Hemen belirtmek gerekir ki, dünya hayatında farklı maksatlar için fert/toplum ve devletlerin birçok alanda, birlikteliklerinin zaruri olduğu bilinmektedir. Ancak bir birliktelik var ki, o doğrudan insanın inancıyla bağlantılı olduğu için, büyük ölçüde tehlike arz etmektedir. Evet, İnsan, sosyal bir varlık olması hasebiyle, cemiyet halinde yaşamaya mecburdur, tarih boyunca fertler arasında İş ortaklığının zaruretinin yanı sıra, devletler arasında da siyasi, askeri ve ekonomik ortaklıklar hep olmuştur, olmalıdır da! Çünkü insan, gerek fert gerek toplum ve gerekse devlet bazında olsun, tek başına bir adada; hiç kimseyle alış veriş yapmadan, iletişim kurmadan yaşayamaz. Ki böyle bir dünya hayatı da söz konusu değildir zaten! Fakat bizim burada izah etmeye çalıştığımız birliktelik, iman ve inanç ekseninde olan bir birliktelik/sevgi ile ilgilidir. O manada bu kim dünyada, imanlı iyi ve erdemli insanları sadece Allah rızası için severse, söylem ve eylemleriyle onlarla birlikte olursa; âhirette de onunla/onlarla bir ve beraber olacaklarını, sahih hadisi Şeriflerinden öğreniyoruz! Bu maksadın dışında, biri kalkıp ta yok efendim, ben sadece şu insanın şöyle şöyle, dürüst, cömert yanlerini sevdiğimden dolayı hep yanında yer alıyordum, inancı beni ilgilendirmezdi deme muhayyerlik ve selahiyetine sahip değildir... Tek kelimeyle, böyle bir söz, insan fıtratının özüne ters düştüğünden dolayı; ilahi mahkemede sahibini kurtarmayacaktır...
Bakınız Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur; Kişi sevdiği ile beraberdir." (Buhârî, Edeb, 96; Müslîm, Birr, 165) Öyleyse, Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kimse, asla ve kata her hangi bir İslâm düşmanını sevemez, kalbiyle ona meyledemez. Sevdiği ve meylettiği takdirde, ruzi mahşerde onunla bir ve beraber olacağını bilmelidir! Sözün hulasası budur!.
Ebu Hüreyre (r.a)'den rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” (Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45)
Müslüman kişi, melek değil o da her insan gibi bir insandır. Hata da yapabilir, ayağı da kayabilir, önemli olan yaptığı hatasını öğrendiği andan itibaren, o hatasında ısrar etmemesi ve tevbe edip hatasını düzeltmesidir... Peygamberler hariç, masum insan yoktur. Peygamberler, "ismet" sıfatı vesilesiyle Rableri tarafından muhafaza edilmiş ve günah işlemeyen Allah'ın elçileridirler!
Dünyanın en günahkâr Müslümanı (sahih imanlı) bize, dünyanın en âdil olarak tanınan kafirinden daha yakın ve sevimli olmalıdır... Müslüman kimse, camide kıbleye yönelirken, sosyal hayatta, ticarette, siyaset ve muamelatta moskova'ya, Washington'a yönelemez...
Bir Müslüman maddi, ırki menfaat ve ideolojik düşüncelerinin hatırına, İslâm ve Kur'ân düşmanlarını sevemez onların safında yer alamaz. Üç günlük dünya hayatı için, renkten renge girmek, nifak ehli olan ucuz kimselerin mesleğidir. Müslümanın dostu yine Müslümandır. Rabbimiz, kimin/kimlerin dostumuz olduğunu şöyle beyan buyurmaktadır:
"Sizin velîniz ancak Allah’tır, peygamberidir, bir de Allah’ın emrine boyun eğerek namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren müminlerdir. (Maide.55) O zaman kıvırmaya hiç gerek yoktur. Kişi kimi seviyorsa, onun dostu ve yardımcısı da odur. Allah'ı, Resulünü ve müminleri cidden seviyor ve onların müstakim yolundan yürüyorsa; onun dostluğu kavvi ve istikameti haktan yanadır demektir. Yoksa, söylemi de eylemi de ham hayalden öteye geçemez. Peki, dilinin söylediğini, eyleminin tekzib ettiği kimseye ne demeli? İşte orada, kişi sevdiğinin dini üzeredir; hadisi Şerifin hükmü tahakkuk eder...
Kısacası, insanın gönlü kimden/kimlerden yana ise, inancı da o yöndedir. Üç günlük dünya hayatı için; bu kadar Kıvırmaya, fırıldak olmaya, üç kağıtçı olmaya, bukalemun gibi renkten renge girmeye hiç gerek yoktur.
Hz. Mevlâna'nın dediği gibi: Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!
Kalın sağlıcakla efendim.
25 Mayıs 2023 Perşembe!
GÖNÜL KİMLERDEN YANA İNANÇ KAYAR O YANA!
Hemen belirtmek gerekir ki, dünya hayatında farklı maksatlar için fert/toplum ve devletlerin birçok alanda, birlikteliklerinin zaruri olduğu bilinmek...
0 Yorum