Sevgi ile saygı arasında köklü bir ilişki vardır. Saygının temeli sevgidir. Sevilmesi gerekeni gerektiği gibi sevmeye saygı denir. Diğer canlılarda da sevgi bulunur ancak saygı insana mahsustur. Bu nedenle saygı, akıllıca sevmektir. Sevginin olgunluk halidir.
Sevgiye dayanmayan saygının temelinde ya çıkar ya da zorbalık vardır. Zorba bir temele dayanan saygı baskı altındadır, zorlayıcıdır, mecburidir. Çıkar ilişkisine dayanan saygı, hedeflenen menfaat elde edilinceye kadardır, menfaat bitince saygı da ortadan kaybolur. Halk arasında “köprüyü geçene kadar ayıya “dayı” diyeceksin!” sözü bu tarz saygıyı ifade etmek için kullanılmaktadır.
Sevgisiz saygı gösteriş, ikiyüzlülük, sahtekârlık gibi kötü ahlakın unsurlarını doğurur. Böyle bir saygı yapmacık olur, huzursuz eder. Saygı gösterilene de saygı gösterene de bir hayrı yoktur. Sevgisiz saygı sahte olmasına karşın sevgiye dayalı saygı gerçektir, içtendir. Sevgi, Allah’ın Vedûd, Rahman, Rahim isimlerine dayandığı için kutsi bir temeli vardır. Bu nedenle Rahmanî bir saygı olur. Ama sevgiden yoksun olan saygı şeytanîdir. Kötü ahlaka sebep olması da bundandır.
İslamiyet bütün amellerde orta yolu esas almıştır. Kur’an, ifrat ve tefritten uzak olan bu orta yolu “Sirat-i Mustakîm” kavramıyla ifade etmektedir. Ölçünün gerisinde kalmak ya da aşırıya kaçıp ölçüyü aşmak da makbul değildir. Saygıda da durum aynıdır, azı da aşırısı da saygısızlıktır. Söz gelimi bu ceviz gölgesinde aşırı gidersem, gölgenin dışına çıkmış olurum. Hangi şeyde aşırı gidilirse onun dışına çıkılacaktır. Ölçüsünün gerisinde kalınsa hedefe ulaşılmayacaktır. Bu itibarla her şeyde ifrat ve tefrit reddedilmiştir.
Saygıda aşırılık, saygısızlıktır; kaş yapayım derken göz çıkartır. Hıristiyanlardaki aşırı saygı Hz İsa (As)’ı putlaştırdığı gibi, Hz. Muhammed (ASV)’a gerektiği kadar saygı göstermeyen bir kısım Müslümanların da hadisleri inkâr etmesine yol açmıştır. Mutezile mezhebi “Allah çirkin şeyleri yaratmaz” diyerek güya Allah’ı tenzih etmeyi hedeflerken çirkin kabul ettikleri şeyler için başka yaratıcılar arayıp şirk batağına düşmüşlerdir.
Bir tarafta Kur’an’a saygı düşüncesiyle aşırılığa kaçıp O’nu okumayı ihmal edenler, diğer tarafta Kur’an’a gerektiği kadar saygı göstermeyerek abdestsiz bile ele alınabileceğini söyleyip saygısızlık edenler ifrat ve tefritin boyutlarını gösterir.
Aşırı saygıda kusur etmemek külfetli ve yorucu olduğu için sürekli değildir. Bir zaman sonra usanç verir, içtenliği kaybolur. Bir nevi zoraki saygıya dönüşür. Bu da bir işkence halini alır. Resmiyetteki saygı bu çeşit saygıdır. Hâlbuki ölçüsünde ve gerektiği gibi olan saygı, fıtridir. Bu nedenle de içtenliği bozulmaz ve sürekliliği devam eder.
Büyüğüne aşırı bir saygı gösteren kimse, zamanla bunu bir külfet olarak görür, bu külfeti yaşamamak için ondan kaçmaya başlar. Böylece ondan istifade etmemiş olur. Demek aşırı saygı uzaklaştırıcıdır. Kur’an’a çok saygı göstereyim derken O’nu kılıfta korumak, duvara asmak, gibi işlemler çoğu zaman O’nu okumaya engel olmaktadır. Oysa Kur’an’a en büyük saygısızlık O’nu okumamaktır.
İslamiyet mecburi saygıyı kaldırmıştır. Sevgi üzerinde yoğunlaşmıştır. Önce sevgiyi yerleştiriyor, sonra kendiliğinden saygı gerçekleşiyor.
Kur’an ve sünnette toplumsal saygının ayrıntılı amelleri belirtilmemiştir. Bu nedenle Kur’an’ın temel hükümlerine aykırı olmamak şartıyla örfün belirlediği saygı ölçüleri geçerlidir. Örneğin büyükler için ayağa kalkmak, misafiri uygun kıyafetle karşılamak gibi saygı ile ilgili birçok davranış örfidir, toplum tarafından belirlenmiştir.
SEVGİ VE SAYGI
Sevgi ile saygı arasında köklü bir ilişki vardır. Saygının temeli sevgidir. Sevilmesi gerekeni gerektiği gibi sevmeye saygı denir. Diğer canlılarda d...
0 Yorum