1956 yılında Şanlıurfa’nın Şehitlik Mahallesi’nde ortaya çıkarılan Üç Ayaklı Sehpa Mozaiği, 1980 yılında yurtdışına kaçırılmak üzereyken İstanbul'da ele geçirilmiş, ancak tam ortasından dikey olarak kesilerek büyük hasara uğramıştı.
Kalan parçaların birinde küçük çocuk, diğerinde ise kardeşi kısmen, anne betimi ise sağlam kalabilmiş durumda. Eserin iki parçası, günümüzde Aya İrini Müzesi’nde bulunuyor.
Adona ailesinin tasvir edildiği dikdörtgen mozaik panodaki sahnede; Adona, annesi, iki yetişkin ve iki de küçük çocuğuyla birlikte ayakta betimleniyor. Aile fotoğrafı görünümündeki bu mozaikte Adona panonun merkezinde ayakta duruyor. Üzerinde Part stilinde uzun kollu sarı tunik ve sarı şalvar bulunuyor. Sol eliyle omzundaki kumaş parçasını tutarken, sağ elindeki dal ile zemindeki üç ayaklı objeye dokunuyor. Bu sehpanın ve üstündeki nesnenin tütsü kabı veya içinde kutsal su bulunan şişe, bunun ise aile içinde gerçekleşen cenaze ritüeli ile ilgili olduğu tahmin ediliyor.
Adona’nın solunda, başında yüksekçe bir başlık (Köfü) bulunan annesi ayakta duruyor. Sert ifadeli yüzü hüzünlü görünüyor. Sol elinde yün veya ip eğirmekte kullanılan iğ tutuyor.
Panonun kaçakçılar tarafından tahrip edilen sol kısmında, ayakta duran iki figürden soldaki figür elinde Harran pagan inancında kült sembolü olan çiçek tutuyor. Sahnenin ön planında sarı tunik giyimli küçük kızı ile beli kuşaklı kahverengi giysili küçük oğlu ayakta duruyorlar. Her ikisi de Frig başlığına benzer bir başlık takıyor. Küçük kızın elinde muhtemelen ayna bulunuyor.
Mozaikteki Süryanice yazıtlarda Adona’nn bu mezarı kendi ve çocukları için yaptırdığı yazıda şu ifadeler yer alıyor:
“…Gabbay. Adona oğlu Hapsay. Gabbay oğlu Adona’nın kızı “Adita”. Şelam’ata oğlu Gabbay’ın oğlu Adona, bu sonsuzluk evini kendisi için yaptırdı. Kim onun çoluk çocuğunun ve yasının acısını kaldırırsa, onun ataları için mutlu bir öbür dünyası olacaktır.”
0 Yorum