Urfa sadece Göbeklitepe’ye ev sahipliği yapmıyor, aynı zamanda bu "ilk insan heykeli" ile tarihe ışık tutmaya gayret ediyor. Dünyanın bilinen ilk gerçek boyutlu heykeli Balıklıgöl yakınlarında bir kazıda bulundu. Göbeklitepe ile aynı yaşlarda olduğu belirtiliyor. Göbeklitepe’de stilize edilmiş, kabartma insan çizimleri bulunuyor ancak bir erkeği betimlediği düşünülen Balıklıgöl heykelinin yüz hatları tam belirgin değildir. Saçları ve sakalı kazınmış muhtemelen tıraşlı olarak resmedilmiştir. Ağzının olmaması konusuna, yüzde maske olduğu için ağzın görünmediği, betimlenen kişinin bazı sırları sakladığının göstergesi olduğu gibi varsayımlar getirilmiştir. Heykelin burnu ise zaman içerisinde deforme olmuştur. Üç boyutlu, kolları belirgin, muhtemelen penisi kırılmış, derin ve yuvarlak göz yuvalarındaki obsidyen taşlarla dikkati çekiyor. "V" biçimli kolyeyi andıran çizgiler dışında heykel çıplak görünümdedir ve elleri önde birleştirilmiştir. Heykelin alt kısmı bir yuvaya yerleştirilecek şekilde "U" biçiminde yontulmuştur. Ayakları yoktur.
Balıklıgöl yakınlarında rastlanan bu heykel Şanlıurfa Balıklıgöl kazı alanında, eski Urfa evlerinin altında, büyük su kaynaklarının yanında olduğu anlaşılan Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem'e ait bir yerleşimde ortaya çıkarılmıştır. Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'de sergilenir. Sergilendiği Müzenin kataloğunda, " heykelin esas olarak erkek cinselliğini sembolize ettiğinden kuşku yoktur" ifadesi yer almaktadır.
Balıklıgöl Heykeli'nin "erkek cinselliğini sembolize ettiği" yaygın bir kanı. Bu yorumun en temel nedeni, çağdaşları Göbeklitepe ve Karahantepe'de de rastlanan fallus sembolizminin zamanla Mezopotamya'da şekillenecek "babatanrı" anlayışına giden sürecin ilksel işaretleri olduğu şeklindeki varsayımdır. Döneminin koşulları ışığında yakından bakıldığında, heykelin farklı yorumlara açık olduğu söylenebilir.
Kaynak: Wikipedia, bilgisarnici