Kekemelik, konuşmanın doğal akışının kesintiye uğraması ya da konuşmanın akıcılığında gözlemlenen duraksamalar ve zorlanmalar olduğunu belirten Bozan, “ Kişinin konuşurken sesleri uzatması, tekrarlaması, bunları üretirken zorlanması ve tıkanması olarak karşımıza çıkabilir. Kekemelik dil ve konuşma terapistlerinin çalıştığı bir alandır. Kekemeliğin çocukluğun ilk yıllarında görülen ve gelişimsel kekemelik olarak adlandırılan bir türü bulunur. Gelişimsel kekemelik 3- 3,5 yaşlarında başlayarak 6 ay 1 sene içerisinde sonlanabilir. Fakat 6 ay 1 sene sonra sonlanmıyorsa bunun kalıcılık ihtimali yüksektir. Bu gelişimsel kekemelik dediğimiz tür 100 çocuktan 5’inde görülür. Bu 5 kişiden 4’ünde geçici olup, bir kişide kalıcı olarak devam edebilir” dedi.
Kekemeliğin, kadınlara oranlar erkeklerde 4 kat daha fazla görüldüğünü dile getiren Bozan, “Kekemeliğin nedeni psikolojik değildir. Kekemelik, halk arasında psikolojik olarak bilinir, ya da korku nedenine bağlı olarak bilinir. Fakat bu psikolojik etkiler travmalar kekemeliği şiddetlendirip daha da görünür kılabilir sadece. Kekemelik erkeklerde kadınlara oranla 4 kat daha fazla görülmektedir. Zaten nüfus içindeki oranında da dedik genel olarak %1'dir. Kekemelik sanıldığı gibi taklitle ortaya çıkmaz. Çünkü kekemeliğin eğer taklitle ortaya çıkıyor olsaydı, dil konuşma terapistleri kekeme olurdu gibi bir çıkarım yapabiliriz. Kekeme bireyin nasıl söylediğine değil ne söylediğini odaklanırsak, onları gerçekten tam anlamıyla yardımcı olmuş oluruz. Kekeme olan bireye sakin ol, heyecanlanma, çekinme ve benzeri gibi telkinlerde bulunmamız ona yardımcı olmak yerine daha çok onu strese sokup kekemeliğinin tetiklenmesine, heyecanlanmasına neden olarak daha da zorlayıcı bir duruma sürükler onu. Kekeme bireyin dili olmak ona yardımcı olmak anlamına gelmez tam tersi onun konuşmasını normal bir şekilde dinleyip ona fırsat sunmak ona yapabileceğimiz en büyük fayda olacaktır” ifadelerini kullandı.
0 Yorum