Eskiden ne kalorifer ne klima vardı. Hatta soba dahi yoktu. Bundan 70-80 yıl önce Şanlıurfa’da tandır yaygın olarak kullanılırdı. Tandır, içerisinde harlı bir alevin ardından kıpkırmızı yanan kömür ateşinin bulunduğu bir mangal, dört ayaklı sehpa veya küçük bir masanın altına yerleştirilen bir sistemden oluşan ısınma yöntemiydi. Bir odanın içerisinde üzerine büyük yün yorgan konulur, ev sakinleri de yorganın içerisine girip tandırın etrafında toplanırdı. Ayaklar mangala değmesinde diye dikkat edilir, çok üşüyen boynuna kadar yorganı çekerdi.
Uğraşması zahmetli bir yöntemdi ancak ısısı, yuvadaki aile bağlarını bile güçlendirecek kadar sıcaktı. Televizyon da o dönem henüz evlerde bulunmadığından yorganın içerisindeki evin yaşlısı hikayeler ve eski anılarını anlatarak, çocuklara unutmayacakları nasihatler ve anılar bırakmış olurdu.
Aydınlanma ise yaygın olarak gaz lambasıyla olurdu. Daha sonra Şanlıurfa’da löküs denilen lüks lambası çıkmıştı. Gaz lambasına oranla üzerinde bir iki mekanizma bulunduğu için yine gazla yanmasına rağmen, o günün koşullarında adı lüks konulmuştu.
Şanlıurfa’da tandırı 30-40 yıl öncesine kadar bırakamayan yaşlılar vardı. Ancak şimdilerde tandır sadece fotoğraflarda bir anı olarak kaldı. Lüks lambası ise antikacılarda bulunabiliyor.