Yaşamevi Kadın Dayanışma Başkanı Sema Köroğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı.
Köroğlu, açıklamasında şunları söyledi:
"8 Mart, dünyada kadınların yüzyıllardır süren dayanışmasının, direnişinin, isyanının adıdır. Aradan 167 yıl geçti, erkek egemen sistemin kadının emeği, bedeni, kimliği üzerindeki el koyma, şiddet ve baskısı azalmadı. Ataerkil kapitalist sistemin yarattığı eşitsizlik, ayrımcılık ve sömürü derinleşti.
Şiddetin her türlüsünün acısını en iyi bilen kadınlar olarak evde, işyerinde, sokakta ve dünyada barış, şiddetten uzak ve güvenli bir yaşam istiyoruz. Bunun için de bireysel silahlanma dâhil olmak üzere dünyada tam bir silahsızlanma sürecinin başlatılmasını, bilimsel gelişmelerin, ekonomik kaynakların savaşa değil, hayata tahsis edilmesini istiyoruz.
Kadınlar olarak erkeğin mutlak reis olacağı ailelere hapsedilmek isteniyoruz. Nafaka hakkımız gasp edilerek ekonomik krizin faturalarından biri daha üzerimize yıkılmak isteniyor. Hızlı boşanma adı altında apar topar aile konutlarından sokağa atılmamız isteniyor. Medeni yasa parça parça yok edilerek yerine, isteyenin istediği gibi yorumladığı kurallar getirilmek isteniyor.
Hayatlarımız, bedenlerimiz, yaşam tarzımız, her türlü ekonomik-sosyal baskılama sonucu maruz bırakıldığımız yoksunluk ve yoksulluğa karşı, her türlü erkek şiddetine ve erkek egemen sisteme inat hayattayız ve mücadele gücümüzle isyandayız.
Bu yıl 8 Mart'a, kadın katliamlarının her gün arttığı, yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilen binlerce kadının artan faturalar, barınma ve yaşam masraflarıyla açlığa terk edildiği, kadın işsizliğinin arttığı, savaş politikalarıyla militarizmin cesaretlendirildiği, göçmen kadınlara yönelik ırkçı saldırıların çoğaldığı koşullarda tüm bunlara karşı öfkemizle geldik.
Katılımcı, demokratik yerel yönetim anlayışını örgütlemek hayatımıza ve geleceğimize sahip çıkmanın olmazsa olmazlarındandır. Kadın dostu bir kentin inşa edilmesinin en önemli koşulu kadınların karar alma süreçlerinde yer almaları ve kendilerini etkileyen yerel politikalar üzerinde söz sahibi olması gerekmektedir.
Hiçbir ayrımcılığı kabul etmeyeceğiz. Mücadelemizi, eşitlik, özgürlük ilkelerinden ödün vermeden sonuna dek sürdüreceğiz.
Bizler buradayız, mücadelemize geçmişin mirası ve geleceğin sorumluluğu ile devam edeceğiz."