Türkiye, Bursa’da yaşanan skandal olayla çalkalanıyor. Ticani Tarikatı'nın şeyhi olduğunu iddia eden Ahmet Şahin Uçar'ın, müritlerine cinsel istismarda bulunduğu öne sürüldü.
Tarikattan ayrılan kadın müritler, Ahmet Şahin Uçar'ın Bursa Yıldırım'daki üç katlı Arifane İlim Derneği adı altındaki dergâhta, misafirhanede ve telefonla müritlerini istismar ettiğini iddia etti.
TİCANİ LİDERLERİNİN İLK VUKUATI DEĞİL
Gazeteci Halil Nebiler, "Türkiye'de Şeriat" kitabında anlatıyor. "Ticani tarikatı lideri Kemal Pilavoğlu, 1952 yılında Ankara'da kitapçılık yaparken laikliğe aykırı hareket etmek, bildiri dağıtmak, Atatürk büstü kırdırmak ve tarikatçılık yapmak suçlarıyla yargılanmış, mahkeme tarafından yedi yıl hapis, beş yıl sürgün, beş yıl da polis gözetimi cezasını tamamladıktan sonra Bozcaada'ya gelmiş" diyen Nebiler, "Pilavoğlu, 1963 sonlarında Bozcaada'ya getirttiği yirmiye yakın müridinin sayısını, birkaç ay içinde ellinin üzerine çıkarmayı başarmış" diye kaydediyor.
Nebiler, Pilavoğlu'nun burada pek çok çocuğu çeşitli bahanelerle kandırarak tecavüz ettiğini anlatırken, sonunda çocuklara tecavüz esnasında yakalanan Pilavoğlu'nun yargılandığı mahkemede çocukların ve ailelerinin verdiği ifadeler duyanları adeta şoke ediyor.
İstismara uğrayan ve savcılığa suç duyurusunda bulunan kadın müritlerden biri olan 'Ç.', yaşadıklarını gazeteci Timur Soykan'a anlattı.
Timur Soykan Birgün'deki köşesinde tarikatta yaşananların detaylarına yer verdi. Soykan'ın yazısından ilgili bölümler şöyle:
TARİKATIN ŞARTLARI
"İsmini ‘Ç.’ olarak kodlayacağımız kadın müridin sözlerini aktarıyorum:
2022 yılında bu kişinin videolarında verdiği sosyal medya hesabına mesaj attım. Beni Halime isimli yardımcısı aradı. Şartları söyledi, tesettürlü olmam gerektiğini filan anlattı.
Bu sırada beni ‘Bacıyan’ isimli bir gruba aldılar. 30’a yakın kadın mürit vardı. Benimle oradan konuşmaya başladı. 8 ay böyle geçti.
‘BANA OLAN AŞKINI ÇIKAR’
Bir gün 'Bana çekinmeden mesaj atabilirsin. Bana olan aşkını çıkar' dedi. Ben de 'Biz sizi seviyoruz Hocam' diye yanıt verdim. Beni imtihan edeceğini söyledi. 'Mürşitler müritlerini sır ehli olup olmadıklarını anlamak için imtihan eder' diyordu.
‘Acaba bana hırsızlık mı yaptıracak’ diye düşündüm.
Ama bana tekliflerde bulundu. Söyleyemiyorum (ağlıyor).
‘BANA ÇIRILÇIPLAK GEL’
'Bana çırılçıplak gel' dedi. Ben de 'Herhalde bütün düşüncelerinden sıyrıl gel diyorsunuz Hocam' diye yanıt verdim. 'Öyle değil. Maddi olarak da çırılçıplak gel' dedi. Benim ile çok açık konuştu, söyleyemiyorum. Ben çok şaşırdım. Bunun imtihan olduğunu düşünüyordum. 'Ben sana sır anlatmak istiyorum. Bunu öğrenmek istiyorsan benim dediğimi yapacaksın. Ya dediğimi yapıp bana teslim olacaksın ya da sıradan mürit olacaksın' dedi. Sıradan müritlere, ‘turist mürit’ diyordu.
Yaradan herkesin niyetini biliyor. Ben dedim ki; 'Allah’ım senin için yapıyorum.' Ben imtihan bir kere olacak diye düşündüm. Önce saçım açık fotoğraflarımı istedi. Benim mürşidim olduğunu, ikimiz arasında günah olmadığını anlattı.
‘VİDEO GÖNDERDİM’
Ondan sonra başladı. Sonra daha değişiklerini istedi. Mana aleminde onunmuşum. 'Seni yürüteceğim, sırrı vereceğim' diyordu. (Sorum üzerine) Evet çırılçıplak video ve fotoğraflarımı istedi, gönderdim.
İlk fotoğrafları attıktan sonra aklım başıma gelir gibi oldu. 4 gün geçmişti. İnternette araştırdım. İlk defa Bursa’daki Badeci Şeyhi gördüm. Onun yaptıklarıyla aynı şeyleri bana söylemişti. Dehşete düştüm. Hemen aradım. Bana çok kızdı. 'Sen nasıl mürşidini araştırırsın. Araştıracaksan çek git. Kalbini git temizle' diye bağırdı.
Araştırdığıma, söylediğime pişman oldum. ‘Sadece beni imtihan edecekti’ diye düşündüm. Kendi kendime 'Belki de bir daha yapmayacaktı' dedim. Bunun müritleri anlatıyordu; Bir İslam alimi müridine 'Orucunu aç. Sana sır vereceğim' diyor. Mürit orucunu açmıyor. Sonra bu adamın müritleri 'Orucu açsaydı, 61 gün kaza tutacaktı, sırrı öğrenecekti. Sırrı kaybetti' diyorlardı. Biz bunlara inanıyoruz. Hep aklımızda sınav edileceğimiz var.
‘BU ARAMIZDA SIR’
Sonra yine benim fotoğraflarımı istedi. Ben fotoğrafları attım. Ben tamamen irademi vermek zorunda kaldım. 'Kimseye asla söylemeyeceksin. Bu aramızda sır' diyordu. Çok nadir görüntülü konuşmada da oluyordu.
‘BENİ HAYAL ET’
Bir gün 'Ben artık ne zamana kadar sizi hayal edeceğim hocam' diye sordum. Namazımda o, tesbihatımda o, uyurken o. Onu aklınıza getirmezseniz 'Bende bir sıkıntı var' diyorsunuz. Ahmet Şahin Uçar bana 'Hayal etmeye devam edeceksin. Eşinle beraberken de beni hayal edeceksin' dedi. İbn Arabi’nin cinsellikle ilgili sözlerini anlatıyor, 'Sadece benle olacaksın' diyor. Kendisinin arif olduğunu anlatıyor. Başka erkekler bilmiyorlarmış. Bu adam mürşit olunca onda ortaya çıkmış. 'Fani olmak istiyorsan benim gibi düşüneceksin, benim gibi yapacaksın' diyor.
‘KOLAY YOLDAN GÖTÜRÜYORUM’
Ben dergâha hiç gitmedim. Uzak bir şehirde yaşıyorum. Hep Bursa’ya, dergaha gelmemi istiyordu. Bana bir gün 'Sen kayıtlarından sıyrılmak için dergaha gelirsen seni … yapacağım. İlk defa benle tadacaksın' dedi. Bana kaç tane ablam olduğunu sordu. Maalesef bir gün ablamların fotoğraflarını atmamı istedi. Önce göndermedim. Aylar sonra tekrar istedi, normal fotoğraflarını gönderdim. Bunun iğrençliğini anlatıyorum ki yazın. Onlara yapacaklarını söylüyordu.
Bana 'Seni kayıtlarından kurtarıyorum. Kelimelerin gücü. Ondan çok daha şehvete gireceksin' diyordu. Oysa biz buraya nefis terbiyesi için girdik. Ben bunu kaç kere yazdım: 'Ne zaman oruç tutacağız, ne zaman terbiye olacağım.' Yanıt verirken 'Benim üslubum bu. Kolay yoldan götürüyorum, hızlı götürüyorum' diyordu.
‘KIZIMIN FOTOSUNU İSTEDİ’
Sonra kızımın fotoğrafını istedi. Sadece yüzünün fotoğrafını gönderdim. Hayal ediyor güya. Ve diyordu ki; 'Senin sülaleni… Seni kayıtlarından kurtarıyorum. Seni terbiye ediyorum. Bunlara alış.' Anlıyor musunuz? Benim artık kalbim, ruhum kalmadı. Batmış, donmuş dinliyordum. İbn Arabi’yi kullanıyordu yine, İbn Arabi, 'İnsani kamil kayıtlanmaz' diyor. Ama mürşit bunu kendine çeviriyor. Bir gün ben bunu dedim, 'Ben şeriatı seviyorum, şeriatı yaşıyorum' dedim. 'Tabii şeriatı yaşayacaksın ama şeriatı bana da yaşatacaksın. Benle her şeyi yapabilirsin. Hiçbir sıkıntı yok, her şey normal' diyordu.
Artık başka insanlara beni satmasından korkmaya başladım. Bir yanım ise kendime kızıyor. 'Aklınıza gelen kötü düşünceler şeytandandır' diyor. Bir yandan kendinizi suçluyorsunuz. 'Bir gün ‘Başkalarına fotoğraflarını at’ derseniz ne yaparım' dedim. Bunu yapmayacağını söyledi. 'Siz benimsiniz' dedi.
‘KEDİCİKLER GİBİ’
Sonrasında gruptan birkaç kadın ayrıldı. Biri 'Adnan Hoca’nın kedicikleri gibi olacaksınız' diye mesaj attı. Sonra Halime’yi aradık. 'Onlar sınavı geçemedi. Karşı geldiler' dedi. Biz Ahmet Şahin Uçar’a tamamen teslim olmuştuk. İnsan beyninden koparıldıktan sonra böyle oluyor. Halime’nin itirafları başladı. Başkalarının da bunları yaptığını söyledi. Dergâhta, misafirhanede yaptığını söyledi. Çarşaflı kadınlar odasında saatlerce kalıyormuş, üstleri paramparça çıkıyorlarmış. Halime 'Erkekler badelenince bakalım ne yapacaklar. Hasan Burkay, Badeci Şeyhi badelemiş, acaba bizim şeyhi kim badeledi' diyordu. Ahmet Şahin Uçar’ın, Hasan Burkay’ın mezar ziyaretindeki fotoğrafını gördük.
Sonra gruptaki ‘G.’ ses kaydı attı. Bu adam aynı şeyleri ona söylüyordu. O sesleri duyunca kalakaldım. Buradan çıkmam gerektiğini, kandırıldığımı anladım. Biz tarikattaki diğer kişileri aradık. Gruplar kapandı. Erkek müritlerinde bu olaydan haberi oldu. Savcılığa dilekçe vermeye gittik."
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
0 Yorum