Bekir Urfalı, 1940'lı yıllardan günümüze kadar Urfa'nın tarihi yapılarının yanı sıra gündelik hayatını fotoğraf karelerine yansıtan bir fotoğraf sanatçısı.
Urfa'nın tarihi ve kültürel değerlerini belgelemek için yıllarını adayan Urfalı, bu süreçte binlerce fotoğraf çekmiş.
Bu fotoğraflardan bazıları da Urfa mimarisindeki yılan figürlerini içeriyor.
Sosyal medya hesabından o fotoğrafları paylaşan Urfalı, yılan figürlerinin ne almama geldiğini de Seyit Battal Uğurlu’nun “Çağdaş Türk Edebiyatında Şahmeran İmgesi” adlı çalışmasından alıntılayarak aktardı.
İşte yılan figürlerinin taşıdığı anlamlar:
“Farklı mitolojilerde de sembolik ifadelerle ele alınmaktadır.
Musevilerde cinsel tutku yanında şeytanlık, günah, baştan çıkarmanın da simgesidir.
Hıristiyanlıkta kısmen bilgelik ve insanın ölümlülüğü düşüncesi içerisinde kabul gören yılan, kötülük ve şeytanlıkla birlikte de değerlendirilmektedir.
Yılan, Mısır’da hem canavar olarak kabul edilmekte hem de deri değiştirmesi sebebiyle yeniden doğuşu simgelemektedir.
Eski Yunan’da da yeniden doğuş ve şifa kaynağı olarak kabul edilen yılan, Pers mitolojisinde hastalık ve dert taşıyıcı bir hayvandır. Dünyadaki birçok mitolojide yılan tanrıçalarla özdeş olarak ele alınmaktadır.
Batı edebiyatında yılan, cennet bahçesindeki Adem ile Havva’yı yasak meyveyi yeme konusunda ikna eder ve oradan kovulmalarına sebep olur.
Bu hikâyeyi, İslamî anlayışla kaleme alınmış olan Kısasü’l-Enbiya’da da görmek mümkündür. İslamiyet’te hayatla ilişkili olarak görülen yılanın cehennem tasvirlerinde ele alınışına da sıkça rastlanmaktadır.
Şahmeran (Şāh-ı merān) adındaki büyük yılan, Ashab-ı Kehf efsanesindeki yedi kişiden biri olan “Yemlihā” dır.
Yılan, tıp yanında hemşirelik ve eczacılığın da simgesidir. Hancı, tıp teriminin Teb (Thebai) kelimesine dayandığını, Teb’in ise Eski Mısır’ın en önemli sağlık merkezi olduğunu belirttiği yazısında İmhotep’in de tarihte bilinen ilk hekim olarak kabul edildiğini söyler.
Yılanın ilk defa tıp terimi olarak Sümerler döneminde kullanıldığını, ağaca sarılmış biri erkek biri dişi iki yılanın Tanrının sembolü olarak düşünüldüğünü, yaşam ağacının hâkimi anlamına geldiğini belirten Hancı’ya göre bu figür iyilik ve kötülük ilahlarının bir araya gelmesi anlamını da taşımaktadır. Yazar, yılanın tıp ve adalet sembolü olarak kullanıldığına da dikkat çeker.
Türk Mitolojisinde Yılan
Yılan, Eski Türklerde sağlık ve mutluluk sembolü olarak kullanılmış, Türk hikâyelerinde ‘bilge’ olarak tasvir edilmiştir. Sabırlı, merhametli, misafirperver, dost canlısı olarak tasvir edilen yılanın birbirine sarılmış çift başlı olan figürü, Orta Asya Türklerinde saadet, sağlık, talih ve şifa temsilcisidir.
Eski Türkler ve Çinlilerde ‘evren’ olarak adlandırılan bir çift gök ejderin (yılanın) gök kubbenin en alttaki çemberini çevirdiğini ifade eder. Yılan, yer ve su ile bağlantılı şeytanî bir varlıktır. Şaman davullarındaki yılan figürü, yer altı dünyasıyla bağlantıyı sembolize eder. Altay mitolojisinde vücudu baştan aşağıya yılanlarla sarılı olan Erlik, elinde kırbaç yerine yılan tutar.
Gılgamış Destanı’nda Gılgamış, elindeki gençlik ve hayat veren otu yiyerek deri değiştirme özelliği kazanır.
Eski Türklerde yılan bilgelik ve hayatın içindeki ateştir. Bugünkü anlayışa zıt olarak bu, bir uyanış sembolüdür ve aydınlanmayı temsil eder. Zehirli yılan ölümü çağrıştırır, fakat aynı hayvan deri değiştirme özelliği ile hayatı da simgeler. Aynı zamanda şifa verici özelliği de dikkat çekicidir. Anadolu sahasındaki birçok yılanlı göl ve yılanlı çermik, yılanın yağı ya da derisiyle yapılan tedaviler onun tedavi edici yönüyle ele alındığını göstermektedir. Yılancık hastalığı, Anadolu’daki ocaklar tarafından yılancık taşı denen taşlarla veya yılanların yaraya sürülmesi suretiyle tedavi edilmektedir. Özellikle Azerbaycan Türklerindeki halk inanışında “ev iyesi” olarak kabul edilen yılan, yaşadığı evin bereketi demektir, öldürülemez, çünkü bereket sembolüdür. “
Kaynak:
0 Yorum