Tarih öncesine ışık tutan, dünya ölçeğinde çok önemli keşiflerin yapıldığı Taş Tepeler projesi kapsamında 2023 yılında 9 arkeolojik alanda sürdürülen çalışmalarda son olarak insan ve hayvan heykellerine ulaşıldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığının yürüttüğü kazı çalışmalarıyla Karahantepe’de dönemin en gerçekçi heykellerinden biri gün ışığına kavuşturuldu. 2,3 metre yüksekliğindeki heykel bir sekinin içerisinde zemine sabitlenmiş olarak bulundu. Ölü bir insanı çağrıştıran kaburga, omurga ve omuz kemiklerinin öne çıktığı oturur vaziyetteki heykelin bulunduğu alanda duvara yerleştirilmiş bir akbaba heykeli ile zemine bırakılmış taş tabaklara da ulaşıldı. Ayrıca iki eliyle erekte haldeki penisini tutuyor.
Ses getiren buluşu İnönü Üniversitesi’nde eğitim felsefesi ve bilim felsefesi alanında dersler veren Prof. Dr. Kemal Duruhan, Gazete İpekyol için yorumladı.
“Urfa adamına bir arkadaş geldi” diyen Duruhan, Urfa Adamı heykelinin Balıklıgöl civarında bulunduğunu hatırlatarak, Karahantepe’de bulunan söz konusu heykelin de Urfa Adamı ile aynı devire veya birkaç asır sonrasına ait olabileceğini kaydetti.
Duruhan, yeni bulunan heykelin aynı Urfa Adamı gibi belirgin bir V yakaya sahip olduğunu, vücudunun üst kısmında kaburgaların yanı sıra penisinin vurgulanmış olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Penisini iki eliyle tutar vaziyette, eli kasıklarında bir gösteri var burada. Oldukça zarif bacakları var. Heykelcilik açısından Urfa Adamı heykeli gibi düşünürsek 10 bin yıldan fazla, zamanına göre oldukça gelişmiş bir sanatı yansıtıyor. Gözleri renkli, bakışları net, saçı kazınmış veya kafasında ince bir giysi var diyelim. Bakışları net, boğazı belirgin derecede gözüküyor. V yaka vurgulanmış. Vücut çıplak gibi görünse de V yaka şekliyle vurgulanmış öyle ya da böyle. Bu V yakanın vurgulanması bu kişinin önemli bir kişi olduğunu, seçkin bir kişi olduğunu hatta oranın kabile başkanı, kralı, reisi olduğunu göstermeye yetiyor. Kaburgalar vurgulanmış, sayısı her iki tarafta da 12. Gerçek insan kaburga sayısıyla aynı. Kaburgalarının gösterilmesinden sağlıklı olduğunun bilinmesi isteniyor. İkinci bir husus takvim yılındaki 12 aya dikkat çekilmiş olabilir. Cinsel organı açıkta, erektil bir vaziyette ve hafifçe yürür bir vaziyette. Yani bu bir iktidar, bir güç gösterisi, bir sağlık gösterisi, açık ve net olarak görünüyor. Yüzünde mutlu bir ifade var. Hafif bir gülümseme var. Heykel oturur vaziyette bulunsa da aslında ayakta duruşu ifade eden bir heykel. Eller vücut gayet güzel bir şekilde çizilmiş.”
“GEMİYİ SİMGELİYOR”
Heykelin baş kısmıyla ilgili olarak ise Duruhan, şu yorumda bulundu:
“Üstte takkedeki kırık değil, insan müdahalesiyle yapılmış bir çevrelemedir.
Sol kaş, kendi tarafından bir dalga, bu dalganın üstündeki hafif kabartma da gemiyi samp-img width='1.33' height='1' layout='responsive'elemektedir. Heykel başı sol kaşı dalga görünümü üstü gemi gösterme Stonehenge'deki taşların birinde de aynıdır. Tepe kırığındaki derinlikle gösterilen yumru ise Nemrut tümülüsüdür. Zaten yumrunun açısı da gerçeğine oldukça yakındır. Böylece birçok kültürde kadimde büyük tufanın izlerini de görmek mümkündür. Sol kaş dalga görünümü üzerindeki gemi figürünün ön tarafı, güneş içerisine çizilmiş erkek bir aslan başı ve yüzü iken yan tarafı, güverte biçiminde ifadelendirilmiştir.”
“BİR EVLENME RİTÜELİ Mİ?”
Bu heykelin yanında, ayak ve bacak taraflarına bakıldığında zarif bacaklara sahip bir kadın heykelinin görülebileceğini kaydeden Duruhan, “Vücut durumundan, bel durumundan, nazik duruşundan da bunun bir kadın olduğunu anlıyoruz. Bu bir evlenme ritüeli mi? Bu bir zifaf gecesi ritüeli mi? Belki belki… Ama bu odaya ve odada bulunanlara baktığımızda buranın kralın, bu toplumundaki saygın kişinin haremi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Burası bu kişinin, reisin, kralın, başkanın, her neyse haremi, harem odası. Fakat cinsellik sergilenmiş. Neden? Çünkü yani cinsel hayatını da burada yaşıyor” dedi.
Kadın heykelini yorumlayama devam eden Kemal Duruhan, kadının elbisesinin üzerinde motiflere dikkat çekerek, “Hayvan motiflerine benziyor. Biri bacaklarıyla belinin arasında, biri de göğüs hizasında iki tane figür var. Üsteki bir kuş akbaba kafası gibi duruyor, alttaki de bir yavru aslan gibi görünüyor. Ama kollarının duruşundan nezaketinden bel çevresinin kalınlığından vücut görünümünden bunun bir kadın olduğunu rahatlıkla anlayabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
“Pekala bu kadının çıplak adamın yanında ne işi var?” diye soran Prof. Dr. Duruhan, yorumlamasına şöyle devam etti:
“Bu, bunun ya karısı ya cariyesi, burası harem odası ama kadın tek değil, bir kadın daha var. O da burada rahatlıkla görülüyor… Ve zarif giyinimli, bir bütün halinde aşağıya kadar inen parçalı, önce bir iç giysisi ayak topuklarına kadar gelen, sonra bunu yandan kaftan cinsinden örten bir giysisi var. Yani burada bir kadın daha var. Bu da kralın, reisin eşi midir? Ona hizmet eden bir cariye midir? Söylemek bunu buradan zor. Ama bir kadın daha var, hizmetkârı da olabilir fakat gördüğünüz gibi kadınlar giyinik. İki tane kadın var, kadınlar giyinik fakat reis soyunuk. Yani bu açıkçası bir tohumlama ritüeli. Ve bu tohumlama ritüelini kiminle yapacak, diyelim eşleriyle ve cariyeleriyle yapacak. Ama onlar yine de krala, reise saygı gereği bu odaya giyinik vaziyette girmek durumundalar.”
AKBABA VE YILAN FİGÜRLERİ
Prof. Dr. Kemal Duruhan, yorulmasını kuş figürüyle sürdürdü. Kral olabileceğini ifade ettiği adamın yanında akbaba figürüne benzeyen küçük bir heykelcik olduğunu vurgulayan Duruhan, “Burada küçük bir heykelcik var. Kralın cariyesinin, karısının her neyse koruması veya hizmetkârı olmalı. Fakat kraldan boy bakımdan çok küçük yapılmış. Akbaba da önden bir profil olarak görünmüş. Akbabanın yanında da iki tane yılan var. Kadınlar kralın yatak odasına geldiğinde eşlerinin kendilerine olan saygısını güvenliğini, kadınların herhangi bir şekliyle ona karşı kötü kurgularını önlemek için var olan ve tabii ki göklerin hakimi akbaba, yer altının hâkimi de yılan arada da kral var. Saygılarını korkularını güvenlerini hiçbir zaman krala karşı kaybetmemek durumdalar, bu yüzden oda da bu saygıyı korumak, güveni temin eden ruhlu varlıklar da var” diye konuştu.
Duvarın içerisine taş örgülerle işlenmiş askeri andıran tiplerin de bulunduğuna dikkati çeken Duruhan, kırılmış olabilecek yarım ay şeklindeki samp-img width='1.33' height='1' layout='responsive'eyi de belirterek, “Dünya hayatını samp-img width='1.33' height='1' layout='responsive'eleyen bir samp-img width='1.33' height='1' layout='responsive'e olduğu belli. Burası kralın haremi. Birden fazla karısı var, birden fazla hizmetkârları var ve duvar kabartmalarıyla birlikte yılan ve akbabasıyla birlikte ve güvenlik güçleriyle birlikte kendisine bir yüksek hizmet sunulması burada amaçlanmış” dedi.
“İLERLEYEN ARAŞTIRMALAR GÖSTERECEK”
Heykellere bakılarak inanç ve ritüellerin Zerdüştlüğe işaret ettiğini vurgulayan Duruhan, “Zerdüştlükte biliyorsunuz ölüler yüksek bir yere bırakılmakta, akbaba sonra gelip bu cesetleri yemekteydi. Akbabanın sağlıklı olduğu ve yanında da bana göre iki tane yılan olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunların burada olmasının amacı herkesi korkutan güçler, kralın aslında emrinde. Krala dostlar, kralı korkutmuyorlar. Ama gelen misafirler hem bunlardan korkacak hem de krala saygı duyacak. Oldukça canlı net bir bakışı var, açıkgöz bir kral. Gözlerine yerleştirilen renkli taş, gözleri de gerçekte herhalde renkli idi. V yaka burada tam vurgulanmış. Boyun ve gırtlak, boğaz sağlam. Kelle koltuk sağlık belirtiyor, iktidar belirtiyor. Ama bu görünümüne rağmen saygınlığı bir şekliyle koruyor. Herkes ona saygı göstermek durumunda. Tabii bu Karahantepe’nin durumu yani bir kült alanımı bir yerleşim alanı mı bu gerçekte bir rahip mi kral mı bunu ilerleyen araştırmalar gösterecek” ifadelerini kullandı.