin cebine bu resmi yazıyı da koyacaklar..." diyerek tepkisini dile getirdi.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NIN CEVABI
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cevabı ise şu şekilde:
"İlgi yazınızda bahsi geçen konu değerlendirilmiş olup hazırlanan cevap aşağıya çıkarılmıştır.
İslam’a göre faiz haramdır. Bu zaruret bulunmadıkça faiz olmak veya vermek caiz değildir. Zaruret ise; kişinin kendi ve bakmakla yükümlü olduğu bireylerin sağlık ve güvenlik içinde yaşamalarını sağlayan vazgeçilmezlerdir. Bu konuda gerçek veya tüzel kişilerde yapılan faiz akdi arasında fark yoktur. Öte yandan vergi borcu ile elektrik, telefon, su, doğalgaz gibi kamu hizmetlerine ait borçların zamanında ödenmemesi halinde yasal ‘gecikme zammı’ uygulandığı bilinmektedir. Farklı görüşler bulunmakla birlikte bazı İslam alimleri, birtakım suçlara karşı devletin mali bir ceza uygulayabileceğini ifade etmişlerdir.
Buna göre vergi borcu ile elektrik, su, doğalgaz gibi devlet namına yapılan kamusal hizmetlerden kaynaklanan borçların zamanında ödenmemesi halinde uygulanacak gecikme zammının bir çeşit “mali ceza” hükmünde kabul edilmesi mümkündür. Zira bu uygulama ile kamu hizmetlerinin devamının sağlanması, oluşabilecek zararların önlenmesi ve borcunu zamanında ödeyenlerin aleyhine bir haksızlığın oluşmaması amaçlanmaktadır.
Diğer yandan sözleşmelerdeki temel kural, kullanılan ifadelerden daha çok sözleşmeye taraf olanların maksadı ve işlemin yapısal özelliğidir. Fakihler bu kuralı “Ukudda itibar, makasıd ve meaniyedri; elfaz ve mebaniye değildir/Akidlerde (sözleşmelerde), sözlere ve şekillere değil; maksat ve manalara itibar edilir.” (Mecelle, 3.madde) cümlesiyle ifade etmişlerdir. Bilginizi rica ederim.
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Dr. Fatih Mehmet Aydın"
ÖZCAN: GÜNAHI VE VEBALİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NA AİTTİR
Diyanet verdiği cevapta, “Gecikme zammı ve faizinin alınmasının caiz olduğu” belirtildi. Cevabı paylaşan Tanju Özcan, “ Yırttık… Artık belediyelerin faiz almasının günahı ve vebali Diyanet İşleri Başkanlığı’na aittir. Vasiyet ettim, ölünce kefenin cebine bu resmi yazıyı da koyacaklar…” diyerek duyurdu.
Özcan’ın paylaşımında şu ifadeler yer aldı:
"Diyanet İşleri Başkanlığı’na; ‘Cumhurbaşkanı’nın yeni belirlediği %54’lük gecikme zammı ve faizinin alınmasının dini yönden caiz olup olmadığını’ sormuştuk. Bugün Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan gelen cevabi yazıda “Gecikme zammı ve faizinin alınmasının caiz olduğu” belirtilmiştir. Artık belediyelerin faiz almasının günahı ve vebali Diyanet İşleri Başkanlığı’na aittir. Vasiyet ettim, ölünce kefenin cebine bu resmi yazıyı da koyacaklar…"