Kredi kartı kullanımında yaşanan artış beraberinde ödeme zorlukları da getirdi. Asgari ödeme tutarının yüzde 40'a ulaşması, vatandaşlara borçlarını ödemekte zorluk yaşatıyor. Ekonomistler ödemelerde özellikle ocak ayına dikkat çekiyor.
Merkez Bankası'nın, son PPK toplantısında faizi 500 baz puan artırmasının ardından yayınladığı duyurular ile bu artışın belirli kesimlere yansımasını önlemek için tedbirler alındı. Bu tedbirlerden biri de kredi kartı oldu. Tedbir olarak, kredi kartı azami faiz oranları ile üye işyeri komisyon oranlarında yıl sonuna kadar değişim gerçekleşmeyeceği belirtildi.
Karar’da yer alan habere göre, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) limiti 25 bin TL'nin altında olan kredi kartları için asgari ödeme tutarının dönem borcunun yüzde 20'si, 25 bin TL'nin üstünde olan kredi kartları için asgari ödeme tutarının dönem borcunun yüzde 40'ının ödenmesi kararının yansımaları sürüyor. Vatandaş biriken borçlar nedeniyle limit düşürme yoluna gidiyor. Ortalama 115 bin liralık kredi kartı harcaması bulunan bir vatandaşın asgari ödeme tutarı yaklaşık 47 bin Türk lirasını buluyor. Uzmanlar Ocak ayına daha düşük kredi kartı borç bakiyesiyle girilmesini tavsiye ederken, hukukçular da oluşabilecek mağduriyetler konusunda uyarıyor. Ekonomist-Finans Uzmanı Murat Özsoy ve Avukat Remzi Ümit Atay konuya ilişkin detayları Haber Global'den Şifa Kaymak'a değerlendirdi.
KREDİ KARTI KULLANANLAR OCAK AYINA DİKKATLİ GİRMELİ
Ekonomist ve Finans Uzmanı Murat Özsoy kredi kartı kullanımıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kredi kartı kullananların Ocak ayına daha az kredi kartı borcu ile girmesini öneren Murat Özsoy'un açıklaması şöyle:
"Merkez Bankası'nın bu duyurusu sonrasında kredi kartı kullanım alışkanlıklarında yıl sonuna kadar olan dönemde azalma yönünde bir değişiklik ya da genel çerçevede kullanım alışkanlıklarında bir değişim beklemiyorum. Yine benzer bir son çeyrek artışı görürüz. Düşük gelir grubundaki insanlar kredi kartı bakiyesinin tamamını kapatamaz iken sürekli gecikme faizi ödemek zorunda kalıyorlar. Hatta orta gelir grubundaki özellikle beyaz yaka çalışanların çoğu da kredi kartı borcunun asgari ödemesinden daha fazlasını yapmakta zorlanıyor. Bu düzenleme Aralık ayından sonra ne olur bilmiyoruz. Belki de bu değişiklik yapılmayan süreçteki birikim, Ocak ayında ilave bir yük olarak kredi kartı kullanıcısı üzerine binebilir. Dolayısıyla Ocak ayındaki döneme daha az kredi kartı borç bakiyesi ile girilmesini öneririm. Bankalar belki de aralık ayında bu kesimdeki vatandaşlara daha uygun şartlarda ihtiyaç kredileri sunarak kredi kartı bakiyelerini kapatma konusunda imkan sağlayacak ürünler sunabilir. Kredi kartı müşterilerinin bu tip fırsatları değerlendirerek ve bütçelerini planlayarak ocak ayına daha düşük kredi kartı borç bakiyesi ile girmeleri iyi olacaktır. Çünkü aralık ayında yapılacak muhtemel bir 250 baz puan artış sonrasında ocak ayında kredi kartı azami faiz oranlarındaki artışın birikimli etkilerini görebiliriz."
HACİZ OLASILIĞINA DİKKAT
Kredi kartı kullanımının hukuki boyutunu değerlendiren Avukat Remzi Ümit Atay, düşük gelir grubundaki insanların haciz durumuyla karşılaşma olasılığının yüksek olduğunu belirterek uyarılarda bulundu.
"Faiz oranlarındaki artış, düşük gelir grubundaki insanların kredi kartı borçlarını kapatmakta zorlanmalarına ve sürekli gecikme faizleriyle karşılaşmalarına neden olabilir. Bu durum, özellikle kredi kartı borçlarını tamamen kapatamayan bireylerin ödeme dengesinin bozulmasına yol açabilir. Düşük gelirli insanların kredi kartı borçlarını ödemekte yaşadıkları zorluklar, özellikle haciz gelme olasılığını artırabilir. Faiz oranlarındaki artış ve ödeme güçlükleri, bu kesimdeki bireylerin mali durumunu daha da zorlaştırabilir. Kredi kartı borçlarından dolayı haciz durumuyla karşılaşma olasılığı, özellikle düşük gelir grubundaki insanların finansal güvenliklerini tehdit edebilir. Bu düzenlemelerin etkilerinin Ocak ayında daha belirgin hale gelmesi, özellikle düşük gelir grubundaki bireylerin kredi kartı kullanım alışkanlıklarını ve ödeme durumlarını dikkatlice izlemeyi gerektirmektedir. Hukuki açıdan, bu durumun tüketici hakları ve adil finansal uygulamalar açısından değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Bu değerlendirme, düzenlemelerin düşük gelirli bireyler üzerindeki potansiyel olumsuz etkilerini azaltma amacı güdebilir ve daha adil bir finansal sistem oluşturmak için gerektiğinde revize edilmesini sağlayabilir."
0 Yorum